Bunu söylerken üstüme çıktı, bir kolumu tutmaya devam ediyordu ve aramızda çok az mesafe vardı.Nefesi boynumu ısıtıyordu. Daha da yaklaştı. Sonunda ise dudağıma küçük öpücükler kondurmuştu. Ona karşılık vermeye başladığımda kapı "pat" diye açıldı. Ani bir refleksle Doruk'u ittim. Yataktan onların önüne düşmüştü. Yataktan kalkıp kırışmış çarşafı hafifçe düzelttim. Boğazımı temizleyip bize şaşkınca bakan Arslanhan, Sude ve... Yiğit miydi, o? Onlara baktım. Bu bakışların sonucunda "Yılın Ablası ve Abisi" ödülünü alamayacağımıza da emindim.
***
Hepimiz tekrar salondaydık. Ama bu sefer ablası olduğumu öğrenen Yiğit de vardı. Onlar oturmuştu. Doruk ve ben ise suç işleyip tahtaya kalkmış çocuklar gibi ayaktaydık. Ben bu durumdan oldukça rahatsızken Doruk'un rahatlığı her zaman ki gibi üstündeydi. Amca ayağa kalktı.
"Size iyilik yapayım, kardeşlerinizle sizi tanıştırayım, barıştırayım dedim. Gördüğüm manzaraya bak. Siz, ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"
Doruk bana yan yan yaklaşıp fısıldadı.
"Normalde bir kere yakalanmışlığım yok. Senin yanına yaklaşınca basılıyoruz. Nasıl iş anlamadım!"
Sesim onunkinden yüksek çıkmıştı.
"Bir de bunu rahat rahat söylüyorsun, öyle mi?"
Amca bağırdı.
"Kendinize gelin! Konuşuyorum burada! Sen var ya... Doruk, sen var ya! Ah, Doruk babana sözüm olmasa sana öyle şeyler yapardım ki!"
Doruk başını dikleştirip konuştu.
"Senden korkmuyorum Arslan Bey!"
Onu dirseğimle itiştirdim. Adamı biraz daha sinirlendirirse tokat atmadan kalp krizine kadar birçok ihtimalle karşılaşabilirdik. Doruk yaptığım hareket sonrası tavana bakıp kendini kontrol etmeye çalıştı. Alaycılığından ödün vermeden tabii ki. Amca konuşmasına devam etti.
"Üvey annenle başa çıkamadın. Araba olayını duymayan kalmadı. Doğukan'ı halledemedin adam dışarıda Arslanları bitireceğim diye geziniyor!"
Doruk şaşırmıştı.
"O bize yardım etmişti."
Adam elini kaldırıp Doruk'a "sus" işareti yaptı.
"Ben seni izletiyordum. Kaçırıldığını zaten biliyordum. Adamlarla evi basacaktık. Doğukan da bizden birini görüp tanıyınca yardım ediyor gibi göründü. Olayı polislere bıraktı. Bütün olayları sevgilisinin başına yıkıp elini kolunu sallaya sallaya çıktı! Ne yardımından bahsediyorsun? Şirkete odana kurşun yollamış. Haberin de varmış. Bana söylemedin!"
Doruk araya bir küfür sıkıştırıp eliyle yüzünü sıyırdı.
"Ben onu rakiplerden sandım."
Bu sırada konuşmayı amcanın adamı böldü.
"Efendim!"
"Gel, söyle!"
"Efendim...Furkan Bey..."
Amca adama yaklaştı.
"Ne olmuş oğluma söylesene!"
"Şirketin önünde silahlı saldırıya uğramış!"
Sude ve Yiğit ayağa kalktı. Doruk da beni geçip adama yaklaştı. Amca derin nefesler alıp göğsünü tutarken sordu.
"Oğlum nasıl?"
Adam titrek bir sesle söyledi.
"Omzundan vurulmuş. Ama sonra adamı bizimkiler indirmişler. Oğlunuz da hastanede. Durumu iyi. Kız arkadaşı yanında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bilirsin
Teen FictionBenim için hayat sınavlara çalışmaktan ibaretti.Aslına bakarsanız bu çok çalışkan olduğumdan değil, yapacak başka bir şey bulamamamdan kaynaklıydı.Gerçi derslerde de pek başarılı olduğum söylenemez ya, neyse! Sosyal medyaya gelince, hiç sosyal medya...