Güzel olan her şey, uğruna feda edilecek hayatlar gerektirir.
*
Hayatım boyunca hep keşkelerim ve belkilerim olmuştu. Kimi zaman yapamadıklarımdan ötürü pişmanlık duymuştum kimi zaman yaptıklarımdan. Eğer yapsaydım, şu adımı atsaydım hayatımda belki bunlar değişirdi dediğim onlarca şey vardı kabul ama aynı zamanda keşke bunu yapmasaydım diye hayıflandığım çok şey de olmuştu. Bunlardan biri, o gece yaşanan tüm tatsız olaylara rağmen o partiye gitme arzumdu. Eğer Giray'ın keyifsiz tavırlarını gölgeleyeceğini ve kafasını dağıtmasını sağlayacağını düşünerek onunla o partiye gitmeseysim hayatım belki de çok farklı bir rotada ilerlemeye devam ediyor olacaktı. Fakat olan olmuştu. Derin olarak döndüğüm hayatımda bu defa adımlarımı daha dikkatli atmaya çalışsam da zaaflarım beni bocalatıyordu durmadan. Kaybediyordum ama neyi kaybettiğimi öğrendiğimde üstünden seneler geçiyordu hayatımın.
Önümdeki kahve bardağıyla oyalanırken tam karşımda gözlerini dikmiş bana bakan Sarp'a bakmamak için olağanüstü bir efor sarfediyordum. Yaklaşık on gündür ondan kaçtığım kimsenin gözünden kaçmamıştı. Özellikle de sevdiğim adamın. Artık mayıs ayına girmiştik ve ben Giray'dan nasıl kaçacağımı bilmiyordum. Onur'a ondan ayrılmam için uygun bir anı kolladığımı söylesem de o an bana her geldiğinde biraz daha zamana ihtiyaç duyduğumu hissediyordum. Sarp ondan kaçmamdan yorulmuştu ve bu birkaç günde çökmüştü. Ancak kimseye anlatmadığımız bu gerçek aramızda böyle canlı kanlı dururken onu henüz affedebilmiş değildim. Sanırım artık dostlarımdan başka kimsem kalmamıştı. "Bugün Yaman amcaya gidelim mi?" diye sordu Giray yumuşak bir sesle. Kahverengileri benim gözlerimi arıyordu ve bu fikrin beni neşelendirebileceğini düşünmüş olmalıydı. Halbuki bilmediği çok şey vardı. "Siz gidin, ben gelmiyorum." diye mırıldandım sandalyemi geri iterken. Kafamı kaldırıp Sarp'a baktım. "Benimle iki dakika bir yere gelir misin, Sarp?"
Şaşkınca kafasını salladı. O kalkıp peşimden gelirken Onur'un bakışları bizi takip ediyordu. Öğlen tatilindeydik. Bugün günlerden cumaydı ve mayısın ikisine geçtiğimizi varsayarsak artık havalar tamamen ısındığından kendimi. Konuşmak için bahçeye atmam kaçınılmaz olmuştu. Bir kamelyaya oturdum. Sarp da karşıma geçtiğinde ona isminin Aral olduğunu bilmem kaçıncı defa kendime hatırlatarak "Beni biliyor mu?" diye sordum. "Babam...""Hayır," dedi en sevdiğim şeyi yapıp direkt konuya dalarken. "Ancak annem o gece ona yaşadığını söylemiş."
"Beni ondan sakladığını sanıyordum?" dedim sorarcasına.
"Hayaletin bulaştığı tek kişi sen değilsin," dedi. "Canını acıtmak için annemizle de uğraşıyor."
"Buna rağmen niye onun kim olduğunu söylememekte bu kadar ısrarcı?" diye soludum. "Onu tanıdığına eminim. İsmini vermesi o herifi öldürmem için yeterli."
Aral... Evet, Aral derin bir nefes aldı. "Bunu ben de söyledim ona defalarca kez ama her seferinde bilmediğim şeyler olduğunu söyledi. O gece seni eve bıraktıktan sonra yine kavga ettik onunla ve o yine aynı şeyleri zırvalayıp durdu."
Dudaklarım ruhsuzca kıvrıldı. "Onun da bilmedikleri var," derken sesim iğneleyiciydi. "Mesela bir genç kızın hayallerinin benim gözlerimin önünde yok olduğunu bilmiyor. O sadece o kızın öldüğünü bilebilir, hissettiklerini değil. Bir başka genç adamın hayatının en güzel dönemlerinde olması gerekirken bir felaketle başa çıkamayıp bir hiç uğruna öldürüldüğünü bilmiyor. Onun ardında kalanların nasıl acı çektiğini, bir ölümün beraberinde onlarca kişiyi yok ettiğini bilmiyor ve eminim ki, öz kızının ondan ne kadar nefret ettiğini de bilmiyor."
Gözlerini kıstı. "Ne yapmayı düşünüyorsun?"
Ben de gözlerimi kıstım. Günlerdir uzaktan gözlemlerken bazı detayları yeni keşfetmiştim. Sarp, yani Aral, sarışın olsa da yüz hatları Mira'yı andırıyordu ve bu bedenleyken de ben ona oldukça benziyordum. "Onunla bu akşam görüşmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK GİZ
ActionMira Çağan sıradan bir hayata sahip, sıradan bir genç kızdı. En azından; bir gece, kim tarafından çıkarıldığı veya nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangında yüzünü kaybedene kadar öyleydi. Her şey bir yangında kaybolmadan önce Mira huzurlu ve mutluydu...