"Bakıyorum da... " dedi bulunduğumuz durumu kaşlarıyla gösterip devam etti."...sen bu duruma iyice alıştın Püsküllü."
Derin bir nefes aldığında burnuma dolan kokusu ile beynim eror vermişti. Kokusunda ki huzur neydi? Kafam allak bullak olduğundan ne diyeceğimi bilmeden döküldü kelimeler dudaklarımdan.
"Ne o üste olamadığından mı?..."dedim. Saçmaladığım bir gerçekti. Elim ağzıma giderken kalkmak için hamle yapacağım sırada ağzımdan kaçan çığlıkla ne olduğunu anlamdan havalanmam ve kendimi Yavuz'un altında buldum.
"Öyle bir düşüncem yoktu aslında... Ama sen soktun aklıma bu durumu püsküllü."
Etrafa bakarak onunla göz göze gelmemeye çalışmam parmaklarının çeneme uyguladığı baskıyla yok olmuştu. Yinede bakmakta dirensemde parmaklarının baskısını artırması ile en sonunda pes edip gözlerine odaklandım. Gözlerindeki parıltılar neye alametti bilmiyorum. Ama deli gibi atan kalbimin bir an durmasına sebep olacaktı.
Şuanda abim bile gelse -ki bizi böyle görse kıyameti koparırdı. Orası kesin!- onun kolları arasında güvende hissetmem doğrumuydu? Ya gözlerine baktıkça miğdemde horan tepen kelebekler? Cevapları neydi?...
Sertçe yutkunup ne zamandır tutuğumu bilmediği nefesini titrekçe bıraktım. Bu hareketimle gözleri aralık bir şekilde duran dudaklarıma kaydığında kalbimin atışları kulağıma ulaştı. Ne yapacağımı bilemez halde ona baktım.
Tekrar yutkunduğumda gözleri gözlerimle buluştu. Gözlerindeki parıltılar çoğalırken kahverengi haleleri daha yoğun bakıyordu. Neyin nesiydi bu bakışlar? Hiçbirşey anlamıyordum.
Derin bir nefes alarak benim gibi yutkundu. Aramazdaki mesafeden mi yoksa bana böyle bakmasından mı bilemediğim bir sıcaklık önce vücudumu sardı. Ve sonra yavaş yavaş yüzüme doğru yükseldi.
"Eda?! Yavuz?! Nerdesiniz? Hadi mangal hazır!" duyduğumuz ses ile ikimizde sesin geldiği yöne dönüp tekrar birbirimize batık. Panikle ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde etrafa bakmaya başladım.
Üstümden kaltığında sıcaklığı benden uzaklaşırken kendimi uçurumdan düşmüş gibi hissetmeme neden olsa da uzaklaşması ile derin bir nefes aldım.
Kalkmaya yeltendiğimde bana doğru uzatılan elle kısa bir bakışma yaşamsada elini tereddüt etmeden tutmak için uzandığımda elimin titrediğini gördüm. Bakışlarımı bedenine çevirdim. Resmen 7.5 şiddetinde sallanıyordum.
Bu adam bana ne yapmıştı böyle. Askıda kalan elimi tutup kaldırdı. Bakışları vücudumda gezinirken rahatsız bir şekilde kıpırdandım. Yüzüme baktığında yüzünde muzip bir sırıtış belirdi.
"İyi-"
"Yavuz! Eda?" Yavuz'un sözünü kesen abimin sesiyle bilincim tam anlamıyla yerine geldi. Demin olanlar Yavuz etkisi, şimdiki olanlar ise Çınar tepkisiydi. Ah! Bu iki adam da delirtir adamı!
"Geliyoruz abi!" diye bağrıp hızla uzaklaşmaya başladım. Kulağıma gelen gülme sesiyle arkama baktım. Yavuz inci tanelerini göstererek gülerken arkamı dönemiyordum. Ama durmamaştımda. Ona bakarak ilerliyordum.
Ayağımın yere takılmasıyla dengemi kaybedecek gibi olsam da kendimi toparladım."İyimisin?" diyerek yanıma yaklaşan Yavuz'un tekrar dengemle oynamasına müsade etmeden elimi kaldırıp durmasını sağladıktan sonra hızla oradan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Püsküllü Belam
Chick-Lit√~TAMAMLANDI ~√ Kafasını kaldırıp ona şaşkınlıkla bakan genç kıza baktı. Baktı ama donup kalmıştı. O bal rengi gözler onu içine hapsetmişti resmen. Eda mı? Onunda genç adamdan bir farkı yoktu aslında. Hem şaşırmış hem de öylece adamın gözlerinde kay...