13-
Dün yaşananları düşündüm. Ata'ya sarılmıştım. Her ne kadar kafam yerinde olmasa da sarılmıştım. Evet, bal rengi gözlerine bakarken kendimden de geçmiştim. Ama hayır, ona karşı hiçbir zaman erkek arkadaş gözüyle bakamazdım. Eğer bakarsam ve beni aldatırsa buna dayanamazdım. O benim ukala, patavatsız, aynı zaman korumacı bir abim gibi olmalıydı.
Dün sarıldığımda, başta put gibi durmaktan başka bir şey yapmamıştı. Odaya neden geldiğine dair hiçbir fikrim de yoktu. Uyuyakaldığımı sandığında, o da kollarını kaldırıp bana sarılmıştı ve sonra da uyandırmaktan çekinircesine beni usulca yatağa yatırıp kapıdan süzülerek dışarı çıkmıştı.
"Melodi, kahvaltıya gelmiyor musun?" Ata aşağı inerken yanıma uğramış olmalıydı. Ama, dünkü Ata'dan hiçbir eser yoktu. Buz gibi gözleriyle yüzüme bakmaya devam ediyordu.
"Sen in, ben birazdan gelirim." Omuz silkip kapıyı kapattı ve beni düşüncelerimle başbaşa bıraktı.
Herhangi bir çanta aldım ve içine telefonumu koyarak kahvaltı masasına doğru yol aldım. Ardından basit bir "Günaydın." diyerek Ata'nın karşısındaki yerime geçtim.
Normalde yemek yemeyi hobi olarak edinmiş olan ben, bugün tabağımdakilere dokunmuyordum bile. Hiç iştahım yoktu. Ben tabağımdakilerle oynarken Ekrem Bey cebinden bir kredi kartı çıkarttı ve bana uzattı. Üzerinde Melodi Yüksel değil, Melodi Aydınoğlu yazıyordu.
"Ben bunu kabul edemem Ekrem bey." Evet, kabul edemezdim. Hiç tanımadığım bir adamın parasını kullanamazdım. Ekrem Bey konuşamadan Aslı Hanım lafa atladı.
"Saçmalamayı bırak istersen Melodi. Sen de artık bu ailenin bir ferdisin." Yan gözle Ata'ya baktığımda gözlerini devirdiğini gördüm.
Ben bu ailenin bir ferdi olmak istemiyordum ki. Ben Melodi Yüksel olarak kalmak istiyordum. Annemin bana bıraktığı tek şey soyadıydı. Soyadımın değişmesi sadece, anneme ihanet ettiğim hissini vermekten başka bir işe yaramazdı. Benim babam hiçbir zaman olmadığı için bana, annemin soyadını vermişlerdi.
"İstemiyorsa bırakın. Ben onu parasız kaldığında görürüm." Her şeyde lafa karışmasa olmazdı sanki. Gerizekalı herif. N'olacak?
Onunla muhattap olmadan direk Ekrem Bey'e döndüm. Gerçekten istemiyordum ama Ata'nın söylediği de fazlasıyla mantıklıydı.
"Teşekkür ederim." deyip kredi kartını da çantama attım.
Ardından gitme zamanımızın geldiğini anladığımda Ata'yla birlikte çıkıp Ekrem Bey'in ayarladığı arabaya bindik. Ata'dan ne kadar uzakta olursam o kadar iyi olur mantığıyla cama yapıştım.
"Bana bak kızım, okulda yanıma falan gelmeyeceksin." Ben de çok meraklıydım senin yanına gelmeye.
Omuz silkip "Tamam." dedikten sonra tekrar cama döndüm.
"Bir de bebek bakıcılığı yapamam. Okulda bir popülaritem var."
Bana bebek mi demek istemişti bu beyinsiz?
"Zaten kendine yeterince yapıyorsun. Merak etme, seni zorlamak istemem." Kendi kaşınmıştı. Ben cama dönüp dışarıyı izlemeye dönmüştüm oysa ki.
"Melodi." İsmimi kızdığını belli etmek için uzatmayı tercih etmişti.
"Ne var Ata?" Onu sinir etmek için elimden geleni yapıyordum. Cevap vermediğini görünce tekrar omuz silkip önüme döndüm.
Okula geldiğimiz Ata hızlıca kalktı ve okula doğru koşar adım yol aldı. Ben ise onun tam tersi bir şekilde sallana sallana yürümeye başladım. Her yeni gelen öğrenciye baktıkları gibi bana da baktıklarını tahmin ediyordum. Fakat dikkat etmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Melodisi (ASKIDA)
RomanceHer zaman içine kapanık bir kız olan Melodi'nin hayatı annesinin ölümünden sonra tamamen değişti. Yeni bir aile, yeni arkadaşlıklar ve en önemlisi, Melodi'nin hiç istemese de içinde kaldığı bir aşk üçgeni. Melodi sadece 17 yaşındaydı. Sizce annesin...