Hocam siz konuşuyorsunuz da sizi dinleyen kimse yok! Buna öğretmenlerde dahil." dedim ilerideki öğretmen gurubunu kaş göz yapmaya çalışarak gösterdim.
Ne? Ben sadece gerçekleri söylemiştim. Müdür yani Kazım amca önce öğretmenlere sonra bize baktı. Kendi halinde takılan, birbiyle fısıdaşan, oha! Makyaj yapan bile vardı lan!Kafasını olumsuzca ikiye sallayıp herkesi içeriye almaya başladı. Çoğu kişi bana Allah razı olsun bakışını atarken Kazım amca cezalardan ceza beğen Eda hanım bakışını atıyordu. Ve birazdan beni yanına çağıracaktı.
"Eda! Odama gel."
Eh ben işte... Şimdi başlıyoruz.
Tuvaletleri temizletmesinde başka cezalara razıydım. Müdür önde ben arkada onu takip etmeye başladım.
Nihayet müdür odasına girdiğimizde o kendi koltuğuna oturdu bende masanın önündeki rahat koltuğa oturdum.Galiba bu okuldan arkadaşlarımdan çok bu koltukları özlemiştim. 10 dakika olmasına rağmen ağzına sinek kaçaçak korkusu var gibi konuşmayan Kazım amcaya baktım. Hoş bu koltuklar da hiç sıkılmazdan saatlerce otururm.
"Hocam. Atık cezamı söylesenizde bende sınıfıma gitsem. Malum beni bekleyen dersler var. "
"Bilmez miyim girmeye can atıyorsun."diye alayla konuştuğunda bende alayla konuştum.
"Aynen"
"Dersiniz ne?"
Düşündüm. Ne biliyim lan ben daha program çıkmadı ki? -not: böyle konuşmaya götü yemedi.-
"Daha ders programı vermediler.Malum okulun ilk günü." bana ters bir bakış attı.
Birkaç dosya karıştırdığında tekrar bana baktı. Tabi gözlüklerinin üstünden bakmıştı.
"Ders edebiyat yeni gelen öğretmeniniz - "
Kapı tıklatıldığından konuşmasını yarıda bıraktı. Yine kalbim bana oyun oynuyordu. Yavuz o öğretmen! Dediğinde beynim yine ortaya atıp kendini konuştu. He canım hatta kapıdan içeri girecek birazdan! Hem sabah sabah edebiyat olurmuştu.
"Gir"Müdürün talimatıyla açılan kapıya verdim tüm ilgimi kalbim ağzında atıyordu. Ve içeri giren... Seren hoca!
Ah kalbimin kırılma sesleri duyulurken beynim alışmıştı bu duruma. Alkış tutuyordu bak gör Yavuz diye alay ederek...
"Siktir be.." diye mırıldandığımda bana kaşlarını çatarak bakan müdüre baktım.
Ups! Eğer duyduysa bu sefer boku yedin Eda? diyerek teselli eden iç sesime nirde alkış! Evet nirde yazıyor nerde değil."Hocam kütüphane çok dağılmış. Bir kaç öğrenci alıp orayı düzenleyebilir miyim?"
Bu soruyla müdüre baktım. Yüzündeki ifade yandın sen Eda. Diyordu. Ben ise hadi bu görevi bana verde kendimi evimde hissedeyim diyordum adate gözlerimi müdüre dikmiş vaziyette.
"Birkaç öğrenciye gerek yok. Eda seni son iki derste kütüphanede görücem" dedi kendince ceza verdiğini sanıyordu garibim.
Seve seve.
"Peki hocam. Şimdi gidebilir miyim?"
Kazım amca şaşırsada ben memnun bir şekilde odadan çıktım. Kitap okumaya aşık biri kütüphanede ceza olarak çalışması garipti değil mi? Ödüldü bu benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Püsküllü Belam
Chick-Lit√~TAMAMLANDI ~√ Kafasını kaldırıp ona şaşkınlıkla bakan genç kıza baktı. Baktı ama donup kalmıştı. O bal rengi gözler onu içine hapsetmişti resmen. Eda mı? Onunda genç adamdan bir farkı yoktu aslında. Hem şaşırmış hem de öylece adamın gözlerinde kay...