Her yenilgi bir zaferdir.
Multimedia: Ulaş'ın söylediği şarkı
*
Sabah uyandığımda telefonumun şarjı bittiği için cihaz kapanmış, dün gece uyumama ramak kala Giray'ın söylediği sözler zihnimde dönüp dolaşarak beni gülümsemişti. İşin garibi bu defa kabus da görmemiştim.
Aynanın karşısında aksime bakarken artık karşımdaki kıza yabancı değildim. Gözlerim biraz daha uzamış daha saçlarıma değdiğinde buruk bir gülümseme peydah oldu yüzümde. Ellerim istemsizce yanaklarıma uzanırken gözlerim dolmuştu. Bundan bir buçuk sene önce bu yüze bir başkası sahipti. Beni izliyor, kalbi Onur için atıyordu. O gece Onur bu olayı öğrendiğinden beri bu konu hakkında hiç konuşmasa da onun da aklından benzer şeylerin geçtiğini tahmin etmek zor değildi.
Bakışlarımı aynadan çektiğimde banyonun kapısı vuruldu sertçe. "Hadi be kızım, daha duş alacağım!"
Onur'un tatlı isyanına gülerek kapıyı açtığımda elindeki kıyafetlerle karşımda dikilmişti. Büzdüğü dudaklarını yakalayıp sıktım. O elimden kurtulmak için çırpınırken kahkaha atıyordum. Onur da elimden kurtulduğunda seslice gülerek "Sapıklaştın mı ne?" diye söylendi. Ona havasa bir öpücük atıp göz kırptım.
"Çabuk ol, bizimkiler on beş dakikaya gelir."
Onur kaşlarını kaldırdı. "Bunu bir saattir banyoda olan kız mı söylüyor?"
"Biz kızlar," dedim düşünürcesine. "Bundan zevk alıyoruz." Onur kafasını iki yana salladı. O içeri girerken ben de odama gidip şarjdaki telefonumu çıkardım. Her şeye rağmen gülebiliyorduk hala. Ya kafayı yemiştik ya da dünya delilerindi. Kapı çaldığında erken gelmelerini beklemediğimden kaşlarım çatıldı. Gidip kapıyı açtığımda Giray nefes nefese bana bakıyordu. "Ne oldu?" diye sordum.
"Ulaş," dedi. "Ortalarda yok."
"Markete falan gitmiştir," dedim. "Ne bu endişe?"
"Derin," dedi Giray yüzünü buruşturarak. "Hayalet peşimizdeyken ve hedefte yalnızca ikimizden biri kalmışken endişelenmekte haksız mıyım sence?" Giray yüzünü buruşturdu. "Bir kardeşimi zaten kaybettim. Diğerini kaybetmeye dayanamam."
Onur kısa sürede banyodan çıktığında ıslak saçlarını karıştırarak yanımıza geldi. "Sorun ne?"
"Ulaş," dedi Giray. "Kayıp. Hayaletin ona zarar vermesinden korkuyorum. Arıyorum, açmıyor."
Onur "Bugünün tarihi ne?" diye sordu.
"3 Mayıs," dedi Giray. "Ne alaka?"
Onur burukça gülümsedi. "Ulaş'ın yurda verilme tarihi." Gözlerini kaçırdı. "Unuttun mu Giray, o her sene bugün ortadan kaybolur."
Giray eliyle kafasına vurdu. "Lanet olsun aklımdan çıkmıştı!" Duru ve Aral asansörden inip bizi gördüklerinde "Ne oldu?" diye sordu Duru. "Niye kapıdasınız?"
"Ulaş'a gidelim," dedi Onur. "Bu yıl onu yalnız bırakmayalım."
"Nerede ki?" Aral'ın sorusuyla Giray olayı özet geçti.
"Tamam," dedi Onur. "Nerede olduğuna gelince, muhtemelen yurttadır. Gidip bakalım."
Onu onayladık. Hep beraber onların bir zamanlar kaldıkları yurda gittiğimizde Giray ve Onur kapıdaki güvenlik görevlisiyle bir şeyler konuştu. Adam bize bakıp başını sallarken Onur eliyle onları takip etmemizi işaret edip yürümeye başladı. Ulaş hakkındaki bu gerçeği yeni öğrenmiştim. Yıllardır hiç açılmamıştı zira bu mevzu. Giray ve Onur'u bahçede gören birkaç küçük çocuk onların pantolonuna sarılırken Onur diz çöküp çocuklardan birinin yanağını kavradı. "Ulaş ağabeyin buraya geldi mi Ali?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK GİZ
AcciónMira Çağan sıradan bir hayata sahip, sıradan bir genç kızdı. En azından; bir gece, kim tarafından çıkarıldığı veya nasıl çıktığı bilinmeyen bir yangında yüzünü kaybedene kadar öyleydi. Her şey bir yangında kaybolmadan önce Mira huzurlu ve mutluydu...