5-

489 34 10
                                    

5-

Orçun'un alnımı öpmesiyle güç bela uyanabildim. Evet dün gece 3'ümüz birlikte yatmıştık. Bugün bu şekilde geçireceğimiz son günümüzdü belki de.

Her zaman ki gibi ilk ayılan Nilay olmuştu ve zor da olsa biz de kalkabilmiştik yataktan. Kendimi kaderime teslim etmek için hazırlandım ve beklemeye koyuldum. Uzun bir bekleyişin ardından duymak istemediğimiz o ses kulaklarımızı tırmalamaya başladı.

Ding, dong..

"Birisi şu lanet olasıca kapıyı açsın. Çıldırmak üzereyim. "

Bu cümleler benim ağzımdan mı çıkmıstı. Tanrı aşkına! Neredesin anne ?

Ne ara kapıyı açtıklarını anlamasam da 2 tane adam ellerinde çocuk esirgeme kurumundan olduklarını gösteren kartlarla içeri girdiler.

Diğerine göre biraz daha sıska olan adam elindeki kağıda bakıp "Melodi Yüksel" dedi ve ardından gözleri hangimiz olduğunu sorarcasına Nilay ile benim aramda gidip geldi.

Ne olacaktı şu siktiğimin dünyasında bir yıl daha erken doğsaydım? Şu hale düşmemin tek suçlusu babamdı. Piç kurusu.

Bir adım öne çıktım. "Benim.Melodi.Melodi Yüksel." Duraklayarak söylediğim kelimelerin arasından bana, asırlar kadar uzun bir zaman dilimi geçmiş gibi gelmişti.

"Melodi hanım, acele edin. Saat 12'de olmamız gereken bir yer ve yarın, sizi almaya gelecek bir aile var. " 12'de olmamız gereken bir yer varmış. Bokumu yeyin. Umarım geç kalırız da fırça yersiniz.

A-Aile mi demişti o ?

Yaşadığım şok ile yüzüme aniden çarpan soğuk suyun verdiği his yaklaşık aynıydı.

"10 dakikanız var. 10 dakika sonra ya kendi istenizle yanımıza gelirsin ya da biz seni zorla götürmek zorunda kalırız küçük hanım." Arkalarını dönüp kapıdan dışarı 2 adım attılar ve orada beklemeye başladılar.

Nilay aniden üzerime atlamasıyle meşhurdu. Bunu nasıl unutabilmiştim ki? Uzun uzun sarıldıktan sonra Orçun'un "Hey, sırada ben varım." diye bağırmasıyla ayrılmak zorunda kalmıştık.

"Sık sık yanına geleceğim. Kaçışın yok bıcırık." Göz yaşlarının arasından gülmeyi de ihmal etmemişti Nilay. Ona hiç bir cevap vermeden belki de veremeden sadece gülümsemekle yetinmiştim. Ardından Orçun'a döndüm.

Sarılmaya kalkıştığımda sarılmama izin vermemişti.

"Ben veda edemem Melodi. Eğer sana sarılırsam seni bırakamam. Beni öyle zayıf, güçsüz görmeni istemem.Ben senin gözünde bir kahraman, bir prens olarak kalmalıyım." Mavi gözleriyle gözlerimi delip geçti.

"Orçun, konuşma böyle. Belki gittiğim yer yakındır. Belki her gün daha iyi şartlar altında buluşuruz." İnanmadığını belirtircesine gözlerini devirmekle yetindi. Söylediklerime kendim bile inanmamıyorken, Orçun'un da inanmasını beklemiyordum zaten.

Arkamı döndüm ve hiç gitmek istemesem de ağır adımlarla kapının önüne gittim. Son bir kez Orçun'a baktığımda hızlı adımlarla aramızdaki mesafeyi kapattı ve dudaklarıma yapıştı. İlk başta olayın şokuyla donup kaldım, daha sonra ise ben de yavaş hareketlerle ona karşılık verdim. İncitmekten korkarcasına, nazik bir şekilde öpüyordu beni.

Elinden düşüp kırılacak bir vazo misali..

Yanağımın üzerinde hissettiğim ıslaklıkla Orçun'un da ağladığını fark ettim. Biraz daha kalırsam gidemeyeceğimi anladığım için ayrılıp koyulaşmıs mavi gözlerine yöneldim.

"Seni seviyorum Orçun. Seni, her şeyden daha çok seviyorum."

Cevap vermesine izin vermeden büyük bir hızla oradan uzaklaştım. Arkamdan ise belli belirsiz bir ses duydum.

"Bekle beni Melodi. Seni bulacağım. Benden kurtuluşun yok prenses."

Sanırım ben, prensimi bulmuştum. Ya da o beni bulmuştu...

-Bölümler hazır olduğu için 1 günde 2 bölüm yüklüyorum. Tek sorun hikayemin bir defterde yazılı olması. Telefona geçirirken bir hayli zorlanıyorum ama sizler için değer. Yeni bir bölümde görüşmek üzere. Senem

Sessizliğin Melodisi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin