Sırra kadem basmak için göz önünde bulunulabilir.
*
Bir genç kız yine.
Üstünde beyaz, ruhunu yansıtan bir elbise. Omuzlarından dökülen koyu renkli saçları ve yüzünde küçük bir gülümseme.
Mira Çağan.
Parmak uçlarında yürüdüğü boş bir arazide yüzündeki tebessüme inat gözlerinde bir dehşet var kızın. Birkaç saat öncesine dek bir cehennemdeymiş gibi, büyük bir faciaya tanıkmış gibi... Elleri iki yanında öylece dururken yürümeye devam ediyor. Sonra tanıdık bir ses doluyor kulaklarına. Çocukluğunun bağrından kopup gelen ses ruhunu balçıkla sıvarken "Duru?" diye sayıklıyor sessizce. "Neredesin?"
Ondan yardım isteyen bir ses daha çınlıyor kulaklarında. "Mira!"
"Onur?" diye fısıldıyor bu defa. "Seni göremiyorum."
"Mira!" diye bir ses daha duyuyor ama bu ses diğerlerinin aksine çok daha yakınından geliyor. Arkasını dönüp baktığında sevdiği adamı görüyor. Giray'ı. Ona elini uzatmış yalvarırcasına gitmemesini isterken adamın dolu olan gözlerinden çekiyor kız bakışlarını. Bacaklarına indirdiği gözleri zincirleri gördüğünde kendisi uzaklaşıyor ama aşık olduğu adam ona daha fazla yaklaşamıyor, zincirleri izin vermiyor. O da gitmek istemiyor ama bacaklarını kontrol edemiyor. Önüne döndüğünde çaresizce, hayatını kurtaran adamı görüyor. Kendisine hayat veren adamı. "Sarp?" diyor yalvarırcasına. "Ne olur kurtar onları."
Adam kafasını sallıyor. "Çok geç."
"Hayır," diye fısıldıyor kız. "Lütfen."
Adam kafasını sallarken gülmeye başlıyor ama bu gülüş genç kızın şimdiye dek gördüğü hiçbir gülüşe benzemiyor. "Güvenmek," diyor adam ruhsuz bir sırıtışla. "İnsanoğlunun en büyük hatasıdır." Çenesini dikleştirirken yeşil gözlerini kızın gözleriyle buluşturuyor. "Ve bu hatanın bedeli de ihanettir."
Kafasını sallıyor kız. Yardım çığlığı atan sevdiklerinin sesine kulaklarını tıkarken bir süre sonra o çığlıkların hepsinin aslında kendisine ait olduğunu hissediyor. Yüzünde ve bedenin birçok kısmında tarifi imkansız bir acı baş gösterirken adam gülümseyerek sarılıyor kıza ve saçlarını okşamaya başlıyor. Adamın elinin dediği her tutam alev alıp tutuşmaya başlarken "Yapma!" diye bağırıyor kız. Kollarında çırpındıkça adamın tutuşu sıkılaşırken "Sarp!" diye inliyor. "Hayır, yapma!"
"Sarp!" Gözlerimi kan ter içinde araladığımda evimin salonundaydım. Yine bir kabus görmüştüm ve bu kabus beni diğerlerinden çok daha fazla etkilemişti. Elimle saçlarıma dokunup yanmadıklarına emin olduğumda avuçlarımsaki kanı görerek ürperdim. Kabus görürken tırnaklarımı derime geçirmiş olmalıydım. Göğsüm körük gibi inip kalkarken bana uzatılan su bardağıyla irkildim. Kafamı çevirdiğimde Duru'nun korku dolu gözlerle suyu bana uzattığını gördüğümde onun varlığını tamamen unutmuş olmama lanet ederel uzattığı suyu aldım ve birkaç yudum içerek kurumuş dudaklarımı suya kavuşturdum. Biraz daha sakinleştiğimde "İyi misin?" diye sordu Duru.
"İyiyim," dedim terden yüzüme yapışan saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken. "Sadece kabus gördüm."
Duru karşımdaki koltuğa otururken tırnaklarıyla oynamaya başladı. "Çok gerçekçi olmalı," dedi kısık bir sesle. "Uykunda ağlıyordun." Gözleri tırmanıp gözlerimde durdu. "Rüyanda Sarp'ın ismini sayıklıyordun üstelik."
Gülümsemeye çalıştım. "Kabus işte."
"Hep böyle kabuslar görür müsün?" diye sordu. "Yani, böyle dehşet içinde kalır mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK GİZ
AcciónMira Çağan sıradan bir hayata sahip, sıradan bir genç kızdı. En azından; bir gece, kim tarafından çıkarıldığı veya nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangında yüzünü kaybedene kadar öyleydi. Her şey bir yangında kaybolmadan önce Mira huzurlu ve mutluydu...