P.B.~16~

463 83 1
                                    

Akşam yemeği yine dışarıda bahçeye kurulmuştu. Herkes aynı şekilde masaya oturmuştu. Yavuz'un babası masanın bir başında benim babam diğer başında. Annelerimiz, Çınar ve Yavuz, ben ve Rabia da karşılıklı oturuyorduk.

Ben bu gün arabada ne demiştim. Durun bir o ana geri dönelim.

" Yine o gamzeleri ile gülerken bu manzarayı akşam da görebilecek olmam iştahımı artırmıştı.."

Aynen bu şekildi değil mi? İşte bu düşüncemi geri alıyorum. Adam yemek yerken bile ben mükemmelim havalarında iken ben sağdan kaçıp hiç yemek görmemiş ayı gibi yemek yiyordum. Ki şuan onu izlemekten kendimi alabilirsem eğer önümde duran mıhlamamı yikecektim. Evet bunu kendime özel yaptırmıştım. Sabah akşam gece uyurken bile yerdim. Ama bir sorun vardı yiyemiyordum.

Bu adam ne yaptı bana? Ulan önümde dumanı üstünde tüten güzelim mıhlama varken ben onu izliyordum!!

Herşeyim olmaya başlıyordu. Yavaş yavaş bütün bedenimi aldığı yetmiyormuş gibi ruhumu, düşüncelerimi, aklımı da almıştı. Kalbim ise ilk gördüğünde kaçmıştı kalbine.

Gözlerimiz kesiştiğinde kaçırmadan bakmak istedim ama yakalanmanın verdiği utançla yüzüm kızarırken kaçırdım gözlerimi.

"Ağğ..." masanın altından yediğim tekme ile sinirle baktım karşımda ki sırıtıp bana göz kırpan kıza.

"Ne oldu canım." diyerek bana bakan ailenin diğer üyelerine baktım. Ne diyecektim?

"Şey... Ben... Musadenizle" diyerek ayrıldım masadan...

Yavuzların evine girdiğimde direk yukarıdaki tuvalete yöneldim. Ne yaptığımı bilmesemde sadece kaçmak istedim. O kadar!

Elimi yüzümü yıkayıp aynadan kendime baktım. Benim neyime bakacaktı ki bu adam! Üzerimde havalar serin olduğundan bol bir kazak altınada dar siyah bir pantolon giymiştim. Saçlarım yandan ayırıp salık bırakmıştım. Makyaj desen m'si bile yoktu. Ben ayaklarımdaki spor ayakkabılarla mutluydum.
Kendimi değiştirmekten iki saniye sonra vazgeçip banyonun kapısından çıkarken Yavuz ile karşı karşıya kaldım.

"Ben seni aşağıda sanmıstımda..." elini ensesine koyup yaramaz çocuk gibi durduğunda bir kere daha sevdim bu adamı. Allah'ım sen onu bana bağışla!

"Şey bende çıkıyordum zaten.." diyerek yana kaydığımda oda kaydı diğer yanına geçtim ama sonuç aynıydı.

Bir dakika işareti yapıp diğer yanımdan banyoya girdiğinde o bana bakarken arkamı dönüp merdivenlere doğru ilerledim. Derin nefesler alarak yine horona kalkan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım.

Yemekler yenmiş herkes bahçede oturuyordu. Rabia ile bana düşen kahve yapımı ile mutfağa yönelmiştik. Pencereden bakan Rabia sırıtarak yanıma geldi.

"Hadi bitmedi mi kahveler." Rabia ya gözlerimi devirip konuştum.

"Oradan benim laz öküzümü izleyeceğine yardım etsen!"

"Laz öküzü?"

"Kendisi abim olur. Birde senin abin var tam bir laz kalası!"

"Güzelmiş."

"Aynen"

Gülerek mutfaktan çıkarken kulağımı dolduran kemençe sesi ile gülümsemem büyüdü. Yavuz'un sesi ile ben başka diyarlara gitmiştim.

Püsküllü BelamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin