Melek sahte öksürük yaptı. Mesajını almıştım.Seda hâlâ kızgındı. Melek konuşmaya devam etti.
"Okan'la ilgili de bir şey öğrenince şimdi böyle davranıyor. Fark edemediğinden dolayı sana da kızgın."
Seda sordu.
"Okan'la ilgili ne biliyorsun, Selin."
Melek'e baktım. Beni kaş, göz işaretleriyle konuşmaya dahil etmeye çalışıyordu. Konuşmaya dahil oldum. Gerçeği, Seda'ya söylemenin zamanı gelmişti.
"Okan...O aslında başka biri."
O aslında başka biri demek pek çok anlama çıkabilirdi. Mesela o bir psikopat, anlamına gelebilirdi ya da zengini oynayan fakir çocuk gibi ya da ikizinin yerini alan Birkan gibi. Tabii Seda'nın yüzündeki şaşkınlık ifadesinin hangisine ait olduğunu anlayamazdık. Konuşmayı bekletmeden sürdürdüm.
"O başka biri. Hatta bambaşka biri. Mecazen söylemiyorum."
Bir süre Seda'nın kelimelerimi anlamasını bekledim. Daha sonra devam ettim.
"Doruk'la tanıştığım gün gördüğümüz çocuk, o Okan'dı ama bugün yanında oturan o değil."
Seda gözlerini kıstı.
"Ne saçmalıyorsun, sen!"
Seda'nın bağırmasını ya da hüngür hüngür ağlamasını beklerken bana karşı kurduğu cümle kilitlenmeme neden olmuştu. Melek, durumumu anlayınca Seda'nın dikkatini üzerine çekti.
"Okan'ın bir ikizi varmış. Bunlar derslerde bazen yer değiştiriyorlarmış ve bildiğimiz kadarıyla seninle ilgilenen kişi Okan'ın ikizi. Okan'ın kendisi değil. Seninle ilgilenen kişi..."
Yanımıza biri oturdu. Melek'in sözünü keserek cümlenin devamını getirdi.
"Ben, Birkan."
Birkan gelmişti. Yüzünde Doruk'un çapkın sırıtışını aratmayacak bir ifade vardı.
"Sizin bunu sır olarak saklayamayacağınızı biliyordum."
Seda, Birkan'ın sözleri karşısında çantasının sapını sıkmaya başlamıştı ve gözleri doluyordu. Birkan bize bakarken gözü Seda'da kaldı.
"Sadece, şu ikizlerin yer değiştirme olayı hoşuma gitmişti. Biraz eğlenmek istedim. Sonra dışarıdan Okan'ı izlerken ona bakışını fark ettim."
Seda dişlerini delicesine sıkıyor, gıcırdatıyordu. Birkan kahverengi saçlarını eliyle geri itip devam etti.
"Sonra masumluğun hoşuma gitti. Ne bileyim? Farklıydı, işte. Farklı hissettirdin."
Seda, sandalyesinden hızla kalkarak Birkan'ın yanına gitti. Birkan hâlâ oturur pozisyondaydı ama Seda'ya dönmüştü. Seda ondan hiç beklenmeyecek bir şekilde tokadı Birkan'a yapıştırdı. İçimden "Sessizden korkacaksın!" lafını tekrarladım. Gözlerim irileşmiş ancak olan biteni seyredecek kadar alanı kapsamıştı. O gün kimse Seda'ya baktı mı ya da fark etmemeleri mümkün müydü, Birkan'ın ifadesi nasıldı bilmiyordum. Tek yaptığım tokattan sonra Seda ve Melek'le birlikte oradan ayrılıp gitmekti.
Bütün olaylar neden biyoloji dersi öncesi olmak zorundaydı? Neden hep Çarşamba gününe denk geliyordu? Onu bilmem de yine devamsızlık yapmıştım. Seda'nın olayı olmuştu. Doruk ortalarda yoktu. Elif veda bile etmemişti. Başak da hastaydı, otobüste ona olanları anlatırken yaşlı teyzeler "Cık, cık!" diye kınama sesleri çıkarmıştı. Anlayacağınız tadımız bir hayli kaçmıştı. Derse girmemek için ne güzel bahane ama! Eve girmek üzereyken kendime söz verdim. Bugün olanları şimdi düşünmeyecektim. Çünkü tartışmalar vücudumda yorgunluk hissine neden oluyordu bir de görüntü seyretme işi vardı ki... Onu da yorgunken yapmayacaktım. Dış kapıyı açtığımda karşımda koca bir vücut belirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/74428314-288-k263112.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bilirsin
Teen FictionBenim için hayat sınavlara çalışmaktan ibaretti.Aslına bakarsanız bu çok çalışkan olduğumdan değil, yapacak başka bir şey bulamamamdan kaynaklıydı.Gerçi derslerde de pek başarılı olduğum söylenemez ya, neyse! Sosyal medyaya gelince, hiç sosyal medya...