Uzun bir cadde uçsuz bucaksız önünde duruyor koşuyor, koşuyor bitmiyordu. Caddenin yanındaki uzantısı ise çöl ve toprak karışımı garip, başka hiç bir şey olmayan bir çöl. Her yer aynı, sanki baktığı yerlerin içinde gidip, geliyordu.
Birden durdu canan ve toprak yola doğru geriye bir adım attı.
Batıyordu, birden bu topraklar cehennem ateşi olmuştu. Alev alev yanıyor ve kaynıyordu. Canan inanamıyorum diye hıçkırıklara boğulduğu bir anda bu ateşin içinde nasıl durduğunu, gömüldüğünü, anlamaya çalışıyordu. Çok ama çok korkuyordu. Ölmek üzereydi, birde gerçeksi rüyası bunu dahada zor hale getiriyordu. Güçççççç diye bağırdı....
Tam o sırada beyaz atla caddeden hızla giden bu adam mucizevi bir şekilde elinden tutup onu çıkarmıştı. İnanamıyordu, ağzında hala yanık tadı alıyordu.
Kendine geldiğinde yatağında yatıyordu. Ters döndürülmüştü. Üstelik başı yarıdan yataktan düşmüştü. Kalkamıyordu, çünkü güç üzerinde oturuyordu. Camdaki buharı elinle silmek gibi, kokan dumansı, garip hayvansı insanı andıramayacak kadar kemik ve ağız yapısı bozuk gibiydi. Konuşmak için hamle yapan cananın ağzına dokunan eli, onun bedenindeki ürpertileri dalga dalga korkuya teslim ediyordu. Güç anlamsız bir şekilde sadece onun yüzüne bakıyor ve sadece gülümsüyordu. Bu gülümseme cananın gözlerinden yaş akmasına sebep oldu.
Odası buz gibiydi, ve her yere baksa onu görmesini sağlıyordu. Güç bir an durdu, cananın yanına, yüzüne doğru eğildi, ekolu bir sesti. Canan yalvarmak istedi. Çok geç dedi. Samet neden burda, olmamalıydı dercesine onun resmini yanına aldı. Gidiyorum dercesine bir anda yok oldu.........
Seni bırakmayacağımmm diye bağırması odada yankılandı. Ürperdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT KİMİ SEÇER
Chick-Litİşte yapayalnız kalmak, çaresiz bağırmak, ağlamak boğuluyorum sandım. Yerler yarılıyor ben içine girip girip çıkıyordum. Bir ulaştığında gibi büyüyüyüp yeşerip hep, soluveriyordum. Ablam canım, ölüm haberi ah gurbet, zalım gurbet" annesinin ruhu ç...