//2

6.2K 510 342
                                        


Uyandığımda yatak odasındaki küçük banyoda, yere yığılmış bornozların üzerinde yatıyordum. Kafamı kaldırdığımda fark etmiştim ki Sehun da küvetin içine yaydığı yorganın üstünde, dışarı sarkıttığı uzun bacaklarıyla hafif horultular çıkararak uyuyordu.

Onu uyandırmamak için ses çıkarmamaya çalışarak kalktığımda dün ıslanmış kıyafetlerimin iğrenç bir koku yayarak durduğu kirli sepetiyle göz göze gelmiştim. Yüzümü buruşturarak aynadaki yansımama baktım. Yanılmıyorsam alnıma dökülen saçlarımın ucundaki şey dün Sehun'un elinden düşürmediği kremşantiydi. Islakken çeneme yapışmış ve orada kurumuş peçete parçalarını yüzümü yıkarken temizlemiştim. Ve o ana kadar fark etmediğim ama üzerimde duran pijamaya baktım. Dün ıslak kıyafetlerimi çıkarınca Sehun bana Pororo şortlu pijama takımını vermişti. Piç.

Evde bizimkiler dışında kimse olmadığına güvenerek Domo baskılı örtüsüne sarılıp uyuyan Sehun'u banyoda bıraktım ve aşağı indim. Evet pijama takımı hala üzerimdeydi, değiştirecek enerjiyi bulamamıştım kendimde.

Kendi kendini sindirmeye başlayacak olan midemi susturmak adına mutfağa yönelirken kanepeyle koltuk arasında, suratında Jongdae işi olduğu belli olan keçeli kalem çizimleriyle uyuyan Baekhyun'u görmezden gelmiştim. Tanınmayacak hale gelmiş salonu incelerek mutfağa geçiyordum ki duyduğum kalın ses olduğum yere çivilenmeme sebep oldu.

"Güzel pijama." Birkaç saniye için ne yapacağımı bilemeyerek üstümdeki pijamaya baktım. Kalçasını tezgaha dayamış elinde tuttuğu soğuk kahvesiyle bana bakıyordu.

"Sehun'un favorisi. Günaydın." Aç olan karnımı unutarak kalçasını dayadığı boş tezgaha zıplayarak oturdum ve ayaklarımı boşlukta sallamaya başladım.

"Aymadı." Dün gece Sehun'la yaptığımız şeyi düşününce kıkırdamamak için yanak içlerimi ısırmam gerekti. Elinde tuttuğu kahveyi bana uzattığında metal kutunun dış yüzeyindeki soğukluk parmaklarıma geçmişti.

"Kötü bir geceydi sanırım." Sesimi normal çıkarmaya özen göstererek elimdeki kutudan büyük bir yudum aldım ve ona geri uzattım. Son yudumu kafasına dikip dudaklarını yalamıştı.

"Bir şakaya kurban gittim diyelim." Sanki hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi kaşlarımı kaldırıp bakmıştım yüzüne. Ona çaktırmadan gözlerimi tişörtünün açıkta bıraktığı boyna indirirken herhangi bir iz olmaması beni mutlu etmişti. Tam zamanında basmıştık.

"Chanyeol nerede?" Mutfak penceresinden görünen havuzu işaret etti.

"Havuzun ortasında şişme bir yatağın üzerinde." Chanyeol'u iyi görebilmek için kafamı pencereye yaklaştırdığımda saçlarımın arasında hissettiğim parmaklarla titredim. Parmaklar yerini boşluğa bırakınca Kyungsoo'ya dönmüştüm ki elindeki peçete parçasını bana gösterip lavabonun içine attı. "Teşekkürler."

Az önce dokunduğu yerin üstüne kendi elimi koyduğumda aynı hissi vermiyor oluşu zaten açlıktan şikayetçi olan midemin isyan etmesine neden olmuştu. Elimi saçımdan çekip kucağımda birleştirdim ve kahvaltı yapmak için bile fazla üşengeç olduğumdan kendimle küçük bir tartışma yaşadım.

"Sandviç yapacağım, ister misin?" Aklımı okuyormuş gibi buzdolabına yöneldiğinde farkında olmadan ellerimi çırpıp sesimi yükseltmiştim. "Harika olur."
Ne yaptığımı idrak edip bileklerimi kesmek istediğimde kafasını bir an için buzdolabından çıkaran Kyungsoo'nun güldüğünü gördüm.
Dilimlediği peyniri ve salamı sandviç ekmeğinin arasına dizdi ve kenarlarını kesip ilkini bana uzattı. Onun elinden çıkan bir şeyi yiyeceğim için yüzümde bir gülümseme oluşurken ilk lokmamın boğazımda kalmasını sağlayacak o cümleyi söyledi.

more than friends/dokaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin