Herkes Gidiyor

996 31 0
                                    

Tam bana doğru öpmek için eğilmişti ki ‘’Erin!’’ sesi tüm büyüyü bozdu. Lanet olasıca! Dönüp kim olduğuna baktığımda Akın’ı gördüm. Hızla yanıma geldi. ‘’Ne var Akın?’’ 

‘’Bu herif kim?’’

‘’Arkadaşlarımla düzgün konuş önce.’’

‘’Seni öpüyordu!’’

‘’Öpmemişti daha! Sen gelmeseydin öpecekti!’’ Bunu söylediğim için kendime küfürler savurdum.

Berk kendini tutamayıp ‘’Bir kıza bağırılmaması gerektiğini öğrenmelisin.’’

‘’Sana mı soracağım lan?’’

‘’Evet bana soracaksın. Bu kıza bir daha bağırırsan seni öldürürüm.’’

‘’Denesene.’’ Dediği anda Berk Akın’ı yakasından tutup kafa attı. Akın biraz savrulmuştu. Berk’e dönüp ‘’Ne yapıyorsun sen!’’ dedim. ‘’Sana bağırmaması gerekiyordu.’’ 

‘’Berk, lütfen git.’’ Dediğimi ikiletmeden pişman bir şekilde arabasına bindi ve gitti. Çantamdan hızlıca anahtarı çıkarttım ve kapıyı açtım. Akın’ı kolundan tutarak içeriye sürükledim. Koltuğa oturttuktan sonra dolaptan buz getirdim. Buzu gözüne koydum ve ‘’Sen tam bir aptalsın.’’

‘’Biliyorum.’’

‘’Neden erkek arkadaşım olmasına karşısın?’’

‘’Çünkü ben senin ağabeyin sayılırım. Tabii ki kızacağım.’’

‘’Ağabeymiş. 4 ay büyüksün sadece.’’

‘’Olsun.’’ Buzu çekerek ona sarıldım. ‘’Bir daha bu kadar küs kalmayalım tamam mı?’’ dediğinde sadece ‘hı hı’ dedim. Akın’ı seviyorum. O benim hiç sahip olmadığım ağabeyim gibi.

Uyan hadi. Hadi. Kalkabilirsin. Ah hayır çişim var! Yataktan kalkarak koşarak banyoya koştum. Lanet olsun ki odamdaki banyoyu şu an için kullanamıyordum. Kapının kilitli olduğunu görünce kapıya vurarak ''Hadi çık!'' cevap gelmeyince tekrar ''Çıksana ya!''

‘’Çık yoksa altıma yaparım ve sen temizlersin!’’ dediğimde anında kapı açıldı ve kendimi içeri attım. Akın’ı dışarı çıkarmayı unutmadım tabii ki. Ellerimi yıkarken ‘’Gece yatmadan tuvalete girsene sen.’’ 

‘’Unutmuşum ya.’’

‘’Unutkan.’’

‘’Sağol.’’ Havluyu kafasına atarak çıktım. Mutfağa girdiğimde kahvaltının hazır olduğunu görünce ''Sen birtanesin!'' diye bağırdım. ''Biliyorum!'' diye cevap verince gülerek masaya oturdum. Hemen kahvaltıya gömüldüm. Akın'da gelip masaya oturdu. Yemeğimi bitirmeme kısa bir süre kalmıştı ki Akın ''Erin ben İngiltere'ye gidiyorum.'' lafıyla durdum. ''Ne? Nasıl? Neden?''

''Ailem orada iş ayarlamışlar. Okula da orada devam edeceğim.''

''Nasıl ya. Hayır gitme tek arkadaşım sensin benim.'' Yok, hayır gidemez.

''Sende benimle gel o zaman. Birlikte okula devam edelim. Birlikte iş yapalım.''

''Ben bilmiyorum ki.''

''Ne olacak gel işte. Bileti ayarlarım ben mutlaka.''

''Aslında olur. Şu yerden kurtulmak istiyorum. Cidden İngiltere'ye mi gideceğiz şimdi biz!'' 

''Evet prensesim.'' Ellerimi çıprarak ''Oley! Seni çok seviyorum canım arkadaşım!'' diyerek ona sarıldım. İngiltere ha? Belki herşeyin başlangıcı olabilir. Kahvaltıyı neşeyle bitirip masayı topladık. ''Ben kıyafetlerimi hazırlıyorum o zaman.''

''Tamam bende biletini alayım.'' 

Neşeyle ''Tamamm!'' diyerek odama koştum. 2 bavulumuda çıkarıp kıyafetlerimi yerleştirmeye başladım. Bir süre sonra da Akın yanıma gelip ''Bilet işini hallettim. Yardım edeyim sana.'' dedi ve masamı toplamaya başladı. 

Yaklaşık yarım saat sonra tüm eşyalarım toplanmıştı. ''Çok yoruldum!'' 

''Bende!'' diye cevap verdi. İkimizde aynı anda ''Hadi film izleyelim!'' diye bağırdığımızda kahkaha attık. Gözlerimizden yaş gelinceye kadar güldükten sonra salona geçip film açtık ve izlemeye başladık.

4. filmimizi bitirdikten sonra benim çoktan uykum gelmişti bile. ''Ben yatıyorum sabah için alarmı kaça ayarlayayım?''

''8'e. Uçak 10 da. Anca yetişiriz zaten.''

''Tamam iyi geceleeeeer.'' diyerek odama girdim ve kendimi uykunun güzel kollarına bıraktım.

(BURADA ŞARKIYI AÇIN.)

Alarmın sesiyle yataktan zıpladım. ''Akın hadi!'' ses gelmeyince bavullarımı kapıya götürdüm. Uyuya kaldı kesin aptal. Kapının köşesine bavulları bırakarak Akın'ın odasına koştum. Oda boştu. Kahvaltılık almaya çıktı herhalde. Bavullarıda yok...

Korkuyla içeri gittim. ''Akın şaka mı bu?'' diye seslendim ama ses yok. Salondaki masada bir kağıt görünce kendimi kötü hissettim. Hayır lütfen düşündüğüm şey olmasın. Kağıdın yanında bir de anahtar vardı. Açıp okumaya başladım.

''Erin,

Biliyorum benden nefret edeceksin. Belki küfürler edeceksin ama bunu yapmak zorundaydım. Seni yanımda sürükleyemezdim. Lütfen delice bir şey yapma, okuluna devam et. Evi tamamen kullanabilirsin lütfen başka bir yere taşınma. Bu arada sana bir araba bıraktım. Rahat rahat gidip gelebilirsin, umarım beni affedebilirsin.

Seni seviyorum kardeşim, üzgünüm. 

Akın.''

Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Nasıl beni bırakıp gider ya? Yalan mıydı yani herşey? Koşarak telefonumu aldım ve Akın'ı aradım. Aradığınız numara kullanılmamaktadır. Lütfen başka bir numara deneyiniz...

Çığlık atmak istiyorum cidden. Ve attım da. Avazım çıktığı kadar bağırıp yere çöktüm. Telefonumun melodisini duyunca kafamı kaldırdım ve telefonu zorlukla açtım.

''Efendim?''

''İyi günler hanımefendi. Ben ... hastanesinden arıyorum. Meral Handeral'in nesi oluyorsunuz?''

''Şey... Kızıyım ben bir sorun mu var?''

''Anneniz hastaneye kaldırıldı hanımefendi. Gelebilir misiniz?.'' dediğinde sanki başından soğuk su dökerler ya, titrersin bir anda kasılırsın. Heh işte aynen öyle oldu. Annemden nefret ediyor olsamda benim tek ailem oydu. Etrafımdaki herkes yavaş yavaş beni terk ediyordu...

MESLEK LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin