-ILGIN EFİL-
Sabah yine kızların sesiyle uyandım. Her zamanki gibi saçlarıyla uğraşıyorlardı. Acaba kimler için yapıyorlardı. Yanlarına gittim."Günaydın kızlar kolay gelsin."
"Saol kanka gel hadi senin saçını da yapalım."
"Yok yok çok saolun. Gerekmiyor. Yani ben böyle iyiyim."
"Öf be kızıım olur mu hergün örüyorsun. Biraz fark yarat."
Bana bu kadar karışmalarına sinirlenmiştim."Ya örüyorsamda bir sebebi vardır dimi. Kendi işinize bakın. Ayrıca beni seven böylece sevebilir."dedim ve hiçbir şey demelerine izin vermeden lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp herzamanki balık sırtı örgüsünü yaptım. Kızlara haksızlık ettiğimi düşünüyordum. Onlardan özür dileyecektim. Ne de olsa onlar benim arkadaşlarım.
Odaya girdiğimde konuşmaya başladım.
"Kızlar Özür dilerim biraz fazla abarttım.""Hmm. Belki özrünü saçını yaparak kabul edebiliriz."dediklerinde bende karşılık verdim.
"Hayır canım! Asla olmaz!"
"Hadi ama yaa.""Hayır!"dedim ve dolaba yürüdüm. Okul formamı alıp kızlardan kaçtım. Üstüme değiştirip aşağı indim. Nazlı da oradaydı yanına gittim.
"Günaydın. Sen neden hazırlanmadın? Okula gelmeyecek misin?"
"Günaydın. Kendimi biraz kötü hissediyorum. Bugün biraz dinleneceğim. Notları iyi tut. Senden alırım. Ha bir de asla bir şey kaçırma. Bütün gelişmeleri öğrenmek istiyorum."
"Tamam tamam da. Sen iyi misin? Bak doktora falan götürelim."İyiyim. Sadece nezle olmuşum."
"Emin misin?"
"Eveeet. " dediği zaman daha üstelemedim. Omuz silkip kahvaltı yapmaya başladım. Yemeğimi yerken Nazlı bana en can alıcı soruyu sordu.
"Saçın... Yine aynı. Onların geleceklerini hala inanıyor musun?"dediğinde yemek yemeyi bıraktım. Kafamı düşürmüştüm. Biraz düşüldükten sonra cevabımı verdim.
"Belki gelirler. Hem onlar gelmezse ben onların yanına giderim."
"Ya deme öyle."deyip elimi sıktı. İstemsizce gözümden bir damla yaş aktı. Nazlı elimi bırakıp bana sarıldı. Bende ona sarılmıştım. Nazlı hep her zaman benim yanımdaydı. Onun hakkını hiçbir zaman ödeyemem.
Biraz daha sarılmıştım.Odadan çantası aldım ve dışarı çıktım. Demir kapıdan çıkarken Fatoş ablanın beni çağırdığını duydum.
"Ilgıın! Kızım bekle biraz."dedi ve bende ona dönüp yanıma gelmesini bekledim. Yanıma geldiğinde elindeki elmayı bana uzattı.
"Al kızım bunu. Öğle aranda yersin. Sağlıklı beslen. Öyle herkesin verdiği şeyleri yeme. Öyle herkesle de konuşma. Biliyorsun sen. Burası Istanbul neler oluyor neler. Sen benim dediklerime kulak ver. E mi yavrum."diyerek başımı okşadı. Boyu biraz kısa gelse de yetişiyordu.
Bu yaşa geldim. Ama hala bana çocuk gibi davranıyordu. Bir meyve verip hep böyle öğütler verirdi. Annem ve babam olmasa da Fatoş abla bana hem anne hemde baba olmuştu.
"Teşekkür ederim Fatoş abla. Sende olmasan aç kalcaz valla."dedim ve iki yanağına öpücük kondurdum."Hadi yavrum Allah zihin açıklığı versin."dedi bende yurttan çıktım.
Fatoş abla bizim annemiz gibiydi. Iki tane çocuğu vardı ama ikisini de kaybetmiş. Daha sonrada kocasından ayrılmış. En sonunda da bizim yanımıza gelmiş.Okula vardığında daha zile 10dk vardı. Sınıfa çıktım ve boş olan bir sıraya oturdum. Nazlı gelmediği için bugün tek oturacaktım. Ders başlayana kadar telefonumla uğraştım. Sınıf yavaş yavaş doluyordu. Tabiki de benim gözlerim onu arıyordu. Acaba bugün gelmeyecek miydi?
Bunları düşünürken"Günaydın millet!"diye bağırarak sınıfın delisi içeri daldı. Sonra çalışanı, sonra tembeli... Ve daha sonra benim beklediğim kişi.
Toprak...
Aşığım bu çocuğa ya... Yani aslında sadece ben değil. Sınıftaki hatta okuldaki birçok kişi aşık. Bende onlardan biriyim. Ya aslında platonik bir aşk. Ama yinede aşığım. Aslında benim gibi kızlardan nefret ederim.
Böyle onu görünce kalbimin atışı hızlanıyor. Hele göz göze gelince... Karşısında doğru dürüst bir cümle bile kuramıyordum. Dilim dönmüyordu. Hatta bir kere bana dersin ne olduğunu sormuştu. Ben de o an bir kaç saniye yüzüne mal mal bakmıştım. Sonra da "mamammamatik."gibi bir şey dediğimi hatırlıyorum.
Toprak bugün okul formasının üstüne lacivert bir kazak onun üstüne ise siyah renk bir ceket giymişti. Çok karizmatik gözüküyordu.
Ben Toprak'a hayran hayran bakarken herkesin birden ayağa kalmasıyla otomatikman bende kalktım. Neler olduğunu anlamadan etrafıma bakındım. Hocanın girdiğini "oturun! " diye emir verdiğinde anladım. Ders matematikmiş. En sevdiğim ders. Hoca biraz gıcık ama beni matematikten soğutamıyor.
Derslere girip çıkarken öğle arası gelmişti. Arka sırada oturan Rana beni çağırdı."Ilgın. Öğle arası nereye gideceksin? Bizle gelsene."dedi. Aslında bana da uyardı. Nazlı olmadığı için ben tektim.
"Olur. Yani farketmez."
"Tamam o zaman. Hadi çıkalım."dedi ve sonra benle beraber 4 kız sınıftan çıktık. Bir tane kafede oturduk. Ben çorba aldım. Yemeğimi yedikten sonra onlardan ayrıldım.
Okula girdim. Zile daha 20 dk vardı.
Müdür Yardımcısının kapısının önünden geçerken kapı açıldı.ve Müdür Yardımcısı olan Osman hoca beni çağırdı.
"Ilgın. Bi gelsene.""Efendim hocam."dedim ve yanına gittim.
"Ilgın bu arkadaş yeni. Sizin sınıfta. Ona okulu gezdir. Kitaplar kütüphanede ordan alırsın. Hadi bakalım." Off iş çıkardılar şimdi başıma ya...
Ama yinede olsun hem bende biraz oyalanmış olurdum.Yanımdaki arkadaş benden yaklaşık 10cm uzundu. Saçları dağınıktı. Geniş omuzlarına vardı ve baya yapılıydı. Gözlükleri vardı ve bu ona ayrı bir hava katmıştı.
Elimi uzattım.
"Merhaba. Ben Ilgın. Ilgın EFİL. Hoşgeldin."OH SONUNDA ILK BÖLÜM BİTTİ. INŞALLAH BEĞENİRSİNİZ. HER TÜRLÜ ELEŞTİRİYE AÇIĞIM. AMA RİCA EDİYORUM BU BENİM ILK HİKAYEm YANI ILK DENEYİMİM. . BUNU GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK YORUM YAPMANIZI İSTERİM. AYRICA İSTEDİĞİNİZİ SORABILIRSINIZ.
:) :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİM (BİTTİ!)
Teen FictionIlgın... Herkese iyilik yapmak isteyen kimseyi kıramayan bir kız. Bu özelliğinin iyi olduğu kadar kötü yanları da var. O şimdi bir seçim yapmalı... Ya kendi hayatını seçip mutlu olduğu kişinin yanında olacaktı; ya da iyilik meleği olmaya devam ed...