YİNE YENİDEN VE YEPYENİ BİR BÖLÜM<3<3<3 UMARIM GİDİŞATI BEĞENİYORSUNUZDUR.EĞER BEĞENMİYORSANIZ DA CANINIZ SAĞOLSUN :D<3 NEYSE YA YİNE ÇOK KONUŞTUK İYİ OKUMALARRR :-*
________________________________________________________________________________________
Sınıfa girdiğimizde nam-ı değer kaşarımız Pelin HANIM(!) bana bakarak " Yeni sürtüğümüz de gelmiş," dedi. Onunla uğraşıp moralimi bozmak istemiyordum, ki yeterince bozulmuştu zaten! "Yenisini bilmem ama unvanını başkasına kaptırdığın için üzüldüm tatlım." Soktuğum laf yerine ulaşmış olacak ki sustu. Ya da laf bulamadı.
Bu sefer yanıma gelen Pınar'dı.
Bana "Ne oldu?" diye sorunca ona verdiğim cevap utanç vericiydi.
" Batu dün tüm okulun ortasında beni öptü." pınar'ın ifadesi anında değişmişti.
" Ne? Nerenden!?"
Bu kız ya çok aptaldı ya da sabah tarihi geçmiş bir şey yemişti. Tercihimi ikinci seçenekten yana kullanıyordum. Çünkü Pınar gibi saf bir kıza aptallık yakışmıyordu.
"Sence?" diye sordum alayla. "Yoksa dudağından mı!?" diye sorup iki elini de ağızının üstünde birleştirdi. Başımı 'evet' anlamında sallayıp onu daha da şaşırttıktan sonra kafamı bir deve kuşu misali acı anılarla dolu sırama gömdüm. Uyumak istiyordum. Dün olanları unutmak istiyordum. Ama yapamazdım.
Başımı sıradan kaldırıp ayağa kalktım ve aklımın beni yönetmesi sonucu kendimi Batuların sınıfında buldum. Öğretmen sınıftaydı ama onu takmadan gözlerimle sınıfı tarayıp Batu'yu buldum.
Yanına gidip hızlıca ve tek nefeste "Konuşmamız lazım," dedim. Sinirle çıkan sesime karşılık umursamazca "Ne hakkında?" diye sordu.
"Dalga mı geçiyorsun sen?" diye sordum ve konuşmasına imkan vermeyerek onu elinden tutup ayağa kaldırdım. Hoca bizi takmayıp telefonuyla uğraşıyordu. Açıkçası buda benim işime geliyordu.
Hangi öğrencinin işine gelmezdi ki? Dışarı çıktığımızda Batu "Ne istiyorsun?" diye sordu.
"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?!"
"Arya seni öpmem hayatımı etkilemez. Etkileyemez!"
Son kelimeye ayrı bir vurgu yapmıştı. "Yani bu senin için normal bir şey öyle mi?"
"Evet. Bu benim için çok normal. Sen kendisine bir öpücüğü anormal bulan birini bul!"
Söylediği şey bardağı taşıran son damla olmuştu. Öfkeyle elemi kaldırıp ona tokat atıyordum ki elimi bileğinden kavrayarak o kusursuz suratına çarpmasını engelledi.
"Bunu sakın bir daha deneme!"
Bileğimi bırakıp beni duvara itmesiyle çarpıp düşmem bir olmuştu. Batu arkasını dönüp gidiyordu ki yere düştüğümü görüp yanıma geldi. Sırtım çok kötü çarpmıştı.
Batu kaskatı bir suratla kolumdan tutup beni ayağa kaldırdığında sersemlemiş bir haldeydim. Kolumu ellerinden kurtarıp "Aptal!" diye kükredim ve sınıfa doğru yürümeye başladım.
Geçen gün burktuğum bileğim ve az önce sert bir darbe alan sırtımın ağrısı harmanlanmış bir şekilde canımı yakıyordu. Ama aldırmadan yürümeye devam ettim.
Sınıfa girdiğimde İngilizce öğretmeni içerdeydi ve bana yerime oturmamı söyledi. Sanki söylemese oturmayacaktım! Pınar merakla bana bakarken ben Emir'e dönüp "Hediyeyi teslim ettim," dedim sinirle.
"Ne hediyesi?" diye sorsa da onu geçiştirerek "Boş ver," dedim. Çünkü hiç anlatacak havada değildim. Zaten o da pek meraklı biri olmadığı için kurcalamadı.
Ben onun gibi meraksız değildim ve hep merakım yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı. Keşke dün de merak edip onun yanına gitmeseydim. Gerçi gitmiştim de ne olmuştu?
Onun etrafında meraktan dolaşıyordum. Çünkü onunla ilgili her şeyi merak ediyordum. Bu yüzden peşinde dolaşıyordum ve peşinde dolaşırken dışardan yem bekleyen bir kedi gibi görünüyordum. Belki de bu yüzden bana 'kedicik' diyordu.
Tüm bu olaylar yetmezmiş gibi bir de başımıza öldü sandığımız adam çıkmıştı. Ben aylardır kendimi katillikle suçlayıp vicdan azabı çekmiş, acaba annesi babası karısı çocuğu var mıdır diye düşünerek içimi kemirip kendimi tüketmiştim.
Adam ölmediği için rahatlamıştım ama şimdi o beni öldürecekti belki de.
SERİ KATİL!
Telefonumun cebimde titremesi ile düşüncelerim dağıldı ve hocaya çaktırmadan mesaj kutusunu açtım.
GÖNDEREN:GİZLİ NUMARA
Sana acıyorum küçük katil. O çocuğun peşinde dolanıp duruyorsun. Ama merak etme yakında AŞK gibi saçma bir derdin kalmayacak. Çünkü önce arkadaşlarını sonra o çok sevdiğin Batu'yu sonra da seni yok edeceğim. KEDİCİK!
Mesajı okuduktan sonra korkuyla yerimden kalkıp hoca falan takmadan sınıftan çıktım. Umut ve Deniz ile buluşmak için onlara mesaj attım. Pınar bilmese daha iyi olurdu. Zaten yeterince korkmuştu.
Okulun deposunda on dakika içinde buluşmuştuk. Sınıftan kaçtığımız için disiplin kurulundan iyi bir ceza yiyebilirdik. Onlara durumu açıkladığımda Deniz " Polise gitmeliyiz," dedi.
Bu sefer Deniz polis konusunda haklıydı. Polise gitmeliydik. Korkuyordum. Hem de deli gibi korkuyordum. Hadi beni geçtim. Deniz, arkadaşlarım ve hatta Batu bile tehlikedeydi.
Karakola gidip polislere olanı biteni anlattık. Kanıt olarak mesajı gösterdiğimde ise bu işten cezasız kurtulabileceğimiz kesinleşmişti. Polisler mesaj atan numarayı kırmaya çalışacaklardı.
Hiç okula uğramadan eve geçtik. Allah'tan çantalarımızı almıştık.
Kanepeye oturup düşünmeye başladım. Bu adam okula da sızmıştı. Yani iyi bir kovalamaca peşindeydi. Adamı sadece o olayın olduğu gece görmüştüm. Ama sanki onunla bir yerde daha karşılaşmıştık. Çünkü yüzü tanıdık gelmişti.
Polise gittiğimizden rahattım. Ama her an her şey olabilirdi.
Benim tatlı tehlikemin sonu yavaş yavaş acı sona doğru ilerliyordu.
Çünkü ölüm her yerdeydi...
___________________________________________________________________________________________
ÖHÖM ÖHÖM! VE BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK ÇOK DEĞERLİ MUHTEŞEM OKUYUCULARIMIZ. BİR DAHAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE TATLI TEHLİKE AİLESİ <3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<<3<3<3<3<3<3<3<3<3 BİRAZ FAZLA KAÇTI AMA OLSUN :D <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATLI TEHLİKE~(Tamamlandı)
Teen FictionRüzgar yüzüme sertçe çarpıyordu.Tokat atarcasına.Batu dahil herkes benden bıkmıştı. İleriye doğru küçük bir adım attım... Annem, zaten sonradan sevmişti.Yani bensizliğe çoktan alışmıştı. Küçük bir adım daha... Deniz,Berkan,Pınar,Umut ve Emir daha n...