16. Karmaşa

3K 263 43
                                    

Bir acı tüm sevinçlerin katilidir.

*

Bazı hatalarımızın bedelini sevdiklerimiz öder. Bazen de hiç tanımadıklarımız.

Siyah deriyle kaplanmış sandalyenin üstünde oturup bir ileri bir geri sallanırken ne olduğunu bilmediğim bir hatamın bedeli olarak hayatından olmuş bir genç kızın ailesinin çığlıkları kulaklarımda çınlıyordu. O görüntüden sonra kendini ilk toparlayan kişi Onur olmuştu. Polisleri arayıp durumu anlattıktan sonra kızın cesedi alınmış, otopsi için götürülmüştü. Bizse görgü tanığı olarak ifade vermek üzere karakola getirilmiştik. Kızın ailesi çaresizce haykırırken onun nişanlısı olduğunu anladığım genç bir adam bir köşeye çekilmiş sessizce ağlıyordu. Aşık olduğu kadın ölmüştü. Benim yüzümden.

Sırasıyla her birimizi sorguya alan polislerden biri beni çağırdığında irkildim. Sarp elini omzuma koyarak beni kaldırdığında "Dikkatli ol," diye uyarmıştı beni. İçeri geçip oturdum. Kapı açıldığında benden en fazla birkaç yaş büyük olan genç bir polis gelip karşımdaki sandalyeye oturdu. Ben buzdan gözlerimi odada gezdirirken "Derin Aydın," diye mırıldandı polis. "Cesedi ilk bulan senmişsin."

Ceset. Daha birkaç saat önce canlı kanlı oturan bir kızın yeni adı. "Benim." dedim sesimin titrememesi için kendimi zorlarken ama başarısızdım bu konuda. O görüntü gözlerimin önünde olduğu sürece sesimin sakin çıkması da mümkün değildi.

"Her şeyi en başından anlatmanı istiyorum. Onu nasıl fark ettin?"

"Lavabodaydım," dedim. "Elimi yıkamak için dışarı çıktığımda yerdeki kanı gördüm. B-başta kan olduğuna emin olamasam da kapıyı çaldım. İçeridekinin iyi olup olmadığını kontrol etmekti amacım ama o ses vermedi. Ben... Kapıyı açtığımda onu gördüm."

"Giray'ı sen mi çağırdın?" Polisin sorusuyla onun ifadesinde ne dediğinden emin olamasam da kafamı salladım iki yana.

"Hayır, ben şoktaydım. O kapının önünde beni bekliyordu. Ben çıkmayınca merak edip içeri girdi."

"Neden kapının önünde bekliyordu?" Polis kaşlarını çattı. "Sevgilin mi?"

"Hayır, sadece..." Duraksadım. Ne diyecektim ki? Sadece peşimde tanımadığım bir adam var ve bana ya da arkadaşlarıma zarar vermemesi için Giraylar bizi koruyor mu?

"Sadece?" diye üsteledi adam. Ben onu kanıtlayamazken eliyle şakaklarını ovdu. Günün yorgunluğunu üstünden atamadan bu olayın olduğu açıktı. "Bak," dedi hırslı gözlerini gözlerime dikerken. "Ne biliyorsan anlatman çok önemli, Derin. Şokta olduğunu biliyorum ama en ufak bir ayrıntı bizi doğruya ulaştırabilir." Önündeki dosyayı bana doğru itti. "Sezin Eren, henüz yirmi iki yaşındaydı. Ailesinin anlattığına göre aşık olduğu bir nişanlısı, çok sevdiği bir ailesi vardı ve nişanlısıyla buluşup düğünü hakkında konuşmak için geldiği kafenin tuvaletinde ölü bulundu." Burnunu kırıştırdı. "Olay yeri bir intihar vakası olduğunu söylese de ben buna inanmıyorum, Derin," Yüzünü bana yaklaştırdı. "Sen de inanmıyorsun, bunu gözlerinden anlayabiliyorum.  Birileri onu öldürüp olaya intihar süsü vermiş olabilir ve bir genç kızın intikamını almak için senin bildiklerin altın değerinde." Dosyayı biraz daha önüme ittirdi. "Gördüğün, şüphelendiğin biri oldu mu? Veya hiç ses gelmedi mi? Bileğini keserken mutlaka canı yanmış olmalı."

"Kızlar konuşuyordu," diye mırıldandım. "Yemin ederim ne zaman olduğunu bile anlamadım. Ben onu öyle gördüğümde..."

"Peki, görevli arkadaşlarımız sizi buraya getirdiğinde 'Benim yüzümden.' diye sayıklayıp duruyomuşsun. Söylesene, on sekiz yaşına yeni girmiş bir lise öğrencisinin arkadaşlarıyla vakit geçirmek için geldiği kafede intihar eden bir kızla ne ilgisi olabilir? Senin yüzünden olan ne?"

SOĞUK GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin