10 – Yanlışlar ve Yanılmışlar
"Hatamın bedelini böyle ödüyorum," dedi Zeynep evin içinde fır dönerken. O kadar öfkeliydi ki kendine, kafasını taşlara vurmak istiyordu. Görüşünü bulanıklaştıran gözyaşlarını silip valizini çıkardı ve evden ihtiyacı olan ne varsa toplamaya başladı.
Evin içinde sinir krizi geçirirken telefonu çaldı. Ekrana baktığında Elif'in aradığını gördü. Zeynep aramayı cevapladı.
"Zeynep ne oldu?" diye konuya girdi Elif selamsız sabahsız.
"Kahretsin bütün eşyalarım Ordu'da," diye yakındı Zeynep.
"Ne eşyasından bahsediyorsun. Test sonucu ne oldu?"
"Yekta'nın ablası sonuçla oynamış. Yekta bebeğin babası olmadığını sanıyor." Elif şaşkınlıktan konuşamadı bir süre.
"Bu nasıl olur? Allah'ım! O sürtük kardeşine nasıl böyle bir şey yapar!"
"Nasıl yaptıysa yaptı işte!" diye bağırdı Zeynep. "Buradan gidiyorum. Bir daha da geri dönmeyeceğim." Üstüne olmayacağını bile bile eski kıyafetlerini de diğerlerinin yanına koyup valizin ağzını kapatıp kapıya doğru sürüklemeye başladı.
"Şimdi ne yapıyorsun? Ordu'ya mı döneceksin?"
Hayır, en başında yapmam gerekeni yapıyorum. Amsterdam'a gidiyorum."
"Fevri davranıyorsun," diye çıkıştı Elif "Biraz düşünüp mantıklı bir çözüm bulabiliriz. Kaçmak bir çözüm değil." Zeynep valizin sürgüsünü sertçe itip kapıya yöneldi.
"Ben kaçmıyorum. Doğru olanı yapıyorum. İstediğim bir bebekti ve oldu," dedi. "Başıma bela açacak bir babası da yok artık. Ben neden kaçayım ki?" Boncuk boncuk gözyaşları öyle demiyordu ama. Bir dokunsalar muson yağmurları yağacaktı öfkeden kızarmış yanaklarına.
Elif geleceği görmüş bir kâhin gibi mantıklı ve ikna edici bir ses tonuyla, "Tamam, haklısın. Ama ben gelene kadar otur, dinlen. Hırpalama kendin. Hem sana hem de bebeğine yazık."
"Elif anlamıyorsun, gideceğim ben."
"Nereye gideceksin? Bu saatte nasıl bilet bulacaksın? Otur oturduğun yere!" Sabrı taşan Elif de Zeynep ile aynı dilden konuşmaya başladı. Yine de bu Zeynep'i sindirmedi.
" Bileti aldım bile. Beş saat sonra kalkıyor uçağım. Tabi öncesinde uçuş için rapor almam lazım doktordan."
"Vizen yok ki! Ha deyince de alınmaz o." dedi Elif. Bir umut arkadaşını vazgeçirmek istiyordu.
"Schengen vizem var unuttun mu? Bu yaz başvurmuştum hani? Yaklaşık iki yıllık geçerliliği var. Ondan sonra tekrar yenilerim." Bir yabancı Schengen bölgesine üye ülkelerden birinin vizesi ile girdiğinde diğerine serbestçe seyahat edebilirdi. Zeynep de bu avantajı kullanacaktı tabi.
"Sana inanamıyorum!" dedi Elif öfkeyle.
"Elif durumumu görmüyor musun? Burada kalmaya devam ettikçe acı çekeceğim ve Yekta'nın suçlayıcı bakışları hep üstümdeymiş gibi hissedeceğim."
Genç kız daha fazla dayanamayıp "Öyle hissedeceksin çünkü âşıksın ona," deyiverdi. Zeynep'in yüzü anında renk değiştirdi. Aldırmadan devam etti Elif konuşmasına. "O yüzden bebeği ona söylemek istedin. Çünkü bir bebeği olacağını bilirse ikinizi de kabul edecekti. Böylece bir şansın olacaktı onunla." Zeynep, yanında olsa bir tokat atıp genç kızı kendine getirmek istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAİN PLAN 🚼
Novela JuvenilZeynep 27 yaşında hayattan pek beklentisi olmayan genç bir kadındır. Teknik olarak anne, baba ve çocuktan oluşan bir ailesi olduğu halde o ailenin sevgisini tatma fırsatı olmamıştı hiç. Bu nedenle bir tarafı yarımdı. Parçalanmış bir ailede büyüdüğü...