2-
"Melodi, burada olduğuna dair tepki ver. Korkutuyorsun beni."
Nilay artık benim hayattaki tek yoldaşımdı. Şuan dışarıdan nasıl göründüğüm hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tek yapmaya çalıştığım, annemin ölümü üzerine evimize uğrayan; daha önce sokakta görse suratıma bakmayacak olan kadınları başımdan atmaktı. Düşüncelerimden şiddetli bir sarsıntıyla ayrılmak zorunda kaldım.
"Herkes nerede Nilay?"
Daha 2 dakika önce evimizin İzmir'in en işlek caddelerinden biri olan Kıbrıs Şehitleri Caddesinden farksız olduğuna emindim.
"Ah! Melodi. " Bu söylediğimi neden bu kadar abarttığına bir türlü anlam veremiyordum.
"Ni-Nilay, nefes alamıyorum." Ağzımdan güç bela çıkan kelimelerin bir fısıltıdan farksız olduğunu düşünüyordum. Çünkü Nilay hala ellerinden kaymamdan korkarcasına beni kendisine bastırıyordu. Daha sonradan nefes alamadığımı fark etmiş olacak ki beni kendinden ayırıp gözlerimin içine bakmaya başladı.
"Melodi, bekle burada. Yiyecek bir şeyler getiriyorum." diyerek beni düşüncelerimle başbaşa bıraktı. Nilay, annemin ölümünden sonra sürekli yanımda oldu. Cenaze işleriyle bile o ilgilendi.
Bense sadece ağladım. Kolaya kaçıp yakardım. Belki bir süre kendimden geçtim ama Nilay bir kere bile benden vazgeçmedi. Her gün kendi evine gidip eşyalarını aldı, ihtiyaçlarını karşıladı ve tekrar yanıma geldi.
Kapının açılmasıyla bakışlarımı o tarafa yönlendirdim.
Bu kız kahvaltıyı hazırda falan mı bekletiyordu?
Bu kadar çabuk gelmesinin başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her ne kadar kahvaltıya bir an önce başlamak istesem de kolumu kaldıracak halim yoktu. Uzun bir süre reçelli ekmeklerle bakıştıktan sonra minnet dolu gözlerimi Nilay'a çevirebildim.
"Sakın teşekkür etmeye kalkışma. Kafanı kırarım." Evet, tahmin ettiğiniz gibi bu sert tepki Nilay'dan gelmişti.
Hiç vakit kaybetmeden yanıma oturdu. Bir yandan beni kendi elleriyle beslerken, yaşananları en baştan anlatmaya başladı.
"Annen defnedildikten sonra seni tamamen kaybettik sandık. Her gece yanına bir yastık alıp annenin mezarının yanında yattın. Orçun ile birlikte seni eve zorla götürdük hep. Daha sonra, sürekli oraya gitmekten vazgeçtin ve kendini odana kapattın. Ne kimseyle konuşuyor ne de yemek yiyordun. İnsanlar bir iki gün geldi ve sonra senin 'Hepiniz evimden defolun.' deyip göz yaşlarına boğulmanla evden kaçarcasına ayrıldılar. 1 hafta sonra da -şimdi- yeniden konuşmaya başladın."
Demek hepsini evden ben yollamıştım. Yaşadıķlarımın çoğunu hatırlayamasam da her biri parça parça bir film şeridi gibi gozümün önünden geçmeye başladılar.
1 HAFTA ÖNCE
NİLAY'IN ANLATIMINDAN
"Doktor bey, annem çok solgun görünüyor. Sizce vitaminsizlikten mi? Hemen gidip vitamin hapı almalıyım. Bana bir kaç hap ismi..."
Melodi artık kendini tamamen gerçeklere karşı kapatmıştı. Şimdi de vitaminsizlikten solgun olduğunu düşünüp bugünlerde öleceğini inkar ediyordu.
O, doktorla konuşurken kendimi daha fazla tutamayacağımı anlayıp Melodi'yi dinlemeyi bıraktım. Ayşe ablayla birlikte -Melodi'nin annesinin bakıcısı- Gönül teyzenin yanına gittiğimizde son yaşam kırıntılarını da sonsuzluğa uğurladığını gördük. Dudaklarım en ihtiyacım olduğu sırada bana itaat etmeyip ufak bir çığlık attı. Sesimi duyan Melodi ise yanımıza gelip annesini öyle gördüğünde, ayakları taşıyamadı o çelimsiz bedenini ve sanki bir daha konuşmayacakmışcasına mühürledi dudaklarını.
-Daha asıl olaylara tam olarak geçemedim. xx
Senem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Melodisi (ASKIDA)
RomanceHer zaman içine kapanık bir kız olan Melodi'nin hayatı annesinin ölümünden sonra tamamen değişti. Yeni bir aile, yeni arkadaşlıklar ve en önemlisi, Melodi'nin hiç istemese de içinde kaldığı bir aşk üçgeni. Melodi sadece 17 yaşındaydı. Sizce annesin...