Unutulan Anılar

2.8K 158 45
                                    



Yol boyunca tek düşünebildiğim şey Hakan konusunda ne yapacağımdı. Kutuyu verdikten sonra bu konuları hiç açmayıp bir daha onunla görüşmemek en iyisi gibi duruyordu. Konuyu açsam da ne diyebilirdim ki? "Anneni öldürdüğünü neden benden sakladın" mı diyecektim? 17 yaşında annesini öldürmüş bir çocuktu o. 10 yılını her yerde sadece iki üç ay yaşayıp sonra başka bir yere kaçarak geçiren biriydi. Sahte kimliklerle yaşayan biriydi. Hayatımda sadece 5 kere konuştuğum biriydi en önemlisi de. Öncesinde uzaktan uzağa görüyordum sadece. Bu insana aşık olduğumu düşündüren neydi peki? Onunla sevişmiş olmam mı? Sadece bu muydu yoksa aşk sandığım? Hislerimin sebebini ve kaynağını anlayamasam da emin olduğum tek bir şey vardı o da Hakan'a karşı çok güçlü duygularım olduğuydu. Bu belki de sadece bir illüzyondu ama yine de çok gerçekçiydi.

Yolun çoğunda bunları düşündükten sonra artık düşünmenin anlamsız olduğuna karar verip uyumak istedim. Fakat rüyamda da tek gördüğüm şey Hakan'dı. Bir parkta onu beklediğimi gördüm, yemyeşil bir bahardı. Gözlerimi kapatıp kuş seslerini dinliyor, güneşin tenimi okşamasına izin veriyordum. Birden güneşin, bir gölge tarafından ele geçirildiğini hissettim. Gözlerimi açtığımda karşımda duruyordu. Saçları yüzüne dökülmüştü ve gülümsüyordu. Gülünce gözlerinin içi gülüyordu. Dünyadaki en güzel gülen insandı belki de... "Kerem" diye seslendi bana, buğulu bir sesi vardı. Sonra narin elleriyle saçlarını kulaklarının arkasına koydu. Gözlerini kapattı ve beni öpmek için yaklaştı. O sırada panikle uyandım. Otobüste olduğumu fark edince saatime baktım. İnmeme az kalmıştı.

Hakanla dün buluşmak için sözleşmiştik. Fakat otobüsü kaçırdığım için ertesi gün buradaydım ve iner inmez doğrudan kaldığı otele gittim. Çıkış yaptığını söylediler. Anlam verememiştim, neden beklememişti? Bunu öğrenmemin bir yolu yoktu. Çünkü ona ulaşacak bir araç yoktu elimde. Eve gitmeye karar vermiştim. Kapının kilitli oluşu evde Pınar'ın olmadığını söylüyordu bana. Nereye gitmişti acaba? Aradım ama cevap vermedi. Evde duş alıp hazırlandıktan sonra işe gitmek üzere yola çıktım. İşimi çok aksatmıştım. Her şeyi Gizem'e bırakmıştım ve Gizem'in bu konudaki tepkisinden korkuyordum. Ona bunu telafi edecek bir şey yapmam gerekiyordu artık. İş yerine gittiğimde Gizem'in sinirli olmadığını aksine çok neşeli olduğunu gördüm. Anlam verememiştim. Gün içinde defalarca Pınar'ı aramama rağmen cevap vermiyordu. Endişelenmeye başlamıştım. Proje hazırlama dönemindeydi ve sık sık kütüphaneye çalışmaya gidiyordu. Bugün de öyle yapmış olmalıydı, fakat en azından bir mesaj atabilirdi. Akşam saatlerine doğru telefonum çaldı arayan eski iş yerinden arkadaşım Emre'ydi. Daha önce Pınar'a yalan söylediğim gün Emre'de kaldığımı söylemiştim. Yakın arkadaşımdı ve arkamı kollamıştı. Telefonu açtığımda Emre'nin sesinde bir tuhaflık olduğunu sezdim.

-Kerem geldin mi buraya?

-Evet, bugün öğlen geldim.

-Konuşmamız gereken şeyler var. Ne zaman müsaitsin buluşalım.

-Neyi konuşmamız gerekiyor?

-Telefonda olmaz.

-Beni korkutma ne oldu çabuk söyle!

-Nasıl söylesem bilmiyorum.

-Emre ne oldu!?

-Pınar... O gece bende kalmadığını öğrendi Kerem. Üzgünüm elimden geleni yaptım ama engel olamadım. Bu sabah Serkan'la karşılaşmışlar o geceden bahsetmiş Pınar, Serkan da "öyle bir şey olmadı" demiş. Sonra hemen yanıma geldi. Resmen sorguya çekti beni, ben de gerçeği söylemek zorunda kaldım. Şimdi de İzmir'e gittiğin için onu aldattığını düşünüyor. Bana seni terk edeceğini söyledi. Gerçekten çok üzgünüm. Elimden geleni yaptım ama olmadı...

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin