//5

4.6K 395 263
                                    


2 hafta olmuştu. Bu süre boyunca Kyungsoo ile karşılaşmamak için Baekhyun'un tüm gazabına rağmen yanlarına gitmemiş, Sehun dışında insan yüzü görmemiştim. Sehun'un da şu sıralar iyi olduğunu sanmıyordum, kafayı tamamen bacak kaslarının gramına kadar stalkladığı ama hâlâ ismini öğrenemediği adama takmıştı.

Günlerdir duş almadığım için birbirine karışan, yağlanmaya başlamış saçlarım ve üzerimdeki sabahlığımla yolun karşısındaki markete gitmek üzere dışarı çıktığımda gördüğüm ilk el ele tutuşan çifte ters bir bakış attım. Aptallar, aklıma yine lanet herifi getirmişlerdi. O gece tuvalet kabininden öylece çıktıktan sonra kendime gelmem birkaç dakikamı almıştı.

Üstümü düzeltip dışarı çıktığımda tekrar oturduğumuz yere giderken çarpıp durduğum insanları önemsemiyordum. Elindeki uzun bardakla etrafa umutsuz bakışlar atan Sehun'un yanına geldiğimde "Gitti." demişti. Ortalıkta ne Kyungsoo ne de diğer herif görünüyordu. Eh, en azından sözümü dinleyip sarışını kaçırmamıştı.

Ufak markete girerken camdan gördüğüm yansımama yüzümü buruşturdum. Göz altlarım bozulmuş uyku düzenimi açıkça ifade ederken çıkmaya başlamış sakallarım beni rahatsız ediyordu. Yarın işe gitmek zorunda olduğum aklıma gelince ağlamaklı bir ses çıkardım ama şu anki önceliğim öğle yemeğimdi. Hazır gıdaların olduğu reyona giderken önlerinden geçtiğim üç liseli kız tüm dikkatlerini bana yönlendirdi. Ölü gibi görünen yüzüm ve üstümdeki pijama takımı dışında pek dikkat çeken bir özelliğim yoktu aslında.

Sessizce yanlarından geçip yüklendiğim dondurulmuş pizza ve patateslerle kasaya yöneldim. Evimizin balkonuna yerleşmiş kedi için de kuru mama aldıktan sonra marketteki işimi bitirmiş oksijeni yetersiz apartman daireme geri dönmüştüm.

Elimdeki poşetlerle kapıyı açarken yarın işe gitmemek için yapabileceklerimi düşünüyordum. Kendime geçici bir hasar vermeyi bile göze almıştım açıkçası.

Ayağımdaki ayakkabıların nereye düştüğünü umursamadan çıkarıp mutfağa geçtim ve öğle yemeğimi hazırladım. Televizyonun karşısındaki yerime otururken pijamamdaki yağ lekelerinin oluşturduğu deseni umursamadan ağzıma tıkıştırdığım koca bir dilim pizzayla kanalları geziyordum.

"Aptal Chae, git ve kötü çocuğu seç tamam mı? Sonra o piç herif seni bir bar tuvaletinde yarı çıplak bırakıp sarışınların peşinden koşsun." Ağzıma üçer üçer attığım patateslerle baş roldeki kıza akıl verirken Sehun'un geldiğini fark etmemiştim bile. Son üçlü patatesi ağzıma attığımda yanağıma bulaşmış mayonezi önemsemeyince yargılayıcı bakışlarla karşılaştım.

"İyi misin?"

"Hepinizden iğreniyorum. Umarım elden geçirdiğin tüm adamlarla birlikte kendin de kasık biti kaparsın Do Kyungsoo!" Yanımdaki kumandayla televizyonu kapatıp üstümü incelerken yüzünü buruşturmuştu.

"Lütfen o üstündekilerin pijamanın deseni olduğunu söyle." Üzerimdeki mavi örtüyü kafama kadar çekerek koltuğa gömülüp sızlandım. "Üstüme gelme."

Söylenmeye başlayıp birkaç pencere açtı ve üstümdeki örtüyü çekti. Üzerime düşen güneş ışığıyla homurdanırken beni banyoya kadar sürükledi. Masada kalan son dilim pizzama hüzünlü bakışlar atarken banyoya itilmiştim.

Tek istediğim diğer insanlardan uzaklaşıp saçma bilgisayar oyunları oynamaktı. Piç Sehun, 24 yılın başı bir depresyona girmeme bile izin yoktu. Ellerini omuzlarıma koyup güzel sabahlığımı çıkardı ve kirli sepetine fırlattı. "Suyun altına gir ve mümkünse bir hafta çıkma. O saçındaki şeyin sosis parçası olduğunu görmezden geleceğim." Banyoya girip aynaya baktığımda Kyungsoo'ya hak vermiştim, ben olsam ben de bu şekilde yaşayan bir insanı sevmezdim.

more than friends/dokaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin