Sinir Krizi

295 12 0
                                    

' Sen beni düşünme. Çivi.. Çivi batmıştı iyi misin. Acıyor m-' aniden gelen deli cesaretiyle elimi kulağının altına yerleştirip kendime çektim ve dudaklarına kapandım.

Minik bir öpücük kondurup geri çekildiğim de nefes nefese gözlerimi araladım. Şaşkınlıkla bakan ve alev alev tutuşan mavi gözlere baktım. 'Senden nefret ediyorum.' diye tısladım. Kalçamdan destek alarak arabaya yasladı. Yarama ayrı  bir özen gösteriyordu. Üzerime doğru eğilerek 'İnan bende. Bende senden nefret ediyorum küçük.' diyerek büyük bir açlıkla dudaklarıma kapandı. O kadar sert öpüyordu ki hırsını dudaklarımdan alıyordu. Üzerimize damlayan yağmur damlalarına ve inatla doğmaya başlayan güneşe hatta biraz uzağımızda patlamaya devam eden eve aldırmadan öpmeye devam ediyordu.
Elleri bacaklarıma ordan da kalçama doğru yol aldı. Kalçamı kavrayıp sıkınca acıyla dudağını ısırıp inledim. Birbirine karışan inlemelerimizle ensesindeki saçlarını çektim. Bir eli kalçamdan belime doğru yol çizip sırtımda gezinmeye başladı. Nefes almak için dudaklarımı çektiğimde ikimizde nefes nefeseydik.
'Durmalıyız. 'dedim yutkunarak.
' Nedenini bilmediğim bir şekilde bana iyi geliyorsun. ' diye fısıldadı. Kollarımı boynuna dolayıp ayaklarımı yere bıraktım. Belimdeki elleri yavaş hareketlerle yukarıya doğru çıkmaya başladı. Boynumda gezinen parmakları nefesimi kesmişti. Gülümseyerek kafasını eğdi ve köprücük kemiğime uzun bir öpücük bıraktı. Nefesim kesilmişti. Bir elini yanağıma koyup diğerini kalçama indirdi.
'Hala acıyor mu? 'diye sordu kalçama saplanan çiviyi kastederek. Kafamı iki yana salladım.
' Benimki hala acıyor. Sana dokundukların da öldüm ben. ' dedi ve boynuma nefesini bıraktı.' Yapma.. ' dedim ona yaslanırken. Kalçamdaki eliyle beni kendine bastırıp ' Sana dokunduğu her saniye mahvoldum. ' boynumu öpmeye devam etti. Kafamı arkaya atarak öpmesine izin vermiştim.
' Sana dokunmasına nasıl izin verirsin. Nasıl yalvarırsın ona. '
Dedi sesi acı çektiğini belli ediyordu.
' Hadi yalvarsana bana da. Çırpınsana. ' dedi tahrik edici sesiyle.
' Yiğit dur artık. ' dedim acı çekerek. Böyle konuştukça daha çok istiyordum onu. Daha çok öpmesini istiyordum. Kafasını boynuma bastırarak kendimi de ona bastırdım.
' Bir daha hemen pes etmeyeceksin. Sonuna kadar direniceksin. Anladın mı ' dedi sesi sert çıkmıştı. Kalçamı sıkıp dudaklarıyla boynumdan dudaklarıma kadar öpücük kondurdu.
' Anladın mı? Benim öptüğüm, benim dokunduğum her santimin bana ait. Kimsenin dokunmasına izin vermeyeceksin. Hemen pes etmeyeceksin. ' dedi.
' Tamam Allahın cezası. Çekil artık üstümden. 'dediğimde gülmüştü.
' İşte benim güzelim. 'diyerek dudağıma kısa bir öpücük kondurdu. Geri çekilince boşluğa düşmüş gibi sendelemiştim.
Bana yaklaşması bile bende sarhoş etkisi yaratıyordu.
Arabanın diğer tarafına geçerken ' Şimdi bin şu arabaya. 'dedi.
Koltuğa oturunca ona bakıp
' Senden nefret ediyorum. 'dedim sinirle.
' Biliyorum. ' dedi alayla.
' Gerçekten. Senden nefret ediyorum. ' dedim inandırmaya çalışıp.
Sadece kafasını sallamakla yetindi.
' Şafak vakti. ' dediğinde arabanın ön camından gökyüzüne baktım.' En umutsuz anında bile güneş doğuyor. ' dedi arabayı çalıştırarak.
' Öyle. ' dedim sessizce.

Yola koyuldumuzda
' Annem ne haldedir kim bilir. Off! 'diye bağırdım.
' Sakin ol. Önce bi hastane bulalım. Ulaşırız onlara. ' dedi.
Bir süre sonra durduğumuzda
Acil yazan binaya yürüdük.

Kalçamdaki acı kendini belli edince suratımı buruşturarak küçük adımlar atmaya başladım. Yavaşladığımı gören Yiğit bana dönerek kafasını iki yana salladı.
' Tam bir belasın başıma! ' diyerek kucağına aldı.
' Git o zaman. Yeterince bela oldum zaten. '
' Gidicem ama ölmiyeceğinden emin olunca. 'dedi sırıtarak.
' Ay çok umrundayım sanki. 'dedim burun kıvırarak.
'O küçük burnunu.. Neyse kapa şu çeneni motorun soğusun.'
Ona kötü bakışlar atarken içeriye girmiştik.
'Doktor yok mu? ' diye bağıran Yiğiti izlemeye başladım. Hemşirenin birisi koşarak yanımıza geldi.
' Neyi var? ' dedi bize bakarak. Ardından bacaklarımdan akan kana bakıp arkasını dönerek
' Sedye  getirin buraya hemen. ' diye bağırdı. Yiğit
' Gerek yok. Nereye götüreyim siz onu söyleyin. ' dedi. Hemşire kız
' Şu taraftan buyrun. Acele edin. Köpek filan mı saldırdı. ' diye sordu bir yandan yürürken.
' Hayır. Çivi saplandı. 'dediğinde o an aklıma gelmişti. İrkilince Yiğit bana bakıp daha sıkı tuttu.
' Tamam böyle bırakın. Siz çıkın dışarda bekleyin. ' dediğinde Yiğite baktım.
' Annemlere ulaş lütfen. Meraklanmasınlar daha fazla. ' dedim. Kafasını sallayıp çıktı.
Kız yarama bakıp yatağın başındaki bir tuşa bastı. Bi kaç dakika sonra orta yaşlarda bir adam geldi. Oldukça da karizmatik duruyordu beyaz önlüğün içinde.
' Hocam. Çivi saplanmış. 4-6 cm kadar derin. Yaraya tampon yaptım. ' dediğinde doktor bana bakmayı kesip bacağıma döndü. Nedense sevmemiştim bu bakışları.
Dokunacağı sırada bacağımı korkuyla kendime çektim.
' Sakin ol. Yarana bakabilir miyim? ' dedi gayet nazik bir şekilde. Korkmana gerek yok Şafak. Sadece bir doktor ve yarana bakacak.
Doktor benim bu halimden şüphelenmişti.
' Kimle geldi hasta buraya. 'dedi kaşlarını çatarak.
' Bir bey getirdi. Kendisi dışarıda.' dediğinde
'Tamam sen tetenoz iğnesi yap. Yarayı temizle. Dikişe gerek yok. Ben geliyorum. ' diyerek çıktı. Ne olmuştu acaba. Hemşire doktorun arkasından baktığımı anlayınca
' Çok iyi bir doktordur kendisi. Korkmanıza gerek yok. Alanının en iyisi.'dedi.
Öylece baktım yüzüne.
Kız kocaman şırıngayı havaya kaldırıp birazını fışkırtıp bana döndü. Korkuyla geri kaçıp,'Hayır onu bana yapmayacaksınız demi. '
' Hanımefendi çivi küflü olabilir. Her ihtimale karşı yapmamız gerekli. Hiç acıtmayacağım söz. '
' Söz mü? ' dedim dudağımı büzerek. Kafasını salladı ve gülümseyerek yaklaştı. İğne bastırdığı yer yanmaya başlayınca acıyla çığlık attım.

 KORKUSUZCA SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin