16-

379 32 19
                                    

Bundan sonra her bölümü 2 kişiye armağan edeyim mi? Vote sınırı koymak istemiyorum fakat okuyan kişi sayısıyla vote sayısı arasında çok fark var. Lütfen vote vermeyi unutmayınız. Bu arada bu hafta sınav haftam, yeni bölüm biraz gecikebilir. Gecikme için şimdiden sizlerden özür diliyorum. :) Hem vote hem de yorumlarınızı bekliyorum. Uzun bir bölüm yazmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz, sizleri seviyorum. xx

16-

1 YENİ MESAJ

Ata tahmin ettiğim gibi adresi mesaj atmıştı. Adresi hemen taksiciye söyledim. Bir an önce eve gitmek istiyordum. Çünkü başım, tahmin edebileceğinizden daha da fazla ağrıyordu.

Telefonu elimde döndürürken Ata'nın kendisini nasıl kaydettiğine dikkat etmemiş olduğumu fark ettim ve az önceki mesajı açıp isme baktım.

Sevgilim mi yazıyordu orda?

'Bunun hesabını evde vereceksin.' diye hızlı bir şekilde mesaj gönderdim ve o mesajı ne için attığımı anlamasını umarak telefonu çantama attım. Daha fazla sinirlerimin bozulmasını kaldıramazdım.

Yol tahmin ettiğimden de uzundu. Sertaç abi 1 hafta sıvı şeylerle beslenmem gerektiğini ve ağız hijyenine önem vermezsem kötü sonuçlar doğuracağını üstüne basa basa anlatmıştı. Açıkçası 1 hafta sıvı şeyler yememe kısmını es geçecektim. Eğer öyle bir şey yaparsam fark etmeleri de uzun sürmeyecekti ve bana kızmalarından ciddi anlamda korkuyordum.

"Geldik hanımefendi." Taksiciye gülümseyip parasını uzattım ve hemen eve geçtim. Kısaca herkese 'Merhaba.' deyip odama yöneldim.Bir an önce gidip aynadan kendime bakmak için sabırsızlanıyordum.

Hemen dolaplardan birinden bulduğum basketbolcu şortunu ayağıma geçirdim ve üzerime hiçbir şey giymeden, sadece iç çamaşırımla boy aynasının karşısına geçtim. Göbeğimdeki piercingin, yazın bikini ile şu an durduğundan daha seksi duracağına emindim.

Ah Ata! Gerçekten mi?

Bu çocuğa küçükken bir odaya, özellikle de bir kızın odasına,  kapısının çalınmadan girilmeyeceğini kimse ögretmemiş miydi? Üstelik özür dilemesi gereken yerde yavaş adımlarla yanıma geliyordu. Bana ulaştığında omzumun üstünden, aynadaki yansımama baktı.

"O Ardıl piçiyle bugün, bu yüzden gittin?" Bir yandan işaret parmağıyla piercingimin etrafında daireler çizerken bir yandan da nefesi ensemi delip geçiyordu.

"E-Evet." Ne bakıyorsunuz? Bu durumda kekelemeden konuşmak gerçekten zordu.

"Aslında yakışmış, olduğundan daha seksi göstermiş." Ve aynadan beni baştan aşağı süzdü. Bakışları, göğüslerimin üzerinde diğer yerlere göre daha uzun durduğunda kızarmadan edemedim. Neden böyle durumlarda soğuk kanlı olamıyordum ki?

Beni incelemesi bittiğinde kendisine daha kuvvetli bastırıp tüm hatlarını hissetmemi sağladı ve beni orada öylece bırakıp arkasına bakmadan odamdan çıktı.

Banyoya geçip yüzüme tam dört defa su çarptım. O buz gibi suyla bile ten rengimi eski haline getirebildiğimden emin değildim. Ama hasta olmamak için oradan ayrılmam gerektiğini çok iyi biliyordum.

Tekrar dolaplarımı karıştırıp gri bir yüzücü atleti giydim. Neden sürekli yüzücu atleti giyiyorsun diye sorarsanız bu dolapların, defileye çıkıldığında giyilen kıyafetlerden daha süslü kıyafetleri barındırdığını bilmiyorsunuz demektir. En kısa zamanda alışverişe çıkmam gerektiğini de beynimin bir kenarına not ettikten sonra dilimdeki piercingin fark edilmemesi için konuşma çalışmaları yaptım. Alıştıktan sonra telefonumla birlikte kulaklığımı da alıp yatağıma zıpladım.

Sessizliğin Melodisi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin