"Anlatacak mısın?"
Gözleri oldukça koyu bir kahveydi. Ona bakarak sordum.
"Anlatmasam? Yani, anlatmazsam?"
Biraz geri çekildi. Yanındaki adamları inceleyip yüzünü sıyırdı. Sakalıyla bir süre oynadıktam sonra gözlerini gözlerimde sabitledi.
"Bugün bu iş biter!"
"Hangi iş?" dedim gözlerimi kısarak. O da cevapladı.
"Aramızdaki her şey biter, Selin!"
Sözleri kulaklarımda yankılanmaya devam ediyordu. Aramızdaki... Her... Şey... Biter... Selin... Konuşmaya sinirli bir halde devam etti.
"Şimdi. Madem anlatmıyorsun. Telefonunu ver!"
İçimdeki kırgınlıkla ve şok olmuşlukla yerimden kıpırdayamaz olmuştum. Doruk bu halimi görünce elimdeki telefonu çekip aldı. Gözlerini benden ayırmadan telefonumu arkadaki adamların birine uzattı.
"Numarayı araştırın. Kimmiş, ne istiyormuş öğrenin!"
Telefonumu bir süre kurcalayan adam telefonuna beni arayanı kaydettikten sonra Doruk'a telefonu uzattı.
"Tamamdır, abi!"
Beni izlemeyi kesmeyen Doruk elimi kendine çekip avcuma telefonumu koydu.
"Sana bir şey söylediğimde onu yap!"
Arkasını dönüp adamlarla beraber yandaki arabaya bindi. Gidecekken arabayı durdurup camı açtı.
"Seni eve bırakayım."
Benim aklım hâlâ aramızdakilerle tehdit etmesinde kalmıştı. Yerimde çakılı kalmıştım. Gözlerim dolmak üzereydi ve onun tek söylediği "Eve bırakayım." mıydı? Arkadan gelen Melek ve Başak bizi dinlediklerini ele verecek şekilde çantamı getirdi. Hiçbir şey demeden çantamı aldım ve arabanın açılan kapısından bindim. Eve gidene kadar konuşmamakta kararlıydım. Gerçi o konuşmuyordu, dışarıyı izliyordu ya zaten.
Eve geldiğimizde ön koltuktaki adam kapımı açtı. İnmek istediğimde Doruk bileğimden tuttu.
"Hoşça kal, demeyecek misin?"
Gözlerimi kıstım.
"Ciddi misin? Beni tehdit ettiğin şeyden sonra gerçekten de bana bunu mu söylüyorsun?"
Bileğimi bıraktı ve yüzünü eliyle sıyırdı.
" Bak, öyle söylemek istememiştim. Sadece gerginim. Yorgunum ve..."
Onun sözünü kestim.
"Şirketin yükü seni yoruyor olabilir. Bunu anlarım. Gergin olduğunda alttan da alabilirim. Ama ben senin çalışanın değilim, Doruk. Emir vermeye alışıp bunu benim üzerimde kullanamazsın. Eğer yaparsan... Eğer bir daha beni ilişkiyi bitirmekle tehdit edersen... O zaman seni durdurmam."
Son sözümü oldukça tehditkar söyleyip arabadan indim. Arkadan biri gergin müzik verse oldukça cool göründüğüm bile söylenebilirdi. Bu sırada arkamdan gelen ayak sesiyle arkamı döndüm. Doruk karşımdaydı.
"Az daha söylemeyi unutuyordum. Önemli bir ihaleye girdik. Birazda... Biliyorsun. Tehlikeli rakiplerimiz var. Eğer izlenildiğini düşünürsen... Beni ara. Lütfen, kendi başına halletmeye çalışma ve beni ara tamam mı?"
Kaşlarımı çatıp ona baktım. Masum ifadesine büründüğünden sadece başımı sallamakla yetindim. Onu bırakıp eve çıktığımda omzumdaki ağrıların haddi hesabı yoktu. Doruk'la tanıştığımda gergindim de şimdi niye bu kadar gerilmiştim. Yoksa ondan korkmuş muydum? Yani bu mafyamsı hali... Benim rahat Doruk'um değildi. Başımı iki yana sallayıp banyoya girdim. Lenslerimi çıkarıp elimi yüzümü yıkayıp rahat kıyafetlerimi giydim.Yatağıma uzanıp bunları düşünmeye başladım. Bir süre sonra ise uykuya dalmıştım.
Kapı çaldığında telefonumu alıp saate baktım.
6.30
Uyanmama daha iki saat varken bu da kimdi şimdi. Yataktan kalkıp gözümü sürttükten sonra üç numara gözlerimin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak kapı deliğinden gelen kişiyi seçmeye çalıştım. Gelen kişinin kahverengi saçları vardı ve oldukça agresif tavırlar sergiliyordu. Onu tanımıştım. Kapıyı açtım.
"Hoş geldin Doruk!" dedim monoton bir sesle.
Doruk dışarıdan geldiği ayakkabılarıyla odama dalıp dolabın üstündeki valizimi aldı. Dolabımı açıp kıyafetlerimi valize doldurmaya başladı.
"İyiyim, sen nasılsın Doruk? Görünüşe bakılırsa o kadar da iyi değilsin. Rüyanda beni görmüşsün ve buraya gelip ütülü eşyalarımı valizime tıkıyorsun. Hey! Kime diyorum!"
Beni dinlememişti. Valize tıkılma sırası özel eşyalarımın olduğu çekmeceye gelince dolabın önüne geçtim.
"Biraz nefes alıp ne yaptığını anlatabilir misin?"
"Gidiyoruz!"
Gözlerimi kısıp gülümsedim.
"İyi, güzel! Gezmeye mi? Nereye?"
Doruk yandaki masadan siyah çerçeveli gözlüğümü alıp gözüme taktı.
"Gezmeye değil. Ama sen yine de öyle olduğunu düşün."
Gözlerimi devirdiğimde konuşmasını sürdürdü.
"Dün söylediğimi hatırlıyor musun? Senin dikkatli olmanı söylemiştim. O işle alakalı işte."
Kaşlarımı kaldırıp ona yaklaştım.
"Sen, dün ne söylediğimi hatırlıyor musun? Hani bana emir veremeyeceğin konusunda. Şimdi bu 'gidiyoruz' olayı da neyin nesi?"
Doruk başını kaşıdı. Sonra yüzümü ellerinin arasına aldı.
"Bugün sorgulama olur mu? Sadece bugün sorgulama! Lütfen!"
Doruk'un yüzündeki gerçekten yorgunluk muydu? Onu bu kadar yoran da neydi? Bunu onunla gittiğim yerde öğrenebilir miydim?
"Sadece bu seferlik!" dedim kaşlarımı çatarak. O da başını sallayıp beni onayladı.
"Eşyalarını al. Kapıda seni bekliyorum."
Doruk odadan çıktıktan sora valize neler attığına baktım. Gerekli olan birkaç şeyi daha aldıktan sonra kapıya çıktım. Doruk valizi alıp asansöre binerken kapıyı kilitleyip ona yetiştim.
"Nereye gidiyoruz?"
"Benim doğal ortamıma." Deyip sırıttı. Güldüğünü görüp ben de dalga geçmeye başladım.
"Ormana yani."
Gülmesi kesilmişti. Sonra şu meşhur gülümsemesini yaptı.
"Aslında bir bahçesi var."
Ona bakıp gülümsedim.
"Gülmeni özlemişim."
Dudaklarını gösterdi.
"Aklında tut bu gülümsemeyi. Adamlarımın yanında çok gülemiyorum. Özleyebilirsin."
Kahkaha attım. Asansörden inerken de sesim yankılanmıştı. Doruk "şişşt" yapıp ciddi görüntüsüne büründü. Dışarı çıkıp valizi arabaya yerleştirdik. Arabaya binip Doruk'un doğal ortamına doğru gitmeye başladık.
***
Beni Bilirsin... Finale doğru giderken bölüm yazmak daha da zorlaşıyor benim için. :( Kaçıncı bölüm final? Ben de bilmiyorum. Bundan sonraki herhangi bir bölüm final olabilir. Her bölümü finalmiş gibi beklemenizi öneriyorum! :)
- Selin Doruk'un doğal ortamında nelerle karşılaşacak?
- Selin'i arayan kişinin kim olduğu çözülecek mi?
- Gidecekleri yerde garip bir şekilde Selin ailesiyle ilgili bir gerçeği öğrenecek. Bu gerçek ne?
Hepsi yeni bölümde sizlerle.
Not : 2017 hepimize mutluluk getirsin. 2017' de görüşmek üzere... Hoşça kalın! :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bilirsin
Novela JuvenilBenim için hayat sınavlara çalışmaktan ibaretti.Aslına bakarsanız bu çok çalışkan olduğumdan değil, yapacak başka bir şey bulamamamdan kaynaklıydı.Gerçi derslerde de pek başarılı olduğum söylenemez ya, neyse! Sosyal medyaya gelince, hiç sosyal medya...