Berbat bir hafta sonu geçiriyordum ve Kyungsoo'ya ihtiyacım vardı.
Ne zaman anahtar verdiğimi bile hatırlamadığım Jongdae'nin sabahın köründe eve girmesiyle huzurlu uykum bölünmüştü ve zar zor araladığım gözlerimle dolabımla ikili mücadeleye girmiş bedeni izliyordum.
''Randevum var ve beni seksi gösterecek bir şeyler lazım.'' Odamda tüm günümü ayıracağım bir dağınıklık yaratırken elinde gördüğüm mavi gömleğe itiraz ettim.
"O olmaz!"
''Neden?'' Elindeki kırışık gömleği incelerken sorduğunda elimdeki telefonu nereye düşeceğine bakmadan bırakıp Jongdae'ye uzanmıştım.
''Kyungsoo'nun.'' Onaylamaz bakışlarının hedefi haline gelirken gömleğin yakasını inceliyordum. Jongdae neden onu hala geri vermediğimi sorduğunda ise Sehun'a da geçen yıldan beri verdiğim cevabı verdim. ''Henüz ütülenmedi çünkü.''
''Onu geri vermelisin.'' Tekrar dolaba yönelirken memnuniyetsiz bir mırıldanma çıkarmıştı. ''Biten bir ilişkinin geleneğidir bu.''
Belki de milyonuncu kez ''Bizim bir ilişkimiz yoktu.'' demek için ağzımı açsam da vaz geçip elimdeki gömlekle yeniden yastığıma gömülmüştüm. İkisi de aptal randevuları için hazırlanırken en azından uyumama izin vermelilerdi, yani Sehun ne amaçla ve nereden bulduğunu bilmediğim kompresörlü kornayı çalarak odama girene kadar böyle düşünüyordum. Sonrasında baş ucumda bu günler için duran masa lambası Sehun'un ensesini buldu ve aptal herif Jongdae'nin gelirken aldığı çörekler önüne konulana dek göremediğini iddia etti.
İçeri üstündeki haki yeşili gömlekle giren Jongdae dikkatimizi çekmek amacıyla önüme geçerken sırıtıyordu.
''Sanırım buna el koyacağım Jonginnie.'' Elimi 'sorun değil' der gibi salladım.
''Onu senin maaş kartınla almıştım, istediğini yapabilirsin.''
Gözlerini belertip asalaklığımdan yakınırken dolabımın önemli bir bölümünü onun kartıyla aldığımı bilmese de olurdu.
Jongdae evden çıktığında üç gün öncesinden patlatıp kusacak raddeye geldiğimizden yemediğimiz bayat mısırlar eşliğinde hakkında hiçbir fikrimin olmadığı dizileri izlemeye dalmıştım. Yanıma gelen Sehun beni şüphelendirecek derecede sakin ve iyi huyluydu.
''Evde olacaksın değil mi?'' Kanepenin sırtındaki ceketini alırken sorduğunda 'ciddi misin?' bakışlarımı gönderip göz devirmesine neden oldum.
''Bekle.'' Kapının önünde tekrar bana döndüğünde gözlerimi kısıp önümdeki uzun bedeni baştan aşağı süzmüştüm. Eğer bu 4 yıldır birlikte yaşadığım Oh Sehun ise bir şeyler döndüğünden emindim. ''Bu bakışı biliyorum.''
''Ne bakışı?'' Sağ ayağını geriye attı ve gergince yaylandı. Yalan söylemeye hazırlanıyor?
'''Bir sinsilikler peşindeyim ve eğer size anlatmıyorsam hedef sizsiniz' bakışların seni aptal.''
''Ne saçmalıyorsun?'' Ellerini iki yana açıp sahte bir şok ifadesiyle baktı ve konuşmama izin vermeden kapıyı açıp kaçtı. ''Gidiyorum ben, akşam görüşürüz.''
Sehun kesinlikle bir şeylerin peşindeydi ve bana anlatmıyorsa ne yazık ki hedef bendim.
♣
Gömleği yeniden iade etmeye karar vermem yalnızca dört saniye sürdü. Tabi bu elimdeki yağın büyük bir kısmını mavi gömleğin kollarında görmeden önceydi ama yaptığı onca şeyden sonra kıymetli gömleğinin 14 ay geciken iadesini ve yağ lekelerini hak ediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
more than friends/dokai
Fanfiction"Evet." dedi yüzü anlam veremediğim bir ifadeyle kasılırken. Dudaklarımızı tekrar birleştirmeden önce devam etti. "sadece arkadaşız, belki biraz fazlası."