Gizemli Müşteri

16.6K 443 119
                                    


Hesabi ödedikten sonra restorandan çıktı. Siyah ceketi ve pantolonu ile kararmış olan havaya karıştı. Kulaklığını taktı, kapüşonunu kafasına geçirdi. Ellerini cebine soktu ve ilerledi, arkasına şöyle bir baktıktan sonra adımlarını hızlandırdı. Caddenin karşısındaki ara sokağa daldıktan sonra gözden kaybolana kadar onu izledim her zamanki gibi. Her akşam restorana gelip tek başına yemek yedikten sonra hesabi ödeyip bahşiş bırakan ve hiç konuşmadan giden bu gizemli genç adam. Yaşlarımız yakın olmalıydı. O da benim gibi 20li yaşların ortalarında görünüyordu. Başlarda "afiyet olsun, yemeğinizi beğendiniz mi?" gibi sorularıma hiç cevap vermemesini umursamaz, "garip bir adam işte" deyip geçerdim. Fakat zaman geçtikçe merakım artıyordu. Önceleri "ne alırdınız?" sorusuna menüdeki ızgara tavuk ve patates püresini işaret ederek sipariş vermesi yerini artık gelip sadece oturması ve benim her gün aynı menüyü servis etmeme bırakmıştı. Diğer garsonlar ve ben artık dilsiz olduğunu düşünmeye başlamışken telefonla konuştuğunu görmemiz bu tezimizi de çürütmüştü. Sadece garip bir adamdı iste.

........

Alarmın sesiyle bölünen tatlı rüyamın devamın görmek için bir süre gözlerimi açmadan bekledim. Fakat nafileydi, istemesem de uyanmıştım. Odanın dağınıklığına göz gezdirdikten sonra yatakta doğrulup geceyi benimle beraber geçiren kalın ders kitabına baktım. Yine sadece 3-4 sayfa okuduktan sonra uyuyakaldığım gerçeğiyle yüzleşmem gerekiyordu. Haftaya sınavlarım başlıyordu ve part-time iş artık fazlaca yormuştu bedenimi. Kitabı çaresizce kapatıp yataktan kalktım. Öğlene kadar uyumamın sonucu olarak yine iş zamanı gelmişti. Hızlıca pantolonumu giyip üzerime tişörtümü geçirdim. Dişlerimi fırçalamak üzere banyoya gittiğimde aynada karşılaştığım yorgun ve uykusuz yüzü tanımakta güçlük çekmiştim. Hafiften uzamış olan sakallarımda elimi gezdirdim. Tıraş olmaya vaktimin olmadığını biliyordum neyse ki halihazırda açık renkli ve az olan sakallarım o kadar da belli olmuyordu. Saçlarıma biraz şekil vermeye çalışsam da bunun boşuna olduğunu biliyordum. Gözüm dolabın üzerindeki saate kaydı. Acele etmeye çalışarak yüzümü yıkadım. Yatağımın kenarında duran sırt çantamı alıp odadan çıktım.

Dün yine ders çalışamamış olmanın pişmanlığı ile düşüncelere dalmışken, bugün akşam çalışabileceğimi umuduyla kendimi rahatlatmaya çalıştım. Vardiyam erken bitecekti ve gece güzelce uyuduğuma göre sonunda sınavlara odaklanabilirdim. Merdivenleri indikten sonra restorana doğru ilerlemeye başladım. İş yerimin yürüme mesafesinde olması büyük bir şanstı. Bir an adımı duyduğumu sandım. Arkamı döndüğümde iş arkadaşım olan aynı zamanda bana karşı duyguları olduğunu bildiğim Gizem bana el sallıyordu.

-Kerem işe mi gidiyorsun? Dedi uzaktan.

-Evet. Dedim isteksizce ve duraksayarak yaklaşmasını bekledim.

-Ben de işe gidiyorum beraber gidelim. Deyip gülümsedi.

-Senin vardiyan sabah değil miydi bugün?

-Öğlene aldırdım bugün için, sabah dersim var.

-...

-Bugün de beraberiz yani. Diyerek koluma girdi ve iyice sarıldı. "Hiçbir fırsatı kaçırmıyorsun değil mi?" diye düşündüm.

İş yerine vardığımızda önlüğümü giyip siparişleri almaya başladım. Saatler ilerliyor akşam olmaya başlıyordu. Gizemli müşterimiz hala gelmemişti. Vardiyamın bitmesine de az kalmıştı. Bugün denk gelmeyeceğiz herhalde diye düşünmeye başlamıştım. Saat 7 olduğu halde akşam vardiyasında olan Esra hala ortalıkta görünmüyordu. Gerçi Esra'nın zamanında burada olmasını beklemiyordum. Her zamanki alışkanlığı geç kalmaktı. Bütün arkadaşlar olarak patrona söylemeyip onu kolluyorduk çünkü 2 yaşında bir oğlu vardı. Bu işe ihtiyacı olduğunu biliyorduk. Kocası uyuşturucu bağımlısı bir psikopattı ve çocuğunu tek basına büyütüyordu. Fakat benim de ders çalışmam gerekiyordu. 7.30 olduğunda artık Esra'yı aradım ve nerede olduğunu sordum.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin