Saklandığımız yerden yakalar hayat, çünkü kayboluşumuz bile onadır.
*
Sessizlik bir çığ gibi yuvarlanıp aramıza düştüğünde duvardan destek alarak bacaklarımın beni taşımasını sağladım. Duru bana amansız gözlerle bakarken onu ikna edebilecek herhangi bir cümlem yoktu. Ancak bir şeyler uydurmam lazımdı. Peşimdeki kişi her kimse adımlarını çok kurnazca atıyordu. Duru'nun burada olduğunu bildiğine emindim, anlaşılan o ki onun kimliğimi öğrenmesini ya da hiç olmazsa benim bu kıvranmalarımı görmeyi istiyordu. Dilimi dudağımın üstünde gezdirirken "Bilmiyorum," diye yalan söyledim. "Ben de yeni gördüm." Avuçlarımın arasındaki notu daha da ufaltıp Duru'ya belli etmeden pantolonumun arka cebine sıkıştırdım. O telefonuna uzanıp "Giray'ı arıyorum." diyerek birkaç numara tuşladığında başıma gelenlerin gerçekliğinden emin olamıyordum. Kapıma kadar gelmişti, evimin önüne yaklaşabilme cesaretini göstermişti ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Duru telefonda Giray'a bir şeyler anlatırken ben kendimden geçmiş gibiydim. "Bir not yok muydu?" diye sordu Duru bana hitaben. "Sadece bu iki fotoğraf mıydı?"
"E-evet," diye kekeledim. Duru telefonda bir şeyler anlatmaya devam ederken beynim işlevini yitirmiş gini hissediyordum. Nihayet telefonu kapattığında birkaç saat önce kollarımda ağlayan o çocuk gibi değil de ne istediğini bilen bir kadın gibiydi Duru. "Giray okulda toplanmamız gerektiğini söyledi," dedi boş bir sesle. "Gitmemiz lazım."
Başımı salladım. İçeriden çantamı ve telefonumu alıp çıkarken Duru da dün Ulaş'ın bıraktığı eşyaları alıp çıkmıştı. Evden ayrılıp okula gittiğimizde ben de o da şaşkınlıktan konuşamamıştık. Okula girdiğimiz gibi çardakta oturan Giray bize seslendi. Daha doğrusu Duru'ya. O yöne giderken Sarp'ın da orada olduğunu görerek yumruklarımı sıktım. Giray'ın tam karşısına, Ulaş'ın yanına oturduğumda Duru da gelmişti. İkimiz de cezasını bekleyen çocuklar gibi tam karşımızdaki Giray, Sarp ve Aras'a bakarken Onur da hemen arkamızdan gelmişti. Giray ona kötü bir bakış attı. Onur onu umursamadan Duru'nun yanına oturduğunda Giray'ın gözleri üzerimdeydi. "Ne oldu?" diye konuya girdi Onur. "Sesin çok kötü geliyordu, Duru."
"Biri Derin'in evine bu fotoğrafları bırakmış." dedi Duru, elindeki fotoğrafları herkesin görmesi için masanın üstüne koyarken. Birinde tek başına bir fotoğraf çekmiş olan Mira varken bu fotoğrafı iyi hatırlıyordum. Giray'ın beni doğum günümde sahilde geçirdiğimiz neşeli dakikaların ardından çektiği bir fotoğraftı. Mutluluğum yüzüme yansımışken eski halimi görmek tahminimden daha çok acıtmıştı canımı. Giray ondan ziyade kafede çekilmiş fotoğrafımıza bakarken "Burnumuzun dibine kadar girmiş," dedi öfkeyle. "Bizimle oyun oynuyor."
"İyi de neden bu zarf bizden birine değil de Derin'e gitti?" diye sordu Onur. "Sonuçta o yeni geldi ve bu işlerle hiç alakası yoktu." Bana baktı. "Beşimiz için tehlike çok daha yakınken bunun bir anlamı olmalı."
Ben şaşkınca bakarken ona, "Bir dakika!" diye böldü Ulaş. Gözleri irileşmişti. "Dün geceki o halin..." Diğerleri hiçbir şey anlamazken Ulaş kendi kendine bir şeyler mırıldandı ama sesi öyle kısıktı ki hemen yanımda olmasına rağmen duyamamıştım.
"Dün geceden kastın ne?" dedi Aras. "Burada neler dönüyor."
Güya aramızda kalacak şeyi açık eden Ulaş, dün gece onların öğrenmesini istemeyen kendisi değilmiş gibi "Dün siz kedi köpek gibi kavga ederken Duru evden kaçtı," dedi. Sesi alaylıydı ve iğneleyici bakışları yanımdaki Duru'ya yönelmişti. Dün onun için öylesine endişelenen kendisiydi ama o bunu çoktan yok saymıştı. Bunun sebeninin ne olduğunu anlamasam da içimden bir ses onun da sırlarının olduğunu söylüyordu. Herkes gibi. "Onu fark ettiğimde ortadan kaybolma sebebim peşinden gitmemdi. Ortada böyle bir tehdit varken onu yalnız bırakamazdım." Gözleri beni buldu. "İyi ki de bırakmamışım. Bir arabanın altında kalmaktan son anda kurtardım onu." Yüzünü buruşturdu. "Bu sırada Derin geldi. Sanırım Duru onunla konuşurken olmuş nu olay. Ben de onun evine götürdüm kızı, olay bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK GİZ
ActionMira Çağan sıradan bir hayata sahip, sıradan bir genç kızdı. En azından; bir gece, kim tarafından çıkarıldığı veya nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangında yüzünü kaybedene kadar öyleydi. Her şey bir yangında kaybolmadan önce Mira huzurlu ve mutluydu...