8-

446 30 10
                                    

8-

Hayır, ağlamamalıydım. Bu psikopat kadın eğer ağlarsam onun yüzünden ağladığımı düşünecekti. En son isteyeceğim şey aciz bir şekilde kendimi acındırmaktı.

Ben sessizliğe gömülürken iç sesim beni yalnız bırakmayı reddediyordu.

Kural 2, sakın gözlerinin içine bakma. Kural 3 müydü? Her neyse, sen yine de gözlerinin içine bakma.

Uzun bir süre bana dik dik bakmasından rahatsız olsam da gözlerimi yerden ayırmadım. Daha sonra da hiçbir şey demeden bıraktı gitti zaten orospu çocuğu.

Ben aslında küfreden biri değildim. Daha 2 hafta öncesine kadar küfrün bir kızı itici gösterdiğini bile düşünürdüm. En büyük ettiğim küfür, biliyorum gülünç ama, 'salak' kelimesinden başka bir şey değildi.

Handan hanım o koca poposunu kaldırıp gittikten sonra odadaki herkes yanıma gelmişti. Kimse o varken bırak konuşmayı, hareket etmeye bile cüret edememişti.

'Bence ondan korkmalarının en büyük nedeni fazla kilolu olmasıydı.' diye bilmişlik tasladı iç sesim. Ah! Bazen bu ses yüzünden kendimi şizofren gibi hissediyorum.

İlk hareket eden Efe olmuştu. Elleriyle çenemi tutup eğik olan başımı dikleştirdi ve gözlerimi, gözlerine bakmaya zorladı. Gözlerinin daha önce hiç görmediğim bir renk olduğunu o zaman fark edebilmiştim.

"Melodi, nasıl hissediyorsun?" Sesinin yumuşak tınısından beni incitmek istemediği çok net anlaşılıyordu.

Kabul ediyorum, bu soru uçurumdan atlayan birine 'yaşamak istiyor musun?' sorusunu sormak kadar saçmaydı.

"Be-ben." daha fazla konuşamadan salya sümük ağlamaya başlamıştım. Onlar benim Handan salağı yüzünden ağladığımı sanıyorlardı. Ben yaşadığım bu hayata ağlıyordum.

Aranızda 'bu kız da sürekli ağlayıp duruyor' diyenleriniz olabilir.Daha önceki zamanlarda tek derdi bu sınavı nasıl atlatırım olan bir çocuğun bunları yaşaması ne kadar doğruydu? Siz olsanız bu kadar güçlü durabilir miydiniz?

"Gel buraya." Bu ses Berkay'dan çıkmıştı. Ufak bir tebessümde bulunup beni kendine yasladı.

Imm.. Kokusunda değişik bir lezzet vardı.

Omuzunu sudan çıkmış balığa çevirdiğimi anladığımda kendimi zorlayıp arkama yaslandım.

Hepsine tek tek baktım ve şu kelimeler ağzımdan dökülüverdi bir anda.

"Sizi seviyorum çocuklar."

"Şimdi bırak sevgi pıtırcığı olmayı, o kadın yüzünden ağlayacak biri olmadığını düşünüyorum. " dedi Berfin.

Sonra Selen lafa atladı.

"Hatta ben bir an karşı çıkacaksın diye korktum. Dökül bakalım." Selen'in bu cümlesi üzerine tüm grup kahkahalara boğuldu.

Gülmek, gülümsemek.. Benim mutluluğumun ilacıydı. Öyle yüzüme basit bir maske takmaktan bahsetmiyorum. Gerçekten gülmek, içinden gelerek gülmek.

Ne ara gittiğini anlamadığım Meram elinde sıcak bir kahveyle geldi.

Bana uzatıp "Al, iç. İyi gelir." dedi. Minnet dolu gözlerle ona bakıp kahvemden bir yudum aldım ve konuşmaya başladım.

"Ben buraya gelmeden önce hayattaki tek varlığımı, annemi kaybettim. Yanımda sadece çocukluğumdan beri tanıdığım 2 arkadaşım kalmıştı. Sonra da beni onlardan zorla koparıp buraya getirdiler."

Hani bir çiçeğin yaprağını, çiçek istemese de zorla koparırsınız ya, işte öyle bir şeydi eski hayatımın ellerimden kayıp gidişi. Belki çiçek de istiyordu yaprağından kurtulmak? Bu da bir ihtimal tabii. Ama yaprağından kurtulmak isteyen bir bitki zaten yaprağını döker, yerine yenilerini çıkartır. İşte ben de o yaprak gibi koparılıp bir kenara atıldım, sizin bir tarafınıza bile takmadığınız bir yaprak gibi..

"Peki, ya baban?" Bu soru üzerine yüzümü ekşittim.

" Ben doğmadan annemi terk etmiş. Şu lanet olası 1 yıl daha erken doğsaydım en azından buralara düşmezdim."

Efe hemen lafa atladı. "Ne o, hemen bizden sıkıldın mı bıcırık?"

Küçük bir tebessüm eşliğinde cevap verdim. "Canımı sıkan o değil zaten. Yarın bir aile tarafından evlat ediniliyorum."

"O yüzden mi Handan hanıma karşılık vermedin?" diye devam etti Selen.

"Tam üstüne bastın Selen." dedim ve ayaklanmaya başladım.

Berkay da durumumu anlamış olacak ki "Küçük hanımı daha fazla sorularımızla sıkmayalım, anlaşılan dinlenmeye ihtiyacı var." diyerek beni kurtardı.

Ben de aklıma takılan sorularla baş başa kalma imkanı bulmuştum. Sorularım, 17 yaşındaki bir kızın başa çıkabileceğinden çok daha fazlaydı. Ama en önemli ve cevabını en çok merak ettiğim sorulardan birisi de şuydu;

Bu kurumda o kadar kişi varken, neden kuruma yeni gelmiş bir kız? Neden ben?

-Diğer bölümlerin kısa olduğunu düşündüğünüz için bu bölümü daha uzun tutmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. xx
Senem

Sessizliğin Melodisi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin