Ve hiçbir sır sonsuza dek sır kalmaz.
*
"Onur," diye homurdandım bağdaş yaptığım bacaklarıma bakarken. "Daha ne kadar bana ters ters bakmaya devam edeceksin?"
"Sen akıllanana kadar." Onur karşımdaki koltukta benim gibi bağdaş kurmuş otururken dünden beri bir an olsun bendene esirgemediği o bakışlarını atmaya devam ediyordu hala.
"Aklım zaten başımda," dedim pijamamın paçasıyla oynayarak.
"Belli oluyor," dedi Onur. "Seni kıskandığım için bu tepkiyi verdiğimi düşünmeni istemiyorum. Mira farkında mısın bilmiyorum ama sen hastalığını öne sürerek gerçek kimliğini açıklamaktan sürekli kaçındın. Çünkü o aptal ameliyatı kabul etmiyorsun ve öleceğini söylüyorsun. Peki açıklasana bana, mademki sırf üzülmesinler diye gerçek benliğini onlardan gizliyorken bu ihtimali bile bile nasıl onunla bir ilişkiye başlıyorsun?" Onur saçlarını çekiştirdi. "Duyguları bir kenara atalım Mira, mantıklı düşünsene Giray zaten Mira'nın ani gidişiyle perişan olmuşken bir de Derin'in ölümünü nasıl karşılayacak?"
"Onur," dedim dudağımu ısırarak. "Bak haklısın tamam mı? Ancak yapamadım işte. Söz geçiremedim duygularıma. Bir şekilde Giray'dan ayrılacağım ve ölmeden önce hayatınızdan çıkacağım. Beni unutacaktır hatta ölümüne şahit olmayacağını varsayarsak Derin Giray'da o kadar da büyük bir hasar bırakmayacaktır."
Onur sabır dilercesine tavana baktı. "Aptal mısın sen?" diye bağırırken dilediği sabrı yakalayamamıştı. "Giray Mira'dan kalan tüm yaraları Derin ile sarıyor. Gerçekten bunu göremeyecek kadar kör müsün?" Onur ayağa kalktı. Salonda sinirle volta atarken "Eskiden tek yarası Mira'ydı ve onu seninle sardı, eğer sen gidersen düşündüğünün aksine iki yarası birden kanayacak ki ben sana gerçekten aşık olduğundan bile şüpheliyim, Derin!" dedi öfkeyle. "Giray sende başta hepimizin bulduğu kişiyi buluyor. Sen onun gözünde Derin'in bedenine bürünmüş Mira'sın zaten." Kırgın bakışlarımı ona diktiğimde Onur dudağını yaladı. "Bir gün geçmişe dönüp baktığında Derin onun pişmanlığı olacak, Mira. Bunu ona yaşatamazsın! O herif gerizekalının teki olabilir, bana bir yıl boyunca hayatımda hiç tatmadığım o acıyı hissettirmiş olabilir ama o hala benim kardeşim. Kimsenin kardeşimin canını yakacak bir şeyler yapmasına izin vermem. Bu kimse sen olsan dahi."
Ayağa kalktım yorgunca. "Haklısın." derken gözlerim dolmuştu. "Özür dilerim. Ayrılmanın bir yolunu bulacağım." Salondan çıkacakken kolumdan kavradı Onur. Dokunuşuyla inlerken aslında tutuşunun sert olmadığını biliyordum. Yalnızca benim vücudum gün geçtikçe hassaslaşıyordu. Onur elini ateşe atmışçasına çekerken "Senin hatan değil," diye rahatlattım onu. "Bu aralar sık oluyor. Sonuma yaklaştığımı hissettirmek istiyor bedenim." Gülümsemeye çalıştım. "Bencilliğime sizi kurban etmeyeceğim Onur. Sana kızgın olduğumu düşünmeni istemem. Ben, sadece birkaç gün de olsa mutlu olmak istemiştim." Bakışlarım duvara asılı saate kaydı. Gece yarısına az kalmıştı. "Gitsem iyi olur."
"Mira," dedi Onur. Sesi kısılmıştı. "Ben sana öyle demek istemedim ama ne yapacağımı nasıl tepki vereceğimi ben de bilmiyorum inan. Çıkıştığım için üzgünüm."
"Sen arkadaşının iyiliği için uğraşıyorsun Onur," dedim. "Seni bu yüzden yargılamam yahut davranışlarında bir art niyet aramam. İçin rahat olsun." Gözyaşlarımı içime akıttım. "Hala benimle gelmek istediğine emin misin?"
Onur gözlerini kaçırdı. "Gidelim."
"On dakikaya hazırlanırım," dediğimde beni onaylayan birkaç homurtu çıkardı. Odama geçip bacaklarıma dikkat ederek siyah bir pantolon ve üstüme yapışan siyah bir kazak giydim. Saçımı at kuyruğu yaparken hazırdım. Salona geçtiğimde Onur'un da benim gibi siyahlara büründüğünü görerek sırıttım ama ikimiz de o kavgadan sonra içten bir sırıtış olmayacağını biliyorduk. "Ajanlara benzemişsin." diye takıldım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK GİZ
ActionMira Çağan sıradan bir hayata sahip, sıradan bir genç kızdı. En azından; bir gece, kim tarafından çıkarıldığı veya nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangında yüzünü kaybedene kadar öyleydi. Her şey bir yangında kaybolmadan önce Mira huzurlu ve mutluydu...