Yazar; blehmeh
Çevirenler; SeKaism & diremaniacs
Ç/N: Bölüm çok uzundu bu yüzden hata varsa kusura bakmayın lütfen.
"Özür dilerim, Baekkie." Joo-hyung Baekhyun'un gözü yaşlı yüzünü avucunun arasına alıp terli alnını öptü. Baekhyun hala titriyordu ama ağlamayı kesmişti, şömineye biraz daha yaklaşırken örtüyü daha çok sardı kendisine. "Bir daha seni asla öyle yalnız bırakıp gitmeyeceğim..."
"..." Baekhyun ilk başta bir şey dememişti, az önce olan olayların etkisindeydi hala, hemen sonrasında konuşurken titrek sesi yumuşak çıkmıştı. "Ben ... Ben ... çok korktum ..." Kısa kısa hıçkırıklar kaçtı ağzından, burun çekmesi yankılandı odada. Joo-hyung küçüğün dudaklarını öptü sakince.
"Özür dilerim." Joo-hyung saçlarını okşadı. "Bana hala güveniyor musun?"
Baekhyun yere bakarken burnunu çekti, hemen sonra başıyla onayladı. Yaşça büyük olan diğerinin gözleriyle buluşana dek küçüğün kafasını kaldırdı.
"Bana hala güveniyor musun?" Diye sordu yine. Bu sefer, küçük olan onayladı. Joo-hyung küçüğü kollarının arasına aldı, sıkıca sarıldı.
"Özür dilerim, Baekkie..." Joo-hyung kollarındakinin saçlarına kafasını gömüp mırıldandı ve daha da sıkı sarıldı miniğe. Baekhyun tüm hayatı boyunca o hep eksik olan huzuru yine hissediyordu ve bu sefer huzurun içinde kaybolmaya karar verdi.
"Hey Baek." Jongdae sinir bozucu olmaya başlamıştı. "Benimle Seul'e Jongin'le buluşmaya gitmek ister misin? Uzun zamandır görmüyoruz onu."
"Üzgünüm. İşim var." Baekhyun kendisinin ve Joo-hyung'la beraber çekildikleri fotoğraflara bakarken istemsiz olarak cevaplamıştı.
"Senin hep işin var zaten." Jongdae nefesini verirken mırıldanmıştı ama öfkesini dışarı vurmamaya çalışıyordu. "Jongin seni gerçekten çok özlüyor. Onunla uzun zamandır konuşmuyorsun." Benimle de konuşmuyorsun gerçi.
"Evet evet bir gün görmeye giderim onu." Baekhyun geçiştirmişti onu. "Gerçekten işim var."
"Sadece birkaç saat, Baek. Eskisi kadar beraber takılmıyoruz artık."
"Çünkü her ikimizin de yapılacak işleri var, Jongdae." Baekhyun telefondan kafasını kaldırmıştı. Jongdae ... farklı görünüyordu. İşte o an Baekhyun Jongdae'nin saç stilini değiştirdiğini fark etmişti. "Ne zaman saçını kestirdin?"
"......İki ay önce." Dedi Jongdae. Baekhyun omuz silkti ve yine telefonuna bakmaya başladı, Jongdae'nin sinirlendiğinden bihaberdi.
"Ciddiyim ben, Baek! En azından... Jongin için git." Baekhyun bir şey söylememişti, sanki hiçbir şey duymamış gibi davranıyordu. "Cumartesi günü öğlen saat 12'de eski buluşma yerimizde buluşacağız. İster gel ister gelme, sana kalmış." Daha sonra Jongdae ayaklarını yere vura vura gitmişti. Baekhyun hafiften suçlu hissetmişti ama öncelikleri olduğunu hatırladı ve bu, onu daha iyi hissettirmişti.
Cumartesi günü, nüfusu oldukça büyük olan Seul'ün küçük bir yerinde Jongin ve Jongdae tam saat 12'de orada dikeliyorlardı, arkadaşlarını beklemeye başlamışlardı böylece diğer ikiliyle beraber o da buluşabilirdi.
"Buraya gelecek, fazlasıyla eminim buna!" Dedi Jongin olumlu bir şekilde. "Baekhyun-hyung asla hayal kırıklığına uğratmaz bizi. Daha önce hiç hayal kırıklığına uğratmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Faults in Byun Baekhyun
Fiksi PenggemarBaekhyun ve Chanyeol birbirlerinden nefret eden kişiliklerdi. Yeni üniversite yılının başlamasıyla, aptalların amaçsızca gezmesiyle hormonlar uçmuş duygular batmıştı. Chanyeol bu yıl hayatta kalmak için dua ediyor, başından beri barizce aşık olduğu...