'Yiğit..' dedim sessizce. Bizimkiler olduğu yerde kalakalmıştı. Hazanın pür dikkat bana baktığını hissedebiliyordum şuan.
Yiğit sanki sesimi duymuş gibi dudaklarını öptüğü kızdan ayırıp bize döndü. Hazana baktı önce ardından yanında dikilen bana döndü. Önce uzun uzun baktı daha sonra küfür mırıldandı. Dudaklarını okumuştum.
'Şafak. Sakin ol. Hadi gidelim buradan. ' dedi Hazan.
Kafamı yavaşça Hazana çevirdim. Kafamı iki yana sallayıp Yiğite doğru yürümeye başladım.
Masalarının önüne geldiğimde yere eğdiği kafasını kaldırıp gözlerime baktı.
Kafasını ne var anlamında salladığında kalbime bir bıçak daha batırmıştı bu gece.
'Nasıl bu kadar şerefsiz olabiliyorsun. ' dedim. Şaşırmıştım. İçimdeki sızıya rağmen sesim titrememişti.
' Düzgün konuş! ' dedi sert sesiyle.
Yanında oturan genç kız bana bakıp ardından Yiğite döndü.
' Bu kız kim aşkım? 'Aşkım mı? Üçüncü ve en sert darbeyi indirmişti yüreğime.
' Fazla umutlu küçük bir kız. ' dediğinde yanındaki kız kahkaha attı.
' Demek umut dolu. ' dedim direk gözlerine bakarak. Ardından kıza dönüp ' Sana da acıyorum. Bana gülüyorsun ama benden bi farkın yok. ' dediğimde Yiğit hızla ayağa kalkıp sertçe kolumdan tuttu. Gözlerim dolmuştu.
' Laflarına dikkat et. Herkesi kendinle bir sanma. Senin gibi veletlerle uğraşacağımı mı sandın. Şimdi ondan Özür dileyeceksin! ' dedi. Gözlerinden alev fışkırıyordu resmen.Eymen ve Egemen Yiğitin kolunu sertçe tutup çektiler.
' Çok fazla oluyorsun! Laflarına dikkat et! ' diye bağırdı Eymen. Yiğitin kolunu sıkarken parmakları beyazlamış, öfkesini yansıtmıştı bu da.
' Gidin buradan. ' dedi Yiğit sakince. Hazan yanıma gelip yavaşça koluma baktı. Şuan hiç birşey umrumda değildi. Hissetmediğim kolum bile.
Tek birşey umrumdaydı. Parçalara ayrılan kalbim.Geri geri giderken Yiğitin gözlerine bakıyordum. Bakışlarını kaçırmıştı. O taptığım olips mavisi bakışlarını kaçırmıştı. İçimi ferahlatan o bakışlar şimdi bir kor gibi yakmıştı.
Arkamı dönüp koşmaya başladım.
'Şafak! ' diye bağıranlara umursamadan. Nereye gittiğimi bilmeden.Koştum. Koştum. Koştum...
Sonunda yorulup nefeslenmek için durdum. Etrafıma baktığımda dar ve karanlık sokakta bir başıma olduğumu farkettim. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Aklımda söylediği kelimeler, gözlerimden akan yaşlar ile.
'Hooop! Beyler yer açın misafirimiz var ' dedi bir adam. Kısa boyluydu fazla kalıplı değildi hatta fazla zayıftı. Kesin ot kullanıyordu. Gözaltıları morarmış tı. Üstündekiler yırtık kıyafetlerdi.
İki kişi daha vardı. Yavaş adımlarla yaklaşmaya başladı. Korkarak geri geri gittim bir süre.
' Ne istiyosun. Derdin paraysa al!' dedim çantamı uzatarak.
Adam gülerek 'Önce seni alalım onu da alırız.' dediğinde iyice korkmuştum.
Ama herşeyden önce bir polistim. Güçlü olmam gerekiyordu. Bugüne kadar öğrendiklerim boşa değildi. Bugünler içindi.
Adam dokunmak için kolunu uzattığın da çevik bir hareketle ters çevirip adamı etrafında döndürdüm. Koluna dirseğimle vurup burkulmasını sağladım. Dizimi kaldırıp kafasını sertçe vurdum. Sinirimi alamayıp duvara vurmaya başladım.
'Ne oluyor lan! ' dedi diğeri. Üstüme gelmeye başlayınca adamı hızlıca savurup üstüne ittim. İkisi birden yere yığılırken üçüncüsü gelmeye başladı. Karnıma tekme atmak için kaldırdığı ayağını havada yakalayıp takla attırdım. Karnına ard arda tekme atmaya başladım. Boynumda hissettiğim ellerle olduğum gibi kaldım.
'Şimdi be yapabileceksin bakalım! ' dedi adam.
Dirseğimin arka kısmını hızla savunduğum da acıyla inleyerek boğazımı bıraktı. Ona dönüp ensesinden tutarak kafasını duvara vurmaya başladım.
' Ne biçim adamsınız lan siz. Üç kişi bir kızı alt edemediniz. Birde beni taciz etmeye kalktınız. Yazık lan kalıbınıza. Lafta hepiniz adamsınız demi lan. Allah hepinizin belasını versin! '
Adam bayılınca sertçe yere ittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUSUZCA SEV
Teen Fiction10 yaşında küçük bir kızın tek kahramanı babasıdır heralde. Masallara inanan küçük kız ya gördüğü rüyadan uyanıp bir kabusa düşerse? Masallarındaki tek kahramanını kaybederse? Hayatın acımasız soğukluğu daha on yaşındayken yüzüne çarpar. Ve gördüğü...