Zaten kırılmış olan bir kalbi daha kıramazdınız. Var olan yaraların yerine yenisini açamazdınız.
Zeynep bunu biliyordu.
Yekta'nın varlığı, daha yeni yeni kabuk tutan yaraları sızlatıyordu. Daha fazlası olamazdı. Yekta ona daha fazla acı veremezdi.
Şaşkın bakışlarla kendisini izleyen arkadaşına baktı Zeynep. Yanaklarında ıslak bir yol çizen gözyaşlarını silip gülümsemeye çalıştı.
"Bir sayfa daha kapandı sadece. Artık biz bizeyiz."
Elif'in bakışları kuşku doluydu. "Bu yüzden mi ağlıyorsun?"
"Hayır. Kuş gibi hafifledim şu anda ve ne tepki vereceğimi bilmiyorum."
"O herifle ne konuştun?" diye sordu Elif. Bakışlarından oklar fırlayacak gibiydi adeta. Öfkesini Zeynep'ten gizlemeye çalıştı.
"Hiçbir şey."
"Zeynep!" diye yükseldi Elif. "Canımı sıkıyor bu davranışların. Yekta'nın adamı buraya geliyor, ardından sen ağlıyorsun ve bana 'Hiçbir şey olmadı,' diyorsun. Nasıl inanayım buna?"
"Arkadaşı," diye düzeltti Zeynep onu. "Gelen adam Yekta'nın arkadaşıydı."
"Ne fark eder? Ne konuştun onunla?"
Zeynep bakışlarını ellerini çevirdi. "Bana inandığını ve bu yüzden Yekta'nın gerçekleri öğrenmesi için yardım edeceğini söyledi," dedi Zeynep adeta mırıldanarak.
Şaşkınlıkla "Sen ciddi misin?" diye soran Elif'i, başını sallayarak onayladı Zeynep. "Şaka gibi. Her şey şaka gibi. Sen kabul etmedin değil mi? Ondan ağlıyorsun?"
"Etmedim," dedi kısaca. "Ama bunun için de ağlamıyorum. Neyse bu konu kapansın artık. Hadi toparlanmaya başlayalım. Bugün taburcu olacağım."
"Olur," dedi Elif itiraz etmeden. O da ne az Zeynep kadar sarsılmıştı. Az önce adamın dedikleri balyoz gibi vuruyordu zihninin derinliklerine. Bunu yapmış olabilir miydi? Uğruna yıllarını verdiği kariyerini mahvetmiş olabilirdi. Eğer öyle bir şey yaptıysa o adam, Elif onu dünyanın öbür ucuna gitmiş olsa da bulur haddini bildirirdi.
Önceliğini Zeynep'e verdi Elif. Bu mevzuyla uygun bir zamanda ilgilenecekti.
Dün Zeynep'in otelinden getirdikleri valize genç kadının eşyalarını koyup ağzını sıkıca kapattı.
"Her şeyi hallettim," dedi Elif valizi kenara koyup. "Doktorunla görüştükten sonra çıkış işlemlerini yaparız."
"Olur. Ben de Arya'nın yanına gideceğim."
"Gidersin tabi," dedi Elif gülümseyerek. "Kızın oldu ya beni de unutursun."
"Ya sen kıskandın mı?" dedi Zeynep gülümseyerek ve arkadaşının yanına gidip küçük bir çocuğu sever gibi yanaklarını mıncırdı. "Aman da aman, teyze oldun artık sen neyi kıskanıyorsun?"
"Kıskandım tabi. Bana rakip çıktı."
"Ya ama o daha minicik, nasıl rakip olsun sana? Hem o daha büyüyene kadar bir bakmışsın sen de anne olmuşsun," diye takıldı Zeynep ona. Elif gözlerini kocaman açıp itiraz edercesine ellerini havaya kaldırdı.
"Asla olmaz! Ben bir çocuğun sorumluluğunu alamam asla. Ayrıca ben kariyer yapacağım," dediğinde dilinden dökülen kelimeler tekrar eski yerini alıp canını yaktı. Belki de artık bir mesleği yoktu. Elif bunu bir an önce yalnız kalıp bunu öğrenmek istediği için Zeynep'i adeta kovaladı. "Hadi hadi git kızının yanına. Özlemiştir seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAİN PLAN 🚼
Ficção AdolescenteZeynep 27 yaşında hayattan pek beklentisi olmayan genç bir kadındır. Teknik olarak anne, baba ve çocuktan oluşan bir ailesi olduğu halde o ailenin sevgisini tatma fırsatı olmamıştı hiç. Bu nedenle bir tarafı yarımdı. Parçalanmış bir ailede büyüdüğü...