Kahkaha attım. Asansörden inerken de sesim yankılanmıştı. Doruk "şişşt" yapıp ciddi görüntüsüne büründü. Dışarı çıkıp valizi arabaya yerleştirdik. Arabaya binip Doruk'un doğal ortamına doğru yol aldık.
Doruk'un dediği yere geldiğimizde Berenlerin evinin birkaç ev ilerisinde olduğumuzu gördüm. Bizimkinin evi ise Beren'inki gibi bahçeli ve yine üç katlıydı. Doruk'la önden eve gittiğimizde kapıyı bir bayan açtı.
"Hoş geldiniz!" dedi kapıyı açanın yanından geçen ellili yaşlarında duran kadın. Doruk'a mimiklerimle kadını işaret ettim. O da kadını tanıttı.
"Süt annem. Meryem Hanım."
"Selin bende."
Memnun oldum deyip kadının elini sıktım. Kadının yüzü düşmeye başlamıştı. Doruk'a baktım. Doruk kaşlarıyla elini öpmemi işaret etti. Onu anladığımda Meryem Hanım'ın elini öptüm. Başını sallayıp gülümsedi. Şimdi bana ısınmıştı, işte.
İçeri girdikten sonra Doruk bana en üst kattaki odamı gösterdi. Oda oldukça genişti. Mavi tonlarda boyanmıştı. Çift kişilik yatak, çalışma masası ve dolap vardı. Doruk'a sordum.
"Buraya neden geldik?"
Doruk kaşlarını kaldırdı.
"Sorgulama yok. Buraya gelmeden önce bunu kabul etmiştin."
Gözlerimi kısıp ona baktım.
"Bu beni kulenin en tepesine hapsetmeden önceydi."
Kollarını bağladı.
"Anahtar kapının üstünde duruyor. Kimsenin seni hapsettiği yok."
Gülümseyip ona doğru yürüdüğümde kollarını çözdü. Sarıldım.
"Ne kadar sürecek?"
O da bana sarıldı.
"Kısa bir süre."
Sorgulamamaya karşın sorabildiğim kadar çok soru sormaya çalıştım.
"Seni ne kadar görebileceğim?"
Benden uzaklaşıp gözlerime baktı.
"Burada yaşadığımı varsayarsak... Oldukça sık!"
Tekrar gülümsedim. Ondan uzaklaşıp elimi cebime götürdüğümde telefonumu almadığımı fark ettim. Çantamı da almamıştım.
"Çantamla telefonumu almayı unutmuşum."
Doruk dalga geçen tebessümünü yüzüne yerleştirdi.
"Cüzdana gerek yok. Yanında ben olduğuma göre. Telefonuna da gerek yok. Yine, ben yanında olduğuma göre."
"Benim dünyam senden ibaret değil. Arkadaşlarım ve ailem var. Merak edebilirler. Ayrıca okulda benimle yapışık gezmeyeceksin herhalde."
Doruk saçını geriye attı.
"Bu hafta okula gitmesen mi?"
Söyledikleriyle kaşlarımı çattım.
"Nedenmiş o? Hem devamsızlık..."
Ellerini iki yana açtı.
"İstanbul'da başımıza gelenler yüzünden geri dönmüştük. Devamsızlık yapmadın. Tatil gibi düşün. Yapamadığımız tatil gibi."
Dedikleri aklıma yatmıştı. Zaten durum bu kadar vahim olmasaydı, Doruk da bunu yapmamı istemezdi.
"Peki." dedim onun zaferini vurgularcasına. Öyleyse bir hafta oyalanacak bir şeyler bulmalıydım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bilirsin
Roman pour AdolescentsBenim için hayat sınavlara çalışmaktan ibaretti.Aslına bakarsanız bu çok çalışkan olduğumdan değil, yapacak başka bir şey bulamamamdan kaynaklıydı.Gerçi derslerde de pek başarılı olduğum söylenemez ya, neyse! Sosyal medyaya gelince, hiç sosyal medya...