5 - Yüzleşme
Sabah daha gün aydınlanmadan uyandı Zeynep. Banyoya girip işlerini hallettikten sonra dolabına yöneldi. En alt çekmeceden ufak bir çanta çıkarıp iki günlük ihtiyacını karşılayacak kadar kıyafet ve kişisel eşyasını koydu. Otobüsü bir buçuk saat sonra kalkacağı için elini çabuk tutmalıydı. Hamileler için olan yüksek belli bir pantolon ve haki rengi kaşmir kazak giydi. Saçlarını da kuş yuvası gibi topuz yaptı. Gardırobunun aynasından kendini süzdü. Bu şekilde Yekta'nın karşısına çıkarsa genç adamın ne tepki vereceğini kestiremiyordu. Muhtemelen düşüneceği ilk şey beraber vakit geçirdiği o bakımlı ve işveli kadının şu anki Zeynep'le alakası olmadığı olacaktı. Tabi şimdi yedi aylık hamile oluşu ise en büyük farktı. Elif'in de dediği gibi Yekta bu durumu normal karşılamayacaktı ama Zeynep en kötü ihtimali göze alıp vermişti kararını. O gecenin aksine babasız bir çocuk dünyaya getirme fikri şimdi kafasını duvarlara vurmak istemesine neden oluyordu. Hangi hakla bir bebeğe bunu yapardı?
Ya Yekta? Ya yüzünü bile görmek istemezse bebeğinin? Zeynep'i aptalca planıyla baş başa bırakıp minicik bir yüreği yalnızlığa terk ederse.
Bir dergide babaların kucağına alana kadar bebeği ile tam bir duygusal bağ kurmadığını okumuştu. Zeynep'in kan testini sonucuna baktığı andan beri sahip olduğu duyguyu maalesef çok geç hissediyorlardı. Ki Yekta söz konusuyken bu durum fazlasıyla yıkıcı olacaktı.
Daha fazla düşünmek istemedi Zeynep. Sadece karşısına dikilip böyle bir durum olduğunu ve yaptığından pişmanlık duyduğunu söyleyecekti. Belki bir umut Yekta sahip çıkardı çocuğuna. Yanağına süzülen iki damla yaşı elinin tersiyle sildi ve ultrason fotoğraflarını ile kalp atışlarının kayıtlı olduğu CD'yi de çantasının içine katıp odasından çıktı.
Veda etmek için Elif'in kapısını tıklattı. Fakat genç kız kapıyı açmadı. Tekrar vurdu. Genç kızı uykusundan etmek istemese de habersizce gitmek istemiyordu. Yaklaşık bir dakika sonra kapı açıldı. Elif bir yere gidecekmiş gibi hazırlanmış çantasını da omzuna takmıştı. Zeynep şaşkınlıkla bir şeyler söylemeye yeltendiyse de genç kız onu susturdu.
"Hiç konuşma. Birlikte gidiyoruz. Yarım günlük yolu tek başına gitmene izin vermem!" diyerek kapıya yöneldi. "Çıkmadan önce prizde bir şey unutup unutmadığını kontrol et," diye de ekledi. Zeynep şaşkınlığını üstünden atıp etrafı kontrol etti. Portmantodan kabanını alıp giyerken içinde bir rahatlama vardı. Elif ona inanılmaz destek olacaktı.
Otogara gittiklerinde Elif ile birlikte oturmak için biletini yan yana koltuklara aldırdı Zeynep. Otobüs yolculuklarını pek sevmezdi. Midesi hassastı ve yolculuk bittikten birkaç saat sonra bile kendine gelemezdi. Bunun üzerine bir de hamilelik faktörü eklenince iyice katlanılmaz olmuştu.
Yine de saatler sonra sağ salim ulaştılar İstanbul'a. Karadeniz'in engebeli yolları içini dışına getirmişti ama mola saatlerine kadar sabretmişti Zeynep. İstanbul'a ayak bastığındaysa ilk söylediği şey, "Gitmeden önce rapor alıp uçakla gidelim," oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAİN PLAN 🚼
Novela JuvenilZeynep 27 yaşında hayattan pek beklentisi olmayan genç bir kadındır. Teknik olarak anne, baba ve çocuktan oluşan bir ailesi olduğu halde o ailenin sevgisini tatma fırsatı olmamıştı hiç. Bu nedenle bir tarafı yarımdı. Parçalanmış bir ailede büyüdüğü...