//3

5.2K 431 213
                                        


Bulunduğumuz duruma rağmen huzurlu bir sabah geçiriyordum. Tahmin ettiğim gibi Kyungsoo kahvaltı hazırlamış ve beni olabilecek en romantik yolla, ağzıma pankek sokarak uyandırmıştı. "Günaydın gün ışığım." Sırıtarak söylediği cümleye karşı ona düşmanca bakışlar atmış ağzımda büyüyen lokmayı yutmaya çalışıyordum. Belinden düşmüş eşofmanıyla dün birlikte uyuduğumuz yatağa dizlerini dayamıştı. Evet, normal arkadaşlar gibi kanepede öpüştükten sonra birlikte uyuyorduk. En azından birimiz uykusunda tekmeleyerek diğerini yataktan düşürene kadar.

Kahvaltı yapmayı sevmediğimi bildiğinden neredeyse tüm lokmalarım ağzıma Kyungsoo tarafından verilmişti. Yavrusunu besleyen anne kuş gibiydi ve böyle devam edecekse bir ömür kendi başıma kahvaltı edemiyormuşum gibi davranabilirdim.

Öğleden sonra Sehun ve Baekhyun'un beni çağırması üzerine konum attıkları mekana gitmiştim. Parmaklarımı önümdeki bol sütlü kahveyle dolu kupanın kenarında gezdirirken Baekhyun'dan şirket dedikodularını dinliyorduk. Dışarıda oturduğumuz için Sehun sigarasını yakmıştı ve değerli Zipposu önümde duruyordu.
"Seungwan'la nasıl bakıştıklarını görmedin mi?" Baekhyun heyecanla anlatırken Sehun ciğerlerindeki dumanı dışarı doğru üfledi ve yüzüne bir sırıtma yerleştirdi. "O kız resmen gözleriyle Chanyeol'u yiyor, Doojoon'la işi olacağını sanmıyorum." Baekhyun kaşlarını çatıp burun kıvırdı ve Sehun'a sessiz birkaç küfür gönderdi. Söz konusu biricik sevgilisi Chanyeol ise laf ettirmediğini biliyorduk.

"Affedersiniz." Duyduğum yabancı ve aksanlı sesle başımı yukarı kaldırdığımda cümlenin odağının ben olduğunu fark ettim. Sarı saçlara sahip esmer bedenle göz göze geldiğimizde devam etti. "Çakmağı kullanabilir miyim?" Önümde duran Zippoyu işaret ederken gülümsedi ve hafif torbalarına rağmen güzel olan gözleri kısıldı. Aslında çakmak Sehun'undu ama "Tabi." diye mırıldanıp ona uzatmıştım. Uzun parmaklarının arasındaki sigarayı dudaklarına götürüp yaktı ve yine çarpıcı bir gülümsemeyle teşekkür edip yavaş adımlarla kendi masasına döndü.

Yanımdan kıkırdama sesi geldiğinde Sehun'a dönmüştüm ve omzumu parmağıma bastırıp yüzüne bir sırıtış yerleştirmişti. "Birilerinin hedefisin sanırım." Üç saniye içinde iki sezonluk romantik komedi çıkarmaya müsait bir insan olmasına göz devirdim.

"Sadece çakmak istedi Sehun." Baekhyun çaktırmadığını zannederek onların masasını keserken kaşlarımı çatarak konuşmuştum. Gözlerini devirip aptallığımla ilgili bir şeyler söyledi.

"Buna inanabilirdim, tabi yanına gelmeden önce elindeki çakmağı arkadaşına vermeseydi." Baekhyun da ona katıldığında masanın üstünden işaret parmaklarını birleştirdiler. Bu iğrençliklerine karşı yüzümü buruşturdum.

"Bacakları da güzelmiş, sporcu kesin." Gözlerini kısarak hâlâ diğer masaya bakarken ben de döndüğümde göz göze gelmiştik. Utandığım için kısa bir gülümseme verip hızla önüme döndüm. Ben elimi yanağıma yaslayıp yüzümü saklamaya çalışırken onlar omuzlarının genişliğinden burnundaki kemerin milimetresine kadar derin bir analize girmişlerdi.

"Aksanını da fark ettin mi?" Çinli olmasından yola çıkarak bir sürü çıkarım yapmaya başladıklarında dayanamayıp onları susturmuştum. "Kesin şunu."

"Üzgünüm ayıcığım, rahibe olduğunu unutuyoruz bazen." Bakışlarım donuklaşırken yanaklarımı sıkmış ve ardından Baekhyun'a imalı bakışlar göndermeye devam etmişti. Bir an için telefona baktığımdan konuyu orta yerinden yakalamıştım ama anladığım kadarıyla Sehun spor salonunda gözüne kestirdiği adamın birinden bahsediyordu. Kendini kumral ve güzel gülüşlü yeni flörtünü anlatırken o kadar kaptırmıştı ki önündeki çikolatalı pastasını götürdüğümden haberi bile yoktu.

