Yürüyordum.
Ormanın içinde, ağaçların arasında tek başımaydım. Bir hafta boyunca beraber seyahat ettiğim dağcı gruptan ayrılalı bir saat olmuştu. Sabahın erken saatlerinin ıslak serinliğini iliklerime kadar hissediyordum. Derinlerden gelen kuş sesleri ruhumu huzurla dolduruyordu. Daha önceden kamp yaptığım kayalığı bulmaya çalışıyordum. Orada bazı malzemelerimi bırakmıştım. Yakınlarda olmalıydım. İki-üç hafta kadar önce oradaydım. Pusulamı çıkartarak yönümü kontrol ettim. Doğru yolda olmalıydım.
Yürüyordum. Sadece yürüyordum. İşten çıkıp evi terk ettiğim günden beri yaptığım şey buydu. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum, sadece yürümek istiyordum. Aylarca şehir şehir dolaştıktan sonra sokaklarda caddelerde yürümekten sıkıldım ve dağlarda, ormanlarda yürümeye başladım. En son bir otelde, rahat bir yatağın üzerinde uyuduğum zamanın üzerinden üç buçuk hafta geçmişti.
Yürüyordum, yeni insanlarla tanışıyordum ve kitap okuyordum. Oldukça sınırlı bir parayla yaşamaya çalışıyordum. Çoğu zamanda açık havada uyuyor ve az bir yemek yiyordum. Giderek daha az parayla yaşamaya alışmıştım. Param bittiği zaman bir yerde bir süre çalışıyor, sonra yine yoluma devam ediyordum. Kendime daha büyük bir sırt çantası almıştım. İçinde yatağım ve ihtiyacım olan her şey vardı.
Bir sürü yeni insanla tanışmış, yeni hayat hikayeleri dinlemiştim. Her insan kendi inanılmaz hikayesini yaşıyor ve bunu bir yabancıya anlatma konusunda kimseye olmadığı kadar rahat oluyordu. Gittiğim her şehirde ilk gittiğim yer kütüphaneler oluyordu. Yürümekten yorulunca bir kütüphane buluyor ve saatlerce okuyordum. Uzun zamandır listemde olan ama bir türlü vakit bulup okuyamadığım tüm kitapları okumuştum.
Bir süredir şehir merkezine inmemiştim, dağlarda dolaşıyordum. Karşılaştığım gezgin gruplara katılarak dağ yürüyüşlerine çıkmakla başlamıştım bu işe. Doğada yaşamayı onlarla öğrenmiştim. Ardından kendi başıma seyahat etmeye başlamıştım. Kamp kuruyordum ve ateş yakıyordum. Giderek şehre daha az iniyordum. Doğanın içinde bulduğum huzura fazlasıyla alışmıştım.
Gözlerim beni yanıltmıyorsa kayalığı bulmuş olmalıydım. İleride ağaçların arasından görünüyordu. İyice yaklaştığımda doğru yerde olduğumu gördüm. Daha önce burada kamp kurulduğu belli oluyordu. Kamp ateşinin kalıntıları ve barınak için oluşturduğum düzenekler hala buradaydı. Eşyalarımı sakladığım kayalığın arasına gittim. Hala buradaydılar. Onları toparlayıp çantama yerleştim. Planım buraya dönüp bir süre daha kalmaktı fakat dağcı grupla fazla vakit geçirmiştim. Yiyeceğim bittiği için şehre gitmek zorundaydım.
Şehre indiğimde hem banyo yapmak hem de rahatça uyumak için bir otele gitmeye karar verdim. Biraz dolaştıktan sonra ara sokakların birinde eski bir otel buldum ve içeriye girdim. Boş odalarının olmadığını söylediler. Buna alışmıştım. Bazıları beni bu şekilde otele kabul etmek istemiyordu. Başka bir otel bulmak üzere devam ettim. Caddenin en sonunda başka bir otel buldum. Bu biraz daha iyi görünüyordu ve pahalı olmalıydı. Fazla param yoktu fakat yine de içeriye girdim. Yorulmuştum ve saat epeyce ilerlemişti. Bir oda kiraladım ve odama yerleştim.
İlk iş olarak banyoya girdim ve soyundum. Gördüğüm manzara karşısında gözlerime inanamıyordu. Aynadaki adamı tanıyamıyordum. Çok zayıflamıştım. Yüzüm çökmüştü, sakallarım iyice uzamıştı. Saçlarım da uzamış, sakallarımla birbirlerine karışmışlardı. Tenim sürekli güneşin altında durmaktan esmerleşti. Yüzüm yaşlanmış gibiydi. En kötüsü de vücudumdu. Sadece deri ve kemikler kalmıştı ve yara bere içindeydi. Uzun bir süre kendimi şaşkınlıkla inceledim. Dikkatimi aynadan güçlükle uzaklaştırdığımda, banyoda bir küvet olduğunu gördüm. Bu uzun zamandır beni en çok sevindiren şeydi. Hemen küveti doldurdum ve içine girdim. Su çok sıcaktı ama iyi gelmişti. Haftalar sonra ilk kez sıcak su ile buluşmak tam manasıyla iki sevgilinin buluşması gibiydi. Vücudumun her zerresine nüfuz eden suyu hissedebiliyordum. Tüm gözeneklerim açılıyor ve bütün kaslarım yavaşça gevşiyordu. Vücudumu ve saçlarımı, sakalımı güzelce yıkadıktan sonra küvetin içindeki iyice kirlenen suyu boşalttım. Ardından yeniden doldurdum. Bu sefer sıcak suyun içine girerek temizlenmiş ve arınmış olan bedenimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım. Bir süre uyuduktan sonra suyun soğumaya başlamasıyla uyandım. Bir havlu aldım yatağa doğru yürürken kurulandım. Yatağa girdiğimde yaşadığım his tarifsizdi. Yatak tamamen bulutlardan oluşmuş gibiydi. Yumuşacık çarşafların ve yastığın çıplak tenimi okşamasına izin verdim bir süre. Yorgana sarılarak tatlı bir uykuya daldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
RomanceHer gün restorana gelen gizemli müşteriyi takip etmeye karar veren Kerem'in hayatı bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. BoyxBoy