İşte canan artık ne bu dünyada, nede öbür dünyaya aitti. Şıkışıp kaldığı bu yer ona böyle yaşamasını anlatırken içinden bir şeyleri alıp götürüyordu.
İşte yine gün kararmaya başlamıştı. Bu kızıl rengi seviyordu. Denizin üstünde, dahada bir güzel oluyordu. Doyamıyorum, çok güzel diyordu. Kuzguncuk, onu iyileştirmişti sanki, ancak akşam olunca bu, hissettiklerinin yerini büyük bir boşluk, korku alıyordu.
nerde yatarsa,ordaki ortamdan geliyordu. Bazen tek bazen, kalabalık. Dualarla uyumaya çalışsada, onlar gelecekse fayda etmiyordu. Bir sürü psikolojik tedavi bile görmüştü bu konuda, ancak sonuç yok, çıkış yoktu.
Kalktı yürümeye başladı. Gidiyordu ama nereye bilmiyordu. Birden boşluk ve düştükten sonrasında ağzındaki yastığa anlam vermeye çalışırken yarı gerçekle boğuluyordu. Bu güç onun elini kolunu bağlıyor, bağırmasına izin vermiyordu. Eliyle ittirdi bir hamleyle bir ara bağırdı. Bu bağırma çok şiddetli oldu. Kulakları sesi duyar duymaz gözleri açıldı.
Nerde olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ancak bu güç buna izin vermiyordu. Tekrar uykuya daldı. Bu rüyaların ardından hemen uyursa bıraktığı yerde uyanıyordu.
Bu sefer yan yatmış ağzında büyük beyaz yastık deli gibi ağlıyordu. İçinden bu güce yalvarıyordu. Ne olur, ne olur bırakkkkkkk
Yalvarırımmmm.......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT KİMİ SEÇER
ChickLitİşte yapayalnız kalmak, çaresiz bağırmak, ağlamak boğuluyorum sandım. Yerler yarılıyor ben içine girip girip çıkıyordum. Bir ulaştığında gibi büyüyüyüp yeşerip hep, soluveriyordum. Ablam canım, ölüm haberi ah gurbet, zalım gurbet" annesinin ruhu ç...