Baekhyun ve Chanyeol'un evinde klasik bir pazar akşamıydı. Kyungsoo da işten çıkıp bizimle buluşmuştu ve soluğu burada almıştık. Yoğun olduğu zamanlarda pazarları da çalışırdı ki tüm hayatını yatarak geçirmeyi amaç edinmiş ben buna anlam veremezdim. Koltukta yanıma oturduğunda onu bekletmeden elimdeki tuzlu fıstığı ağzına uzattım. Dudaklarını parmak uçlarıma değdirmiş ve ardından tüm kolumun karıncalanmasına neden olacak bir öpücük bırakmıştı işaret parmağıma. Sertçe yutkunup diğerlerine baktığımda kendi işleriyle meşgul olduklarını görüp rahatladım. Chanyeol ve Baekhyun saçma bir nedenden dolayı tartışırken Sehun ikisine de gaz verip kaos çıkarmak için uğraşıyordu.

"Çok yoruldum." Başını omzuma yaslayıp sessizce ona uzattığım fıstıkları yemeye devam etti. Aramızda kalan eli sol bacağımın üzerindeyken siyah saçlardan burnuma dolan eşsiz kokunun tadını çıkarmaya çalışıyordum. Bacağımdaki eli hareket etmeye başladığında niyetinin masum olmadığını biliyordum ki ona uzatmaya çalıştığım fıstık yarı yolda aramıza düştü. Kesik nefes seslerinden güldüğünü anladığımda kafamı deve kuşu gibi koltuk minderlerinin arasına sokmak istemiştim. Her dokunuşundan bu kadar etkilendiğimi anlaması istediğim son şey bile değildi ama bir şekilde belli ediyordum işte.

"Kris'in işlettiği yer yeni bir konsept deniyor. Biz de davetliyiz hanımlar." Sehun dikkatimizi çekmek için sesini yükselttiğinde Kyungsoo da oturuşunu dikleştirip onu dinlemeye başlamıştı.

"Ateşli dansçılar ve kostümler.." Baekhyun gözleri parlayarak anlatmaya başladığında Chanyeol kaşlarını çatıp tek eliyle yanaklarını tuttu ve dudaklarının öne doğru büzülmesini sağladı. Baekhyun yanağındaki eli çekip öpücüklere boğarken sevgilisinin o kıçı kırık dansçılardan çok daha seksi olduğunu söylüyordu ama Chanyeol'un değişmeyen yüz ifadesinden keskin virajı alamadığını biliyorduk. Üstelik o dansçıların kıçı kırık falan da değildi, herkes bilirdi ki Kris'in mekanı her yaştan kadınlar ve eşcinseller için VS defilesinden farksızdı. Haftaya gitmek üzere sözleşirken Baekhyun kahve yapmak üzere mutfağa giden sinirli Chanyeol'u takip etmiş Sehun ise sıkıntıyla başını koltuktan sarkıtmış Snapchat efektlerini deniyordu.

Kyungsoo elindeki kahve kupasıyla balkona çıktığında izledikleri dizi özetlerinin yorumunu yapan üçlüyü bırakıp peşinden gittim. Balkona çıktığımda elimdeki sütlü olanı onun sek kahvesinin yanına bırakmıştım. Hafif esinti yüzünden bir eliyle çakmağın önünü kapatırken sigarayı yakışını izledim bir süre. Sonunda yakmayı başardığında derin bir nefes almış ve tütünün yavaşça küle dönüşmesine neden olmuştu.

Her hareketini izlemeyi seviyordum, sigarayı tutuşundan konuşurken değişen mimiklerine kadar. Yüzüne gelen dumandan dolayı kıstığı gözleriyle bana bakarken korkuluktan destek alıp Baekhyun'un özenle baktığı begonyalarında gezdirdim bakışlarımı. Ciğerlerine çektiği dumanı geri üfledi ve elindekini bana uzattı. İtiraz etmeden koyu renk filtresinden tuttuğum sigarayı dudaklarım götürüp uzun bir nefes aldım. Daha fazlasını içemeyeceğimi bildiğimden ona geri iade ettim ve filtreyi ağzına görürüp yanakları içe çökene kadar dumanı içine çekişini izledim. Yeni uzamaya başlamış saçlarının bir kısmı alnına dökülmüştü ve içeriden gelen kısık ışıkta bile çok güzeldi. Gözlerini bir an olsun üzerimden çekmeyişi sessizliği bitirmek adına söyleyeceğim her cümleye engel oluyordu.

Konuşursam bu anı bozacakmışım gibi hissediyordum. Yüzlerimiz yakındı, korkuluğa yaslandığım için daha da yakınlaşmıştık ve bu sefer burnundan çıkardığı duman dolgun dudakları okşayıp karanlıkta kaybolurken gözlerim orada takılı kaldı.

"Beni öpmek istediğini mi düşünmeliyim?" Gözlerimin odağındaki dudaklar kıpırdadığında soğumaya yüz tutmuş kahveme uzanıp gülümsememi saklamaya çalıştım. Sırtım tekrar korkuluklara değdiğinde meydan okurcasına bakmıştım suratına.

"İşine geliyorsa öyle düşünebilirsin." Sonuna geldiği sigarayı söndürdüğünde dişlerini göstererek görmeyi en çok sevdiğim gülümsemesini sundu. Burunlarımız birbirine değene kadar yaklaştığında fısıldamıştı. "Geliyor sanırım." Gözlerim kapanmışken aniden açılan kapıyla yerimden sıçrayıp kahveyi üzerime dökmeme Kyungsoo'nun belime sarılan eli engel oldu.

"Annemler gelmiş, sanırım sipariş ettiğimiz halıdan da önce."

more than friends/dokaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin