Yekta bütün gününü yatarak geçirmişti. Perdeleri sonuna kadar çekmiş, odada ses yaratabilecek her şeyi yok etmişti. Her şey bok gibiydi. Deniz arada yanına gelip onu rahatsız etmese yaşadığını bile hissetmeyecekti. Onca işin gücün arasında istediği tek şey uyumaktı.
Bir dakika, iş güç mü? Yekta'nın yapacak bir işi yoktu ki artık. Uzun zamandır hayallerini kurduğu boş vakte kavuşmuştu sonunda. Daha az insan, daha az sorumluluk; fazlasıyla boş zaman ve eğlence!
İstediği bu değil miydi?
Yattığı yatakta dönüp durarak bir saat geçirdi neredeyse. Daha sonra ellerini başının altında kavuşturup tavanı izlemeye başladı. Ayhan Zeynep'in yanına gitmişti ve kim bilir ne zaman dönecekti. Fırat'tan da bir haber yoktu. Meraktan çatlamak üzereyken odanın kapısı açıldı. Deniz her zamanki gibi kapı çalma nezaketinden yoksundu.
"Ne var lan yine," diye gürledi Yekta. Bir dakika bile yalnız kalamayacak mıydı bu lanet evde?
"Bağırma hemen," diye karşılık verdi Deniz. "Fırat arıyor seni," diyerek elindeki telefonu gösterdi. İyi insan lafının üzerine gelmişti resmen. Yekta yataktan kalkıp Deniz'in elindeki telefona uzandı.
"Söyle Fırat," dedi Yekta.
"Efendim, Ayhan Bey Zeynep Hanım ile görüştü hastanede. Görüşmeden sonra saat öğlen iki gibi Amsterdam'dan ayrıldı. İstanbul'a dönerken yanında Zeynep Hanım'ın gazeteci arkadaşı da vardı."
"O kız ne alaka?" diye sordu Yekta.
"Bir bilgim yok efendim. Ayhan Bey ile birlikte bindi uçağa. Zeynep Hanım da taburcu oldu bugün. Hollandalı arkadaşıyla birlikte kaldığı otele geçtiler." Kaldığı otel demek. Bu Yekta'nın hiç hoşuna gitmemişti.
"Göze çarpan başka bir detay var mıydı peki?"
"Nasıl bir detay efendim?"
"Mesela o adamla Zeynep yakın mıydı? Şey gibi..." Devamını getirmedi Yekta.
"Hayır efendim. Gözlemlediğim kadarıyla mesafeliydiler birbirlerine karşı."
"Anladım. Bu kadarı yeter Fırat. Orada işin bitti, artık geri dönebilirsin," dedi ve telefonu kapattı.
Boş bakan gözleri loş ışıklı odada gezinirken Deniz ile buluştu. Yekta'nın yüzündeki değişimi fark eden Deniz "Ne oldu?" diye sordu.
Yekta "Hiçbir şey," diyerek odadan çıktı. Hedefi Ayhan'ın içkileri sergilediği gümüş varaklı dolaptı. Salona geçip dolaptan yüksek alkollü bir içki ve bardak çıkarıp koltuklardan birine kuruldu. Deniz de onun peşinden gelmişti. Yekta'nın elindeki içkiyi kapıp arkasına sakladı ve öfkeyle konuştu.
"Ne bok yiyorsun lan? İki gündür doğru düzgün bir şey yemedin, bir de içki içmeye mi çalışıyorsun?"
"Deniz başlarım nutuklarına, ver şu şişeyi bana!" diyerek elini uzattı Yekta. Deniz hayır anlamında başını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAİN PLAN 🚼
Teen FictionZeynep 27 yaşında hayattan pek beklentisi olmayan genç bir kadındır. Teknik olarak anne, baba ve çocuktan oluşan bir ailesi olduğu halde o ailenin sevgisini tatma fırsatı olmamıştı hiç. Bu nedenle bir tarafı yarımdı. Parçalanmış bir ailede büyüdüğü...