//10

3.6K 295 119
                                    


Bu soğuk havada sıcak odasında Kyungsoo'nun desensiz örtüsünün altında yayılmak hatta onunla sevişmek bile varken üstümdeki son derece rahatsız edici takımla uzun bir masanın başında dikiliyordum.

İş yerim dışında gömlek giymekten bile tiksinen, dışarıda Star Trek pijamalarıyla gezen bir insandım ben. Markete giderken yolda gördüğüm komşularım durup bana Bay Spock selamı bile verirlerdi.

Şimdi ise hepimiz sabırsızca gelin ve damadı beklediğimiz bir düğünde kapalı kalmıştık çünkü ne yazık ki damat arkadaşımız oluyordu. Üstelik geleneksel bir düğünü reddederek beni yıkıma uğratmıştı, en azından makyajı yapılırken birkaç fotoğrafını çekebilir ve bununla aylarca dalga geçebilirdim.

Böyle bir düğünün en iyi yanı ise konukların tamamının evli ya da nişanlı olmasıydı. Yanımda dikilirken sıkılmış bakışlarını etraftan sakınmayan Kyungsoo'ya kendimi yere atarak gülmek istiyordum. Belli aralıklarla derin nefesler alıyor ve sol bileğinden saati kontrol ediyordu. Çok güzeldi, eğer gecenin çifti biraz daha geç kalacak olursa kolundan tutup kendi yeminlerimizi hazırlayabilirdim.

Sıkıntılı bir şekilde yanaklarını şişirmesi ve canı her sigara çektiğinde yaptığı gibi baş parmağını diğer avucunda gezdirmesi gibi en ufak bir hareketi bile oracıkta bayılmama neden olabilirdi. Onu izlerken önümdeki içkimi sömüren Sehun'u bile görmezden gelebiliyordum.

Şişirdiği yanaklarını düzeltip bana döndüğünde düz olan dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı ve bardağımı himayesi altına almış Sehun'un duyamayacağı bir sesle sordu. "Banyo mu giyinme odası mı?"

Ahlaksız teklifine karşılık dilim damağım kuruduğunda boş bir çabayla yutkundum. Masada olan dirseğimi indirip ona yaklaşırken herkes müzikten dolayı kulağına bir şeyler fısıldadığımı düşünecekti ama ben dilimi kulağına değdirdiğimde olduğu yerde titrediğini hissettim. Etkilenmişti, bunca zaman boyunca Kyungsoo tarafından baştan çıkarılan bendim ve onu etkilemenin sevinciyle yüzümü büyük bir sırıtış kaplamıştı. "Bahse girerim giyinme odaları daha rahattır."

Minseok'un ilgisi için kıvranan Jongdae'ye kısa bir bakış attıktan sonra parmaklarımızı kenetledi ve şiddetlenen esintinin omzuma düşürdüğü birkaç yaprağın ardından içeri girdik. 

Geniş bahçeye göre daha sıcak olan ev birkaç kişinin koşuşturması dışında oldukça sakindi. Üst kata çıkan merdivenlere doğru sürüklendiğimde itiraz etmedim. Koridorun sonundaki açık renkli kapıyı aralayıp içeriyi kontrol ettiğinde bacaklarımı saran pantolonun içinde rahatsızca kıpırdanmıştım. Beni aralık kapıdan kıyafetlerin yığılı olduğu odaya çekip içeri girmemi sağladı. ''Söylemiştim.'' 

Ceketimi omzumdan sıyırıp bej halıya düşmesine neden olduğunda düğünün gittikçe daha da eğlenceli bir hal aldığını düşünüyordum. Dudaklarımız birleştiğinde belimi geniş giysi dolabının kapağından ayıran tek şey Kyungsoo'nun bana doladığı koluydu. Hareketini engelleyen ceketi üzerinden atmak istediğimde ilgilendiği alt dudağımı birkaç saniye için bıraktı ve siyah ceketin benimkinin yanına düşmesi yalnızca birkaç saniyeyi buldu.

Bana attığı bakışlara karşılık dudaklarım yukarı kıvrıldığında beklememişti, benim de sabrım yoktu zaten.

Islak dudakları çenemde gezinirken başımı dolabın kapağına yaslamıştım. ''Hatırlatırım, katılmamız gereken bir tören var.'' Mantıklı düşünmek istesem bile sesimdeki arzu hissedilebilir dereceydi. ''Gömleğimi kırıştırma.'' Boynumda gerilen dudaklarından anladığım kadarıyla gülmüştü ve kulağıma ulaşan hafif kahkahasıyla beklemediğim bir anda kolumdan tutulup ters çevirildiğimde direnememiştim bile. İtiraz etmek için ağzımı açmıştım ki alüminyum paketin sesini duymam beni durdurdu. Alnımı ahşap dolaba yaslayıp sırtıma yapıştırdığı elimi serbest bıraktım. Ensemde gezinen dudaklarla memnun mırıltılar çıkarırken kıkırdağımı ısırıp ufak bir çığlık atmama neden oldu.

more than friends/dokaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin