Gözlerimi etraftaki kuş sesleriyle açtım.Akşam beni iliklerime kadar korkutan yer şimdi ise bir cennet gibiydi.Her taraf yemyeşildi.Helede güneş ışınlarının yüzüme vurmasıyla oluşan parlaklık.Pek sevmem ama şuan çekirge sesleri bile huzur vericiydi.
Batu kollarımda uyurken kanatsız bir melek gibiydi.Bir an içimden gözlerini öpmek geldi.Ölesiye tatlıydı,benim küçük inari tilkim.Bu anın bitmemesi umuduyla gözlerimi kapattım.Ama sadece bir umuttu.
"Kalk hadi uykucu!" ben daha önce uyandım bir kere.
Güneş birden ağaçları aşıp yüzüme vurmuştu.Gözlerimi kısık bir şekilde açıp Batu'ya baktım. "Günaydın.İyi uyudun mu?" diye sordum cevabını merak ederek.
"Hayır Arya! İyi uyuyamadım senin yüzünden." Ne! İyi uyuyamamış halin bu mu BATU KARAL!?
"Aa,nedenmiş o?"
"Çünkü bütün gece kıpırdanıp durdun." bu çocuk beni uyuz ediyordu.
"İyi uyuyamamışmış.Melek gibi uyuyordun az önce ama.Sanki kendi yatağındaymış gi..." cümleler ağzımdan bir hılşımla çıkmıştı.Dudağımı ısırdım.KAHRETSİN! Cevap bile vermemişti.
Hafifçe gülümseyip ayağa kalktı ve elini uzattı. "Belki birileri bizi aramaya çıkmıştır.Etrafa bir bakınalım." dudaklarımı birbirine bastırıp uzattığı eli tutup ayağa kalktım.
Kuşların cıvıltıları,çekirge sesleri,ayaklarımızın çıkardığı yaprak sesleri ve ırmağın sesi.Hepsi bir melodi gibiydi.Birbirleriyle ahenk içinde.
Gece uyuduğumuz yerden epeyce uzaklaşmıştık.Sürekli etrafa bakınıyordum.Arada da Batu'ya.Yol boyunca tek kelime bile etmemişti.Sessiz inari.
Yine çaresizce sağa sola bakınıyordum.Artık umudumu kaybetmiştim.Başımı yere eğdim.Batu'ya bakmak için başımı kaldırdığımda çaprazımızda bir ev gördüm. Evet bir ev.
"Batu bak! Bir ev." dedim İşaret parmağımla evi göstererek.Evi görünce küçük bir tebessüm etti.Birden boynuna atladım.Geriye doğru sendelendi.Ne yapıyorsun Arya? Sen böyle bir kız değilsin.Koca bir aptalsın! Hani nerede o agresif Arya? Buharlaşıp,yok mu oldu? Diye kendimi uyardım.Sonrada boynundan ellerimi çekip boğazımı temizledim.
"B-ben özür dilerim.Evi görünce birden aşırı sevindim." bana aldırmadan eve doğru yürümeye başladı.Beş saniye kadar durup,öylece onu izledim.Bu sessizliği beni çıldırtıyordu.En azından 'Sorun değil Arya' falan dese içim rahatlardı.
Sonunda uğruna sevinip Batu'nun boynuna atladığım eve gelmiştik.Biz daha kapıyı çalamadan,kadın açmıştı bile.
Çikolatadan yiyilesi bir ev ve cadı kadın.Saçları dağınık, burnu uzun ve kısa boyluydu.Üzerinde sabahlıkları vardı.Yataktan kalktığı gibi bizi izlemiş olmalı.Bizi pişirip yiyecek.
Batu'ya dönüp koluna vurdum. "Hadi! Başka bir ev bulalım.Yoksa Hansel ve Gratel gibi okur sonumuz." dedim sessizce.
"Hansel ve Gratel?" diye sordu alayla.
Kulağıma eğilip "Arya,onlar sadece bir kurgu." dedi beynimi okumuş gibi.
"Bu olay yaşanmış ki hikayesini yapmışlar Batu!" diye fısıldadım Hansel ve Gratel'i hatırlayarak.
"O zaman kül kediside gerçek Arya.Balkabağının arabaya dönüşmesi falan.Hıh." deyip güldü.
"Olabilir aslında." dedim başımı aşağı yukarı sallayarak.
Kadın şaşkınca bizi izliyor ve gülüyordu. "Hansel ve Gratel, güzel hikaye.Ama sadece bir hikaye Arya.Beni oradaki kadına mı benzettin?" kıkırdadı.
"Yok,hayır ben şey sadece..."
"Sorun değil.Senin gibi bir sürü çocuk inanır böyle hikayelere." çocuğun üstüne vurgu yapmış,üstelik beni mors etmişti.Çaktırmadan Batu'da gülüyordu kadının sözlerine.Ona surat yapıp, kadının eliyle gösterdiği eve girdim.
Şirin bir evdi.Eski ama güzel koltuklar,yerdeki ayı postu ve duvarda ki koç ve inek kafası, odanın bütün şirinliğini gölgeliyordu.
Kadın mutfaktan elinde kurabiye ve meyve sularıyla geldi.İyi kadına benziyor diyemeyeceğim ama en azından kalbi iyiydi.Meyve suyunu ve bana verdiği tabağı elinden alıp kucağıma koydum.Batu yemiyordu bile.Açıkmamışmıydı?
Ağzıma bir kurabiye attım ve meyve suyumdan bir yudum aldım. "Yalnız mı yaşıyorsunuz?" diye sordum ağzım dolu bir şekilde.
"Evet,eşimi iki sene önce kaybettim."
"Başınız sağolsun. Peki neden burada yaşıyorsunuz?"
"Burası bana ilham veriyor."
"Ne için?" dedim merakıma yenik düşerek.
"Resim çizmek için.Ben ressamım." Keşke duvarı hayvan kafasıyla dolduracağına,kendi tablolarından assaydın teyzeciğim.Böylece buraya geleni korkutmamış olurdun. "Eşimle buraya on beş sene önce gelmişik, kamp yapmak için.Ama bizde sizin gibi kaybolmuştuk.Aramızda o zaman nefretten başka bir duygu yoktu.O çok dik kafalıydı." gözlerinden akan yaşları eliyle sildi.Sonrada devam etti.
"Aşkın şansı işte buraya gelmeden önce kurada ikimizin adı çıktı.İlk başta hiç sevinmedik.Ama bu ormanda kaybolduğumuz an her şey çok değişti.Artık birbirimize delicesine aşıktık.Birbirimize nefretle baktığımız anıları hatırlayıp kahkahayla gülerdik.Nereden bilebilirdik ki zıt kutupların birbirini çekebileceğini."
Burnunu çekti ve gözlerini tekrar sildi.Gerçek bir aşk hikayesiydi bu. Batu'yla ilk baştaki nefretimizi hatırlatmıştı bana.Batu'ya baktım.Oda kadına dinliyordu.Acaba etkilenmiş miydi kadının anlattıklarından? Benim gözlerim dolmuştu bile.
Kadının yanına gidip dizlerimin üstünde oturdum ve elimi yaşlılıktan buruşmuş olan elinin üstüne koydum. "Özür dilerim.Sizi üzmek istemezdim." gözlerimden yaşlar süzülüyordu.Lanet olsun! Güçlü gibi gözüken güçsüzün tekiydim.
"Önemli değil ben hep böyleyim.Duygusal.Peki siz neden kayboldunuz?"
Bu sefer Batu konuştu "Ögretmen bize ödev vermişti.Bizde buraya kampa geldik ve konuyla alâkalı ormana gidip,fotoğraf çekmeye başladık.Kamp alanından epeyce uzaklaştık bize yardım edebilir misiniz?"
"Tabii ederim.Şurada ev telefonu var istediğiniz kişiyi arayın gelsin." Batu telefonun yanına gitti ve numarayı tuşladı.Muhtemelen Poyraz'ı aramıştı.Olayları anlattı ve adresi vermesi için telefonu kadına uzattı.SONUNDA KURTULMUŞTUK.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATLI TEHLİKE~(Tamamlandı)
Teen FictionRüzgar yüzüme sertçe çarpıyordu.Tokat atarcasına.Batu dahil herkes benden bıkmıştı. İleriye doğru küçük bir adım attım... Annem, zaten sonradan sevmişti.Yani bensizliğe çoktan alışmıştı. Küçük bir adım daha... Deniz,Berkan,Pınar,Umut ve Emir daha n...