Sınav haftamdan önceki son pazar gününe uyandığımda henüz saat 7:40 idi. Bugün ve önümüzdeki hafta içi sınavlar için işten izin almıştım. Sınavlar salı günü başlıyordu ve hala çalışmak için hala zamanım vardı. Kalan zamanımı sadece ders çalışmaya ayıracaktım. Yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa giderek bir kase kahvaltılık gevrek aldım. Tekrar yatağıma döndüğümde bir yandan yarım kalmış kitabı okumaya devam ettim bir yandan kahvaltımı yaptım. Birkaç saat çalıştıktan sonra başarılı gittiğime karar vermiştim ki telefonum çaldı. Arayan Esra'ydı. Bu aramayı cevaplamak restorana gitmek demekti. Bunu bildiğim halde açtım.
-Kerem ne yapıyorsun?
-Ders çalışıyorum. Sen?
-Çalışıyorum ben de restorandayım. Şey... Senden bir şey rica edecektim.
-Buyur tabi...
-Kerem biliyorum sınavların var ama bugünkü aksam vardiyasını alabilmen mümkün mü? Hepsini değil 8-11 arası, sadece 3 saatçik. Oğlum çok hastalandı yine onu fazla yalnız bırakmak istemiyorum. Emin ol mecbur olmasam bunu istemezdim.
-Biliyorum...
-Gidebilecek misin?
-Gidebilirim sanırım, ders çalışmaktan sıkılmaya başladım zaten
-Kerem sen bir tanesin gerçekten!! Nasıl bir iyilik yapıyorsun bana bir bilsen...
-O kadar da abartmaya gerek yok. Altı üstü üç saat.
-Çok seviyorum seni! Öptüm hadi iyi çalışmalar.
-Teşekkürler. Sana da.
Bu teklifi kabul etmemin tek nedeni Alp'i görme ihtimalimin olmasıydı bunu biliyordum ama yine de bu gerçekle yüzleşmek zor geliyordu. Ders çalışmaya geri döndüm.
Akşama kadar neredeyse aralıksız çalışmıştım. Beynim artık yorgun düşmüştü. İşe gitme saati yaklaştığında aynanın karşısına geçtim ve saçlarıma şekil vermeye başladım. Bir türlü şekil almıyordu. İnce telli ve yumuşak oldukları için sprey sıkmadan düzgün durmuyorlardı. Biraz spreyle sekil vermeye çalıştım olmayınca bırakmaya karar verdim. Epeydir görünüşüme özen göstermediğim için nasıl yapılacağını unutmuştum sanırım. Aslında olmaması iyiydi çünkü iş yerindekiler saçımı yaptığımı fark ederlerse dalga geçecekleri kesindi. Dolabımdan yeni bir tişört aldım. Yeni olsa da yarım saat içinde yemek kokularına bürünecekti, bunu bildiğim halde uğraşıyordum. Hazırlanmak için bu derece oyalanınca zamanın nasıl ilerlediğini fark etmemiştim. Saatin 8 olduğunu fark ettiğimde hızla evden çıktım ve koşarak restorana girdim.
Restorana vardığımda gözüm hemen Alp'in her seferinde oturduğu masaya ilişti. Evet, yine ordaydı. Fakat biri ona servis yapmıştı. Esra geldi ve sarılıp beni öptü. Çok minnettar olduğunu biliyordum ama gözüm hep Alp'in olduğu taraftaydı. Bir ara kafasını kaldırıp baktı ama ifadesiz bir şekilde yemeğine geri döndü. Esra restorandan çıkarken ben de önlüğümü giyip Alp'in yanına gittim.
-Bir isteğiniz var mı efendim, diyip gülümsedim.
Kafasını kaldırdı, yüzünde her zamanki sert ifadesi vardı. Kalktı, masaya hesabı ve bahşiş bıraktıktan sonra hiçbir şey demeden kapıdan çıktı. Masanın başında öylece kalmıştım. Resmen beynim durmuştu. Dün yanında uyuduğum, resmimi çizen adam gitmiş, yerine eski gizemli müşteri gelmişti. Bir an yaşadıklarımın bir hayal olabileceğini bile düşündüm. Ben sadece onu görebilmek için bu akşam saatinde, üstelik sınavlarım varken buraya gelmiştim. O beni tanımazlıktan geliyordu. Arkamdan gelen "garson" sesiyle ayıldım ve masaya doğru gidip, zorlanarak "ne istemiştiniz?" diyebildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Lãng mạnHer gün restorana gelen gizemli müşteriyi takip etmeye karar veren Kerem'in hayatı bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. BoyxBoy