"Elif galiba ben yapamayacağım," dedi Zeynep elindeki dergiye bakarken. Aylar sonra gördüğü tatlı gülüş içini cız ettirmişti. Bilseydi eğer bu kadar zorlanacağını, böyle aptal bir işe asla kalkışmazdı.
"Aklını başına al," diye uyardı Elif onu. "Ne yapacaksın? Bebek kapıya dayandıktan sonra mı söyleyeceksin ona bir kızınızın olacağını? Hadi diyelim söyledin. Yavrum, diyerek bağrına basacağını mı sanıyorsun? "
"Başka ne yapabilir ki? Sonuçta babası onun!" diye diretti Zeynep. Onu tanımak için çok fırsatı olmamıştı ama Yekta'nın kötü biri olmadığını biliyordu. Adam gibi sahip çıkardı kızına. Sonuçta o bebeği tek başına yapmamıştı. Tabi bazı küçük plan ve projeleri gözardı ederse.
"Aptal olma lütfen! Yekta denilen adam kör vicdanlının teki. Gece kulüplerinde sabaha kadar baba parası yeyip uçkurundan başka bir şeyini düşünmeyen biri. Üç beş seneye buruşup pörsüyecek bebek suratından başka bir meziyeti de yok. Hem unuttun mu, sen seçtin onu! Karakter önemli değildi. Sağlıklı genlere ihtiyacın vardı. Aynen de böyle yazıyordu o saçma listende!" Elif'in sesi gittikçe yükseliyordu. Hamile kadını üzdüğünün farkındaydı ama gerçekleri de görmesini sağlamalıydı. Sakinleşmek için derin nefesler alıp verdikten sonra daha yumuşak bir sesle konuştu. "Bu zırvalıklarını hormonlarına bağlıyorum tatlım. Hadi gel yemeğini ye de ondan sonra konuşuruz bu mevzuyu."
Boncuk gözleri yaşlarla parladı Zeynep'in. Hiçbir zaman oto boka ağlayan biri olmamıştı. Aksine dirayetli ve mantık çerçevesinde hareket eden biriydi. Şu annelik sevdası dert açmıştı işte dertsiz başına. Elif'in de dediği gibi hormonlarının etkisindeydi. "Yine de kararım kesin. Yarın gidip söyleyeceğim Yekta'ya. Sahip çıksın ya da çıkmasın, bir bebeği olacağını bilmeye hakkı var." Elif bu sözler üzerine sabır dilenircesine göğe çevirdi başını.
"Tamam güzelim ne yaparsan yap. Ama önce şu yemeğini ye. Belli ki açlık vurdu senin başına."
***
"Ya oğlum ne manyak adamsın sen be! Gökhan'ı ne demeye attın bu mevsimde havuza?" diye sordu Tolga. Gökhan denen hergelenin programlanmış gibi takırdayan dişleri ve tir tir titreyen görüntüsü aklından çıkmıyordu Tolga'nın. Yekta iyi bildirmişti ona haddini.
Yekta, "Baktım uyuz olmuş kaşınıyor, ben de banyo yaptırdım be birader. Kötü mü ettim?" diye sorduğunda Deniz'in yanındaki kız kıkırdadı.
"Yalnız dikkat et Gökhan bunun acısını çıkarmasın senden," dedi Deniz. "Zaten eski manitasını ayarttın diye de çok kızgındı."
Garsonun getirdiği yeni bardağı tek dikişte bitirdi Yekta. "Umurumda bile değil. Madem o kadar kıymetliydi sevgilisi, ayrılmayacaktı o zaman. Hem kızı zorla ayartmadım ya. Kedi gibiydi zaten. Bir kere başını okşadım diye evime kadar takip etmiş beni," Yekta'nın bu tespiti üzerine herkes güldü. Hafif çakır keyifti zaten. Yarım saattir kesiştiği sarışının yanına gitmek için masadan kalktı ve çarpık adımlarla dans pistine doğru yürümeye başladı.
Yolun ortasında durup arkadaşlarına döndü ve onları selamladı. "Prens Yekta'nın karşısında diz çökecek herkes!"
(Yeni kurgular, yeni heyecanlar... Uzun zamandır aklımdaydı yazmak ve dedim ki artık zamanı geldi. Umarım beğenirsiniz, takipte kalın 😘)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAİN PLAN 🚼
Teen FictionZeynep 27 yaşında hayattan pek beklentisi olmayan genç bir kadındır. Teknik olarak anne, baba ve çocuktan oluşan bir ailesi olduğu halde o ailenin sevgisini tatma fırsatı olmamıştı hiç. Bu nedenle bir tarafı yarımdı. Parçalanmış bir ailede büyüdüğü...