22-

340 32 24
                                    

Bu hafta bir sürü sınavım olmasına rağmen bölümü uzun yazmaya çalıştım ve gününe yetiştirebilmek için de geceleri 3'e 4'e kadar uğraşmışımdır. Yeni bölümün hangi gün geleceğini söyleyemeyeceğim çünkü sınavlar hala bitmedi. Umarım beğenirsiniz, anlayışla karşılayacağınıza inanıyorum. Sizleri seviyorum tatlıcıklarım xx

22-

Gözümden akan bir damla yaşın o gün içinde hiçbir zaman devamı gelmedi. Belki de annemin karşısına yıpranmış çıkmak istememiştim.

Anneme "Anne, ben senden sonra hayata tutunamadım. Başaramadım. Benden ne kadar utansan azdır." diyemedim. Annemin benden duyacağı tek hayal kırıklığı onu ziyaret etmediğimden dolayı olmalıydı. Belki başta bir kaç kez sitem ederdi. Sonrasındaysa beni çok sevdiği için dayanamaz affederdi. Ama karşısına diğer türlü çıksaydım annem mahvolurdu. Kızını öyle görmeye dayanamazdı.

Birkaç adım attım annemin mezarına doğru. Sağ ayağımı öne atıp çöktüm ve dengemi sağlamak için yere tutundum. Dengemi sağladığımdaysa olduğum yere dikkatlice oturmaktan çekinmedim.

"Anneciğim, bak ben ağlamıyorum artık. Minik kuşun artık ayaklarının üzerinde durabiliyor, bak. Sen gittikten sonra biraz da olsa seni hayal kırıklığına uğrattım. Burada olduğunu ve bana destek olmak için hep burada olacağını unuttum biraz da olsa. Ama bak, arkadaşlarım var artık benim de. Senin tamamen gitmediğini onlar hatırlattı bana. O kirli, dibi gözükmeyen kuyudan onlar çıkardı beni anne. Biliyorum, şu an hepsine tek tek teşekkür etmek, hepsini evimize davet edip o küçük çikolatalı kurabiyelerinden ikram etmek istiyorsun. Ama anne, ben artık evimizde kalmıyorum biliyor musun? Orası sen yokken anlamsız artık benim için. O ev seninle hayat bulurken, eceli de yine sen oldun. Ama üzülme. Ata'larda kalıyorum ben artık. Normal zamanda alamayacağım eğitimi onlar sayesinde alıyorum. Hayır, Ata burada değil anne. Ama ben onun sayesinde burada, bana her zaman destek olacağını hatırladım. Hep buradasın, hep bana destek olacaksın.  Değil mi anne?" Ufak bir tebessümle sağ elimi toprağa daldırdım. Kum tanelerinin zamanla elimden kayıp gidişini izledim bir süre. Sonra neden kum saatlerinin zamanı simgelediğini anladım. Zaman da kum gibi, o kadar hızlı akıp gidiyor ki sen daha ne olduğunu anlamadan yaşlanmışsın, hayat yıpratmış seni. Sonraysa buruşmuş bir kağıt parçası gibi bir kenara atmış.

Kafamı yerden kaldırıp arkadaşlarıma baktım. Hepsi şaşkın görünüyordu. Neden ağlamadığımı merak ediyorlardı belki de. Ben bile bunun cevabını tam olarak anlayamamışken onların meraklarını nasıl giderebilirdim ki? Kafam karışıktı, evet. Ama bunun ne onların burada olmasıyla, ne de buraya gelmemle bir alakası vardı.

"Daha iyi misin şimdi?" Berkay, hepsinin hislerine tercüman olmuş gibi gözüküyordu. Hepsine baktığımdaysa kendilerini gülümsemek için zorlamışlardı sanırım. Yani benim anladığım oydu. Tam olarak kendimde olmadığım için kesin konuşamazdım.

"Biraz daha iyi hissediyorum. Ne kadar iyi olabilirse artık. Hepinize yanımda olduğunuz için teşekkür ederim." Bütün hücrelerini aklıma kazımak istercesine gezdirdim gözlerimi yüzlerinde. Her birinin aklında başka bir konu var gibiydi. Hepsi, kendi düşüncelerine hapsolmuş, özgürlüklerine kavuşacakları günü bekliyordu sanki.

Aslında hepimiz kendimizi müebbet bir hapse tıkmıyor muyuz zaman zaman? Oradan tek başına kurtulanlar parmakla gösterilebilecek kadar azdır bence. Diğer herkes gibi ben de kendi kendime kurtulamamıştım oradan. Aslında her zaman birer parçamız hep orada hapis değil midir zaten? Hanginiz herkesin ortasında soyunabilir? Ya da hanginiz aşık olduğu insanı milyonların önünde hiç çekinmeden öpebilir? Demek istediğimi anlatabildim sanırım. Aslında çoğumuz halkın bir esiri değil miyiz? Dedikodularsa hücremizin anahtarları garip bir benzetme yapmak gerekirse. Hani eski mahallelerde yaşlı teyzeler akşam üstü oturur, şunun kızı şöyleymiş, aa bu böyle yapmış tarzı konuşmalar yaparlar ve hiç istemeseniz de size de o dedikodular bir süre sonra gelir. Yalan mı? Türkiye'nin adeti bu değil midir? İnsanları istemedikleri bir hücreye kapatmak.

Sessizliğin Melodisi (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin