Tam kafeden çıkıyordum ki Eren kolumdan tuttu. " Melis nereye gidiyorsun sorun benmiyim yoksa eğer ben sıkıntı yaratıyosam gidebilirim. " dedi. Ne kadar da değişmiş sesi yüzü ne kadarda yakışıklı olmuş ayy daha fazla yüzüne bakamiycam yoksa yiycem ya. Eren'e döndüm " Hiç bi sıkıntı yok Eren kolumu bırakırsan gidicem. " dedim sert bir biçimde. Ay blöf yapmıştım ama öküz bıraktı ve gidebilirsin der gibi yüzüme dik dik baktı. Bende hızlı adımlarla kafeden ayrılırken ceren arkamdan bağıra bağıra geliyordu durdum ve cerene baktım " Efendim ceren noldu " ceren soluk soluğa geldi yanıma " ne deli gibi koşuyor be kızım " ben hala cerenin yüzüne mal mal bakarken ceren cümlesine devam etti" ne oldu Melis Eren yüzünden mi kaçıp gittin istersen biz başka bi kafeye gidip konuşabiliriz hıh. " işte lise arkadaşı falan ama gerçek kanki bu ya. Bende kafamı salladım cerenin bu önerisine karşı. Farklı bir yere gelmiştik iki kahve söyledik ve cerenle konuşmaya başladık.
" onu unuttum sararken karşıma çıkması canımı acıttı ceren. Canım yandı. Beni üzdü bıraktı ama seviyorum hala onu. Ben hiç böyle olsun istemezdim aslında neden yani karşılaşmamak bu kadar zor mu?"
" Hayır canım onu unuttun sen ama onu görünce aklına geldi yaşadıklarıniz ve kaçtın anılarından aşkından ve erenden kaçtın bitanem sadece bu seni üzen" cerenle konuşmak her zaman iyi gelirdi bana iyiki varsın mavişim iyiki varsın gerçekten cerenin dediği gibimiydiki onu unutamadım mi? Of ne sacmalıyorum yine ben. Cerenle konuştuktan sonra eve gitme vakti gelene kadar oturduk ve sonra kalktık ve eve gitmeden önce cerenin telefon numarasını aldım.