Alarım çalmadan erkenden kalkmıştım. Eee vücut erken kalkmaya alışık olunca. Elimi yüzümü yıkayıp odama geçip okul kıyafetimi giydim. Saçlarını toplayıp sadece rümelle hallettiğim makyajımı bitirdim.
Saat erken olduğundan kimse kalkmamıştı. Sabahlarımın olmazsa olmazı çayı ocağa atıp dolaba bakındım. Aslında bugün canım mıhlama çeksede kuymak tavamın okullar kapanmadan önce Melis tarafından haince katledildiği geldi aklıma. Bak yine gözlerim doldu.
Tüh ya! Ben nenemden muhlama için tava alacaktım. Neyse bir ara çarşıya çıkar alırım diyerek kendimi teselli etmeye çalıştım.Ve diğer sevdiğim şey olan menemen yapmaya başladım. Çay kaynadıgında demleyip demini alması için kısık ateşe koydum. Menemenin üzerine iki yumurta koyup bira pişirdikten sonra ocaktan aldım.
Ben kahvaltılıkları masaya dizerken annem de yanıma gelmişti."Günaydın evin tek kızı "
"Günaydın kraliçem.
Gülüşerek herşeyi hazırladığımız da babam takım elbisesi ile cool bir şekilde yanımıza gelirken abim kravatı sıkıntıyla koltuğa fırlatıp masaya oturdu.
Menemeni abimden kurtarıp yemeye başladım. Nihayet doyduğumda 5 bardak çayda beni kendime getirmişti. Dışarıya çıktığımda Rabia ile Yavuz'da evden yeni çıkıyorlardı.
" Günaydın"
"Günaydın."
Rabia ve Yavuz'a gülerek karşılık verdiğimde Yavuz'un gamzelerinde yine takılı kalmıştım. Yine kalbim horon tepmeye başlarken hep beraber Yavuz'un arabasına bindik.Tabi Rabia yüzünden ön koltukta oturmak zorunda kalmıştım. Ama dert ettiğim bu değildi! O koltukları rahat arabanın emliyet kemeriydi!
"Emliyet kemerini tak Eda!" lanet olsun!
Yavuz emir verirken sıkıntıyla iç çekip kemeri takmaya çalıştım. Ama emliyet kemerindeki inat benim inadımıda geçiyordu. Gerizekalı!!!
Gelen sesler üzerine kafamı yana çevirdim. Çevirmez olaydım. Yavuz ile burun buruna kaldım. Kalpten gitmem an meselesiydi. Bu anı bir daha yaşamıştık değil mi? Karadenizde...
Yüzüme çarpan nefesi nefesim olurken yüreğim çoktan halaya kalkmıştı. Bogazıma birşey takıldığından sesli bir şekilde yutkunmama engel olamadım. Neydi bu adamın benle derdi? Kalp krizinden öldürmekmiydi.
Ah bir bilseydi aklımdan geçenleri... Apışıp kalırdı! Kokusu arabayı kaplamıştı. Bunu arabaya girdiğim anda fark etmiştim. Bu anın hiç bozulmaması için dua eden iç sesim, aklımın kıçına vura vura kaçmış olması nedeniyle ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Yavuz gözleri gözlerimden bir anlığına dudağıma kaysada tekrar gözlerime odaklanmıştı. Yerim seni be adam!
Birşeyler hareket ediyordu, ama anlamıyordum. Burası sıcakmı olmuştu? Evet! Hem de fazlasıyla! Arkadan gelen öksürük sesi? Rabia...Yüzüm yanarken benden uzaklaşıp emniyet kemerini yerine taktı. Benden ayrıldığında oluşan boşluğu soğuk kaplamıştı.Ne yani? Bunun için mi ben az önce kalp krizi geçiriyordum? Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verirken önüme döndüm.
Lanet olsun!!!
Öpeceksen öp be adam!!
Yaklaş yaklaş... Sonrada bir halt olmasın...
Siktirr...
Kendini topla Eda! Ahanda şom ağızlı iç sesim sonunda kendine gelebilmişti. Saçlarımın kapattığı yüzümü dahada gizlemek için kafamı cama doğru çevirip yolu izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Püsküllü Belam
Literatura Feminina√~TAMAMLANDI ~√ Kafasını kaldırıp ona şaşkınlıkla bakan genç kıza baktı. Baktı ama donup kalmıştı. O bal rengi gözler onu içine hapsetmişti resmen. Eda mı? Onunda genç adamdan bir farkı yoktu aslında. Hem şaşırmış hem de öylece adamın gözlerinde kay...