10-

449 38 22
                                    

10-

"Melodi Yüksel, yeni ailen seni bekliyor! "

Kemal Bey'in sesini duymamla harekete geçmem bir olmuştu. Aceleyle valizimi alıp kapıya doğru yöneldim. Bu, bu ay içinde ettiğim üçüncü vedaydı. İlkini, en ağır vedamı annemle yapmıştım. Hepsi birleşerek bir bütün olmuş ve yüreğime ağırlık yapıyordu. Taşıyabileceğinden çok daha fazla ağırlık yüklemişlerdi kalbime. Fakat arkadaşlarım bana yardım ediyordu. Her zaman yanımda olacak olan arkadaşlarım..

"Sakın veda etme Melodi. Daha sonra görüşeceğiz." Bu sefer Berfin konuşmuştu. Tüm gözler Berfin'den bana döndükten sonra Berfin yatağına oturup bacak bacak üstüne attı.

"Görüşeceğiz çocuklar."

Tekerlekli valimizi sürükleyerek odadan çıkarttım ve Kemal Bey'i takip etmeye başladım. Müdüre odasının önünde durduğumuzda Kemal Bey kapıyı çaldı ve içeriye girdi. Ben de mecburen onu takip etmek zorunda kaldım.

İçeride müdüre hanım ve masasının önündeki köşelere yerleştirilmiş koltukların birinde, 45 yaşlarında takım elbise giyen bir adam oturuyordu. Odaya yaptığım ufak çaplı tacizlerden sonra müdüre hanıma döndüm.

"Hoş geldin Melodi." Elindeki bir kaç kağıda baktıktan sonra "Melodi Yüksel." diye devam etti.

"Merhaba Müdüre Hanım." Resmiyetimi bozmaya niyetim yoktu.

"Ekrem Aydınoğlu ile tanış. Seni evlat edinen ailenin baba rolünü üstlenmektedir." Bu kadının konuşurken ne kadar çok saçmaladığını yeni anlamıştım.

Ben de bozulmuş bir plaktan farksız bir biçimde "Merhaba efendim." diye tekrar ettim.

Adam beni baştan aşağı süzdükten sonra konuşmaya başladı.

"Merhaba güzel kızım." Konuşmasında belli bir aksan yoktu. ama kıyafetlerinden çok zengin olduğu pek ala anlaşılıyordu. Benim cevap vermediğimi, vermeyeceğimi anlayan adam Müdüre Hanım'a döndü.

"Başka bir işlem kalmadıysa Melodi'yi evimize götürmek istiyorum Müdüre Hanım."

Müdüre Hanım benim kötü bakışlarıma aldırmadan konuşmaya başladı.

"Hay hay efendim. Yine bekleriz." Sanki eşya satıyordu gerizekalı kadın.

Hey, insanım ben insan. Yine bekleriz ne demek? Ama ben bu kadının saçını başını yolarım.

Ekrem Bey ayağa kalkıp hiç konuşmadan valizimi aldı ve ben de tasmasından tutulmuş bir köpek gibi onu takip etmek zorunda kaldım. Köpek ağır bir benzetme gibi gelebilir ama görüyorsunuz ki durumumu ondan farklı kılan hiç bir yanı yok.

Dışarı çıktığımda arabalardan pek anlamasam da Mercedes'in üst model bir arabasının karşımda durduğunu idrak etmem pek zor olmadı.

Şoför direk ayağa kalkıp Ekrem Bey'e ve bana kapılarımızı açtı. Ekrem bey öne geçtiğinden dolayı ben de arkaya geçmiştim. Arka tarafta oturan, sonradan fark ettiğim çocuğu rahatsız etmemek için kapımı kapattıktan sonra cama iyice yaslandım.

Ekrem Bey'e de 'bu çocuk kim?' bakışı atmayı ihmal etmedim. Anlayışlı bakışlarıyla karşılaştığımdaysa içime su serpildi diyebilirim.

Arabada oluşan sessizlikten yararlanan Ekrem Bey konuşmaya başladı.

"Oğlumla tanış Melodi. Bu, oğlum Ata." Ata memnun oldum dercesine bir bakış attı. Bence bu bakışının diğer bir anlamı da 'Aslında memnun olmadım ama babam yüzünden memnun olmuş bakışı atmak zorundayım.' idi. Zengin züppelerden neden hoşlanmadığımı bir kez daha anlamış oldum. Benim bu fikrimi yalanlamadığı için Ata'ya teşekkür bile edebilirdim aslında.

Sessizliğin Melodisi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin