Kamp alanına geldiğimizde kocaman ağaçlarla karşı karşıyaydık. Burada bir gece. Gerçekten de cesaret ister.
" Ilgın Korktun mu?"dedi arkamdan bir ses. Sesi tanımıştım. Tanımamla birlikte kalbim hırçın bir şekilde atmaya başladı.
Arkamı döndüm ve o hasret olduğum gözlere baktım.
" Korkmadım. Bunu da nerden çıkardın?"
İnanamıyorum. Kekelememiştim.
"Yaa. Ama ben şimdi seni korkutursam. Korkmaz mısın? "
Dedi. Aramızda daha önce bu kadar uzun bir diyalog olmamıştı. Neler oluyor?
Ben anlamayan gözlerle Toprak a bakarken birden beni kucakladı ve bir ağacın arkasına götürdü.
"Ilgın sana çok önemli bir şey söyleyeceğim. Yani benim için çok önemli."
Şaşırmıştım. Ne Olabilir ki? Hem de Toprak ın.
" Söyle."
"Ben... Ben seni..."
Ilgın! Yeter artık. Öldün mü kızım!!
Güzel rüyamdan beni uyandıran Nazlı ya sinirli bakışlarımı attıktan sonra kafamı yastığa gömüp rüyayı düşünmeye başladım.
Daha cümlesini bile tamamlamamıştı.
"Ilgın. Sen bilirsin ben seni uyandırmaya çalıştım. Ama kamp için gelecek servise yetişemezsen seni hiç beklemem ona göre.""Kamp mı? Ne Kampı ya."dedim uykulu bir sesle.
"Bir haftalık hani okul Kampı."
"Ay o vardı dimi. Ne kadar var."
"Yarın saat."dediği an kendime geldim.
Hiç beklemediğim bir şekilde yataktan kalktım.
" E niye uyandırmadınız beni?"
"2 saattir çağırıyoruz."
"Ya saçmalamayın. En azından çağırdığınızı duyardım."
"Ilgıın sen daha önce kendini uyamdırdın mı? Bizim nasıl çile çektiğimizi ancak öyle anlarsın."
Cevap vermedim. Uykum o kadar ağır değildir bir kere.
Banyoya girdim. Aynanın karşısına geçince kendimden korktum. Kabarmış olan saçlarım ancak tekrar yıkanırsa sakinleşirdi.
Banyoya girdim. Sıcacık suyla güzel bir duş aldım.
Bornozum üstümdeyken saçlarımı taradım. Sonra siyah bir pantolon ve üstüne de lacivert bir gömlek giydim. Saçlarım da biraz kurumuştu.
Asla kurutma makinesiyle kurutmamam gerektiğini biliyordum.
Yemekhaneye indim ve bizim kızların yanına oturdum.
"Ilgın banyo mu yaptın bir de? 20 dakika içerisinde."
"Ben bu duş işinde harcayacağım zamandan uyku için biraz çaldığım için zamanla alışıyorsun."
Dediğimde kızlar güldü. Bende önümde duran Fatoş ablanın hazırladığı mükemmel kahvaltıyı süzüyordum.Önce ekmekle reçeli bandım. Sonra elimle zeytin aldım. Kızlar artık benim bu şekilde yememe alışmıştı.
Elimizde bir çanta ile bizi alacak servisi bekliyorduk.
Servis geldiğinde Nazlı önden bindi bende saçlarımın izin verdiği kadar düzgün binmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİM (BİTTİ!)
Teen FictionIlgın... Herkese iyilik yapmak isteyen kimseyi kıramayan bir kız. Bu özelliğinin iyi olduğu kadar kötü yanları da var. O şimdi bir seçim yapmalı... Ya kendi hayatını seçip mutlu olduğu kişinin yanında olacaktı; ya da iyilik meleği olmaya devam ed...