Kardeş Olacağız

942 35 1
                                    

''Şaka. Değil mi?''

''Hayır değil.''

''Evelenemezler. Ben seninle kardeş olmam!''

''Bende seninle kardeş olmaya meraklı değilim zaten.''

''Ben gidip babamla konuşacağım.'' diyerek masadan kalktı. Bir cevap beklese de susmayı tercih ettim. Bir kaç dakika sonra kapı sesini duydum. Kahvaltımı bitirerek masayı topladım. Hatta onun omletini de ben yedim! Oh olsun. 

1 hafta sonra

Aras, Aras'ın babası -ben pezevenk demeyi tercih ederim-, annem ve Eren kahvaltıya çıktık. İnanabiliyor musunuz? Ben inanamıyorum. Birincisi, bu 'pezevenk' beni satın almaya çalışmıştı. İkincisi annem ortam kadınıydı. 1 hafta içinde o kadar değişmişti ki. O eski sürtük gitmiş yerine bambaşka bir kadın gelmişti. Açıkçası bu durum hoşuma bile gitmişti. Evlilik değil, değişmesi. Evlerini dizmişlerdi zaten. Aras'ın babasının evi zaten büyüktü. Bir de neymiş efendim Aras, ben ve Eren orada yaşayacakmışız. Oldu. Başka? Fakat mecbur kabul ettim. Çünkü eve geldiğimde yemek yapmaya üşeniyorum ve bir gün açlıktan öleceğim diye korkuyorum. Akın'ın evine ne mi oldu? Evin anahtarlarını Özer'e verdim. Belki bir gün döner. Belki.

Kahvaltı servis edilirken baypezevenk konuşmaya başladı. Bir haftadır susmadı gitti!

''Aras kahvaltıdan sonra Erin ve Eren'le kıyafet almaya gidin. Haftaya düğün var biliyorsunuz. Kartın var zaten, sen al hepsini.''

''Kendi param var, başkasına ihtiyacım yok.'' diye atladım. Bu adama sinir oluyorum! Sanki fakiriz, parasızlıktan öleceğiz. 'Sen al.' mış mış mış. 

Annem ince bir ses tonuyla ''Kendi paran olduğunu biliyoruz Erinciğim, sadece hediye.'' dedi.

''Hediyeleri sevmem. Kendi paramla ve tek başıma gider alırım.'' dedim. Kelimeleri vurgulayarak söylemiştim. Aras ise halinden memnun bir şekilde ''Tamam baba biz Eren'le gideriz.'' dedi. Eren kafasını telefonundan kaldırmadan ''Bugün olmaz ama. Planım var, yarın olsa?'' 

''Tamam o zaman Erin Aras'la gidiyor. Eren'de yarın tek bakar.'' diye ortaya atladı baypezevenk.

''Ya tamam yeter giderim!'' dedim. Sinirlenmiştim zaten. Masadaki çatalı hızla alarak salatalığa batırdım. 

Kahvaltıdan sonra maalesef Aras'la bir alışveriş merkezine gittik. Rastgele bir mağazaya girdim ve elbiselere bakmaya başladım. Aras'ta oturmuş bekliyordu. Ona dönerek ''Sende gidip kendine baksana.'' dedim. ''Benim işim kolay sen düşünme.'' 

''Alışveriş yaparken rahatsız edilmeyi sevmem.'' 

''Ben seni jürinim. Hadi elbiseleri dene, bende oy vereceğim. Hadi hadi.'' dedi. Tam bir çocuk. Gözlerimi devirerek elimdeki elbiselerle kabine girdim. 

İlk olarak siyah dar straplez şu klasik elbiselerden giydim. Altına yine mağazadan olan siyah bir topuklu giydim ve çıktım. Önce bir süzdü ve ''Elbise berbat ama yüzün güzel. 4.'' diye İvana taklidi yaptı. Cidden? Yapmamalısın bunu. Bu çocuk gülüyor muydu? Gülüyormuş. 

Tekrar kabine girdim. Bu sefer mürdüm rengi -yani sanırım öyle- bir elbise giydim. Yine straplez üst kısmı dar, etek kısmı boldu. Kabinden çıkarak önünde durdum. 

''Rengi beğenmedim. 4.'' 

''Hep 4 mü olacak!'' 

''Evet, hadi.'' Oflayarak kabine girdim. 

İnanabiliyor musunuz, tam 2 saat oldu ve biz hala mağazaları geziyoruz. Sanırım öleceğim. Bir mağazanın daha önünde durdum ve ''Bu son olur umarım.'' dedim ve içeri girdim. O sırada gözüme bir şey takıldı. Bir kadın sinirle bir elbiseyi diğerlerinin yanına koydu ve çıktı. Hızla gidip elbiseye baktım. Güzele benziyordu. Denemekte fayda var diyerek kabine yürüdüm. Tam kabine girdim ki aklıma bedeni geldi. Bedenine bakınca mutluluktan havaya uçtum. Elbiseyi deneyip aynaya döndüm. Kırmızı, tek omuzlu, kahverengi bir kemeri vardı. Uzundu ve bacağımın tamamını gösterebilecek bir yırtmacı vardı. Daha rahat bakmak için rastgele bir topuklu giydim ve çıktım. Elbiseyi incelemeye başladım. O sırada iki kadın beni izleyip aralarında konuşmaya başladı. Geçenlerde bana bakıyordu. ''Oha!'' sesini duyunca arkamı döndüm. Aras gözleri tamamen açılmış beni izliyordu. ''Ne oldu?''

MESLEK LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin