11. Hayalet

3.6K 280 72
                                    

Geleceği yaşamak için geçmişe kafa tutmalısın.

*

Hayatla oyun oynadığımızı zannettiğimiz her an, bize asıl oyunu o oynar. Bazen nerede ve ne yaptığımızı bilemez bir haldeyken bulur neşeli kahkahası bizi, bazen de biz çoktan ölmüşken. Yine de duyarız hayatın gülüşünü çünkü o zaten her türlü galip geleceği adaletsiz bir maçta kazanmıştır oyunu ve insanları yenilmeye mahkum kılmıştır. Dolayısıyla gülme hakkı açık ara farkla ondadır. Gözyaşı ise insanlarda.

İri bir damla kirpiklerime asılı kalmış akmak için çabalarken aralık ayının soğuk rüzgarı tenimi yalıyordu. Bir dakika kadar önce söylediklerinden sonra herkes derin bir sessizliğe bürünmüştü. Sözleri kafamda dönüp dururken bana bu gizemli mesajları atan kişinin bu işte bir parmağı olduğunu kavramıştım. Kimdi veya derdi neydi bilmesem de o beni her şeyimle biliyordu. Giray'ın neden Rüya'ya yakın olmasını istediğini de ben biliyordum. Çünkü benim hedefimin Rüya olduğunu da anlamıştı ve bir şekilde Giray'ın benim karşımda duracağının farkındaydı. Tıpkı şuan olduğu gibi.

Sanırım sırrım artık iki kişilik değildi.

Kanım damarlarımda coşkuyla akarken sinsi bir yılan gibi pusuda bekleyen endişe usulca sızıyordu içime. Onun yakınlarında olduğumu söyleyecek kadar ileri gitmişse benim gerçekte o olduğumu da söyleyebilirdi, bu sırrın açığa çıkmamasının garantisi yoktu artık. Bir düşmanım vardı ve onun kim olduğunu bilmesem de bildiğim bir husus vardı; o düşman her kimse benden daima bir adım öndeydi.

Sarp'a baktım bu fikirler kafamdaki boş sokaklarda avare avare dolanırken. Kaşları çatılmıştı ve göz bebeklerinde onda nadiren gördüğüm bir şüphe vardı. Boğazını temizleyerek kendini ilk toparlayan o olsa da gerçekleri bilmesinden ötürü aramızda en çok şaşıranlardan biri de oydu. "Doğru söylediğine nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordu Sarp. "Birileri seninle oyun oynuyor olabilir, Giray."

Giray kafasını kaşırken Sarp'a kısa bir bakış atarak afallamış bir halde kendisine izleyen Onur'a baktı ve Sarp'ı yanıtlamadan hemen önce konuştu. "Ben onu sevmeyi hiçbir zaman bırakmadım, Onur. Hiçbir zaman da bırakmayacağım." Kafasını çevirirken sakindi sesi. Sanki az önce bağıran bir başkasıymış gibi. "Başta ben de inanmadım, Sarp. Buna inanmak istesem de bir ihtimalin peşinden koşamazdım. Kendimi geçtim, diğerlerini böyle bir şey için umutlandıramazdım ama..."

Sustu. Susmasın istedim. "Ama?" diye çatallı bir sesle konuştuğumda tüm gözler üstüme çevrilmişti.

"Ama bana o gecenin görüntülerini gönderdiğinde, birinin onu çıkardığını kendi gözlerimle gördüm." Dudağını ısırdı. "Biri onu benden saklıyor ve bunu o kadar ustaca yapıyor ki, ona dair hiçbir iz bulamıyorum." Konuşmasını sonlandırdığında bakışları Duru'yu buldu. Mavi gözleri ay ışığının altında hüzünle kamaşırken Duru iyi görünmüyordu.

"O öldü," diye fısıldadı. Konuşmaya hali yoktu ama gözünden yaşlar akarken yineledi. "O öldü. Ölmese dönerdi, yaşasaydı burada olurdu." Elinin tersiyle yanaklarını sildi ama sildiği yaşların yeri hemencecik dolmuştu. Giray'a baktı Duru, kırgın gözlerle. "Bunu nasıl saklarsın, Giray? O mesajları bize nasıl söylemezsin! Birileri arkadaşımın hatırasına bile saygı göstermezken derdin neydi?" Ağladı. "Onur seni kışkırtmasaydı hiç mi söylemeyecektin?"

Duru'nun gerçekten ölmüş olmamı istediğini düşündüğümde benim de gözlerim dolmuştu. "Bana o numarayı ver."
Onur'un soğuk sesiyle Duru'ya doğru bir adım atan Giray duraksadı. Kaşları çatılırken bu durumdan memnun değil gibiydi fakat Onur'un da umrunda değildi bu durum. Onur, bilgisayar işlerinden iyi anlıyordu; teknolojiyle arası oldukça iyiydi ve muhtemelen o numaranın sahibini bulmaya çalışacaktı. Giray ruhsuzca baktı gözlerine.

SOĞUK GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin