Okuldan dışarıya çıktığımda yağmur çiseliyordu. Gök gürültüsü ile yerinde sıçramam bir oldu. Ah yine gıcıyla gülmeye başlamıştı hayat bana. Arkamı döndüğümde görüş acıma giren Yavuz bana sırıtarak bakıyordu.
Korktuğumu bildiliyordu. Tam ağzını açtığı sırada arkasından bana gülümseyerek gelen üçlü -Taner, Rabia, Melis- ile bende onlara gülümsedim.
Yavuz gülümsememi üstüne almış bana bakarken yanlarından geçip yanıma doğru gelen üçlüyle suratındaki gülümseme yerini somurtmaya bırakmıştı.
"Haydin gidelim"
Taner'in sesi ile onu onayladığımda Rabia söze girdi."Şey ben abimle gideceğim. Bilirsin Eda o-"
"Yavuz Barutçu! Çınar Soykan'ın ikizi."
Onun sözünü keserek konuşmuştum. Abim neyse bu zamana kadar Yavuz'u tanıdıysam oda aynı. Kuzuyu ormana göndermemek için kuzulara sahip çıkmak gerekir. Ama abim kuzu ormana gitmesin diye ormanı yakan biri. Yavuz da öyle. Buradaki kuzu biz oluyoruz Rabia ile ben.
Rabia beni onayladığında vedalaştık. Melis ise babasının arabası gelmesi ile bize veda edip gitmişti."Taner!"
Kazım amcanın sesi ile ikimizde sesin geldiği yöne döndük. Taner bıkkınca cevapladı.
" efendim baba."
" Biraz geç gideceğiz haberin olsun dedim."
Taner onu onaylarken Kazım amca beni yeni görmüş gibi dönüp baktı.
"Eda bugün yaptığın terbiyesizliği babana nasıl açıklayacaksın merak ediyorum."
Demedim mi? Hemen babama yetirmiştir diye. Omuz silkip gülümsemekle yetindim. Taner bana özür bakışları atarken ona gülümseyip çiseleyen yağmurun altında çıkış kapısına ilerledim.
Önümde duran araba ile bakışırken Rabia kapısını açıp aşağya indi."Haydi kanka atla gidiyoruz."
Yavuz'a baktığımda bana bakıyordu. Rabia'ya gülümseyip konuştum.
"Şey ben yürüsem daha iyi olur."
"Sonra hasta olursun abinde bize patlar. Hoş takan olmaz ya onu neyse."
"Yok kanka ben yürüyeyim."
Dediğim sırada gelen gök gürültüsü ile hızla arabanın arka kolduğuna binmem bir oldu. Rabia ve Yavuz gülerken bende onlara sinirle bakıyordum.
"Eda Çınar seni bana amanet etti. Bugün burada işe başladığımı söylediğinde seni benim okula bırakmamı ve geri almamı istedi."
Gözlerim kısılırken bana dikiz aynasından bakan Yavuz'a baktım.
"Yani abim sırf beni okula bırakmak zorunda kaldığı için senin arabana postaladı öyle mi?"
"Şey aslında öylede olabilir." dedi dikiz aynasından kısa bir bakış atıp.
Sinirle soluyup cama yaslanarak dışarıyı izlemeye koyuldum. Sessizlik hakim olduğu arabada yol nihayet bitmiş eve gelebilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Püsküllü Belam
Chick-Lit√~TAMAMLANDI ~√ Kafasını kaldırıp ona şaşkınlıkla bakan genç kıza baktı. Baktı ama donup kalmıştı. O bal rengi gözler onu içine hapsetmişti resmen. Eda mı? Onunda genç adamdan bir farkı yoktu aslında. Hem şaşırmış hem de öylece adamın gözlerinde kay...