22. Ölmek Yaşamakla Eşdeğerdir

2.7K 214 20
                                    

Ölmek korkakların işidir zira en büyük cesaret yaşamaktır.

*

Dirseğimi masaya yaslamış düşüncelerimle boğuşuyordum. Anlam veremediğim bir olaylar silsilesinin içine düşmüştüm ve etrafımızı çeviren yalanlar tahminimden de fazlaydı. Dünkü partiden sonra herkes evine dağılmıştı ve bugün de yılın ilk gnü olması dolayısıyla okul tatil edilmişti. Bense dün gece Sarp'ta kalmış ve ona diğerlerine anlatamadığım detayları da anlatmıştım. Sarp bunun üzerine sadece uyumam için beni yalnız bırakmış, sonrasındaysa dayanamayıp geri gelerek benimle birlikte uyumuştu. "Ne düşünüyorsun?"

Önümdeki tabakta olan mavilerimi kaldırdım. Sarp karşımdaki sandalyede oturmuştu. Peynirinden bir parçayı ağzına atarken çatalımı gürültüyle tabağa bıraktım. "Sence Onur haklı mı? Yani içlerinden birisi hain mi?" Kafasını salladı.

"Buna inanmak istemiyorum."

"Ben," dedim dilimle dudağımı ıslatırken. "Hepsine kendimden çok daha fazla güvenirim, Sarp. Ama şimdi, yüzlerine bakarken içimdeki güvensizliği yenemiyorum."

"Ben de," dedi. "Galiba birbirimizden başka güvenecek kimsemiz kalmadı," Kaşlarını kaldırdı. "Eh, tabii senin bana pek güvenmediğini işin içine katmazsak."

Omuzlarımı indirdim yorgunca. "Boşuna döndüm," dedim iğneleyici sözlerine kulak asmazken. "Hayatlarına yeniden girmeseydim tüm bunlar yaşanmamış olacaktı, Sarp." Gözlerimi kırpıştırdım. "Düşünsene sevdiklerin senin yüzünden ölümle burun buruna. Bu hissin nasıl acıttığını bilmene imkan yok."

Sarp'ın gözlerinden tuhaf bir ifade geçti. Bakışlarını benden çekerken "Haklısın," diye mırıldandı. "Bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum." Gülümsedi zorlukla. "Hadi, yemeğini ye de biraz dolaşmaya çıkalım."

"Bugünlük hiçbir şey yapasım yok," diye iç geçirdim. "Eve gitsem iyi olur."

"İzin veremem buna," dedi Sarp. "Yalnız kalmanı kollayan biri peşindeyken bir süre benimle burada kalsan daha iyi."

"Bana bir şey yapacağı yok," diye uydurdum. "Yapacak olsa çoktan yapardı."

"Ha yani bu yapmamış hali," dedi Sarp sinirli bir sesle. "Dün nasıl perişan olduğunu görmediğimi mi düşünüyorsun?" Sarp elini saçlarından geçirirken sandalyesini geriye itip ayağa kalktı. "Mira, adam seni kendi elleriyle yaktı! Yetmedi seni bir cesetle bıraktı, arkadaşlarına değer verdiğin için onların canıyla oynadı. Hepsini geçtim, birkaç saat önce senin karşındaydı ve sırf sana acı çektirmek için her şeyi yapıyor. Anlamak istemiyor olabilirsin, zaten ölmeye meraklı biri olduğundan boşverebilirsin ama ben sen değilim, benim için bu kadar değerli birini harcamasına izin vermem."Sarp ses tonunun haddinden fazla yükseldiğini anlamış olacak ki bir süre sustu. Ardından yanıma gelip diz çöktü ve yüzümü kavrarken alnını alnıma yasladı. "Mira, sen benim ailemsin." Sarp gibi umursamaz bir adamın sözleri beni bozguna uğratırken geri çekildi. "Ve ben ailemi kaybedemem."Ellerini de çekti. "Eğer sana zarar vermek isteyen kişiye senin ailenden biri gerçekten yardım ediyorsa Mira," Tavana baktı. "Sana rağmen canını yakarım." Gözleri gözlerime dikildi. "Ve bu kez kimseye acımam."

Sesindeki soğukluk beni ürpertti. Dışarıya karşı ne denli soğuk ve buzdan olursa olsun bana daima sıcak davranırdı Sarp. Ancak son zamanlarda yaşananlar onu bana karşı da soğutmuş, benim aramıza ördüğüm duvarlara ondan da birkaç tuğla koyarak birbirimize kör hale getirmişti bizi. Bana hala değer verdiğini biliyordum ama elimi kaldırıp elini tutarken kafamı salladım. "Ben onları sana emanet ettim, Sarp. Öz ağabeyim gibi sana sığındım ve onları korumanı istedim senden. Benim için bile olsa onlara zarar vermeyeceksin." Kalkıp karşısına dikilirken parmaklarımızı kenetledim. "İçlerinden biri tetiği çekip beni öldürse dahi, bunu yapmayacaksın." Gülümsedim. "Çünkü benim ailem, artık senin de ailen. Onlara değer verdiğini görebiliyorum, bana karşı olan zaafının da farkındayım ve bu yaptığım bencilce belki ama bunu senden başka kimseden isteyemem. Ben, senden başkasına böyle koşulsuz şartsız güvenemem, Sarp."

SOĞUK GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